Ankara'da 15 Temmuz

Yayın Tarihi: 17/07/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Bir yıl önceydi, 15 Temmuz 2016.

Akşam, hatta gece saatleri, ilk başlarda ne olduğunu anlamadık.

Türkiye televizyon kanalları an ve an yayın yapıyordu.

Bir karmaşa başladı, bazı kanalların yayını kesildi, sonra köprüden görüntüler geldi.

Yollar kapanmış, askerler sokaklardaydı.

Uçaklar, Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalamıştı.

İnsanlar yollara çıktı, tankların önüne yattı.

Bir kalkışmaydı yaşanan, bir askeri darbe girişimi.

Başarılı olunamadı, yapılmak istenen bertaraf edildi.

Tarihe bakacak olursak, Türkiye askeri darbelerin acısını çok çekti.

Demokrasi, insan hakları çok yara aldı.

Farklı görüşler, farklı siyasi hareketler engellendi, bedel ödedi.

15 Temmuz 2016'dan sonra Türkiye'de bir mücadele başladı.

20 Temmuz da "Olağan Üstü Hal" ilan edildi.

Darbe teşebbüsünden sorumlu tutulan, "Fetullah Gülen Terör Örgütü" yani FETÖ ve mensupları, özellikle kamusal görevlerden ayıklanmaya, temizlenmeye başlandı.

Başka çevrelerden insanlar da gözaltına alındı.

Süreç hala devam ediyor, yapılan mücadele, gözaltılar, mahkemeler, görevden ihraçlar hala sürüyor.

Aslında yaşanan sırf askeri darbe girişimi değildi.

Daha önceki darbe girişimlerinden farklı noktalar var.

Devlet içinde devlet olma, devleti, kamusal gücü her türlü yolu kullanarak ele geçirme.

Askeri, Milli İstihbarat Teşkilatını, polisi, yargıyı, spor kulüplerini, eğitimi kontrol ederek insanları yönlendirmek, istediği düzeni kurmak.

Askeri gücün tamamı değil, bir kısmı bu girişimin içinde idi.


Bu yapılanma yıllardır konuşuluyor, Uğur Mumcu gibi önemli gazeteciler bu yapılanmaya yıllar önce dikkat çekmişti.

Askeri kurumların, ordunun tüm birimlerinin, spor kulüplerinin, uydurma davalarla çökertilmeye çalışıldığı, devlet kurumlarına, üniversitelere sızıldığı ve siyasal boşluk nedeniyle hızlı bir şekilde kadrolaştığı bir dönem yaşandı.

Bu süreci en başından başlayarak, 15 Temmuz gecesi yaşananları yerinde görüp, bilgi alma şansım oldu.

KKTC'den bir grup gazeteci arkadaşla yapılacak anma etkinliklerini izlemek üzere Ankara'ya davet edildik.

Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım ve Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş'un katıldığı toplantıları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meclis konuşmasını izledik.

52 ülkeden 340 gazetecinin izlediği bu toplantılarda, Türkiye yetkilileri özellikle bazı konuların üstünde durdular.

Bu yapılanmanın devlet içinde yıllardır var olduğunu, 1975 yılından buyana özellikle askeri okullara öğrenci sokulduğunun tespit edildiğini anlattılar.

Gözaltılar ve görevden alınmaların hukuki ve adil olarak yapıldığını seslendirdiler.

Oldukça yoğun birkaç gün yaşadık.

Bunlar elbette Türkiye'nin kendiyle yüzleşeceği, muhasebesini yapacağı ve aynı zamanda bizleri de etkileyecek olaylar.

Nitekim Türkiye'nin KKTC Büyük Elçisi Derya Kanbay, biz Ankara'da iken önemli açıklamalar yaptı.

FETÖ'nün KKTC'de birçok kuruma sızdığını anlattı.

Kim, nasıl sızdırdı?

Bu açıklamalar yapıldığı yerde kalır mı, KKTC makamları sahiplenir mi, göreceğiz.

Türkiye de belli ki bu süreç sürecek, önemli olan hukukla, haklının ve haksızın adaletle ayrıldığı, benden olan, ben olmayan ayrımı yapılmadan, din, dil, ırk gözetmeden yasa dışılığın üstüne gidilmesi.

Söylediğim gibi görünen o ki bu süreç daha devam edecek.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları