Elif G. Gümüşmaden: "Ülkemde yılbaşı kutlamaları tartışılır hale geldi"

Seçim Sohbetleri
Şüküfe HANSEL

Elif Görem Gümüşmaden kimdir? Kısaca kendinizden bahsedin dersek neler söyleyeceksiniz?
Elif Görem Gümüşmaden, önce bir insan, sonra bir emekçi, sonra bir kadın, sonra bekar bir annedir. Bir milletvekili adayıdır ancak özel sektörde hâlâ çalışan ve mesai sonrasıyla hafta sonlarının insanalara neden aday olduğunu anlatmaya çalışın biridir Elif.

Bir emekçi olarak emeğiyle geçinmenin ne demek olduğunu bilen, bir kadın olarak toplumun dayattığı "ayıptır, yakışmaz, hanım hanımcık ol" türünden mahalle baskısını üzerinde hissetmiş ve "hayır ben bir insanım, kadınım, emekçiyim, kimsenin dayatmasını kabul etmem. Aklım var kullanırım" diyen biridir.

Neden aday oldunuz? Seçmenden oy talep ederken neler söyleyeceksiniz?
Elif kimdir? Sorusuna verdiğim yatın aslında milletvekili adayı olmamın nedenlerini da anlatıyor bir yandan. Ben emek, kadın erkek eşitliği konusunda yapacağız edeceğiz gibi söz söylemek yerine emekçi bir kadın olarak doğrudan kadının, emekçinin sesi olmak için adayım.

Seçmenden oy talep etmekten çok benim yaptığım; "ben buyum emekçiyim, kadınım, anneyim. Benim Meclis'te bu özelliklerimle fark yaratacağıma inanıyorsanız (ki ben inanıyorum) siz ne yapacağınızı biliyorsunuz diyorum.

Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü ülkedeki bir çok sorunun da sebebi midir? Eğer değilse, ülkede var olan sorunların çözümü konusundaki düşünce ve önerileriniz nelerdir?
Basit bir indirgemecilik yapmak istemem ama somut durumun somut tahlilini diyalektik maderyalizm ile değerlendirdiğimizde son tahlilde Kıbrıs Sorunu'nun varlığı ve çözümsüzlüğünün temel nedenlerinden biri hatta en önemlisi olduğunu söyleyebiliriz.

Kıbrıs Sorunu olmasaydı Ankara hükümetleri kendi keyfi kararlarını bu ülkede istedikleri gibi uygulayabilirler miydi diye karşı bir soru sormak isterim sizlere ve buna yanıtın HAYIR olduğunu görüyoruz değil mi?
Son bir örnek benim de aday olduğum Girne'de İmam Hatip Lisesi açılması gündemde buna kim karar verdi. Bakıyorum seçime kadılan hiçbir parti öyle bir planı programı olduğunu söylemezken Ankara biz kararımızı verdir Eğitim Bakanlığı ile de konuştuk diyebiliyor.

Sorarım size Kıbrıs Sorunu olmasaydı böyle bir süreçi yaşar mıydık? Bu kadar basit aslında Kıbrıs Sorunun tüm sorunların temeli olduğunu görmek.

Kıbrıs Sorunu çözülmüş olsaydı Merkez Bankası Müdürlüğüne atama yine TC tarafından yapılabilecek miydi?
Kıbrıs Sorunu'nun Kuzey Kıbrıs'ta yaşanan sorunların temelinde olduğu gerçeğini unutmadan sorunlara çözüm veya çözüm önerisi geliştirip geliştiremeyeceğimiz sorunusu sormak gerekir. Ben böyle bir soruya bir yere kadar EVET yanıtı veriyorum.

Böyle bir EVET yanıtına karşı bunu hayata geçirmek için gerçekten emekten, Kıbrıs Türk halkından yana onun söz-karar-yetki ve iktidarını her aşamada ortaya koyacak düzenlemelere gidilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Böyle bir düzenleme ise ben/biz geldik yapacağız gibi markentilist anlayışla değil, tüm süreçlere halkın örgütlü gücünün katılmasını sağlamak birlikte politika üretmekle ilgilidir.

Bugüne kadar gelmiş hükümetler başarısız olmuşsa eğer, ki biz sizin böyle düşündüğünüzü varsayıyoruz. Başarılı olmak için neler yapılmadı? Sizce neler yapılmalı?
Başarıyı halkın kendi iktidarını yaratmak olarak görüyorsaki ki ben öyle görüyorum evet bugüne kadar tüm hükümetlerin başarısız olduğunu söyleyebilirim. Ama bu o hükümetlerde yer alan işte ilk TKP'nin belli bir dönemdeki politika yapma anlayışını başka bir yere koyuyorum.

Türkiye'de 1980 faşist darbesinden sonar Turgut Özal'ın Kıbrıs'a en azından Kıbrıs'ın kuzeyine dayattığı yıkım paketine TKP'nin HAYIR dediğini unutmamak lazım.

Böyle bir politik çizgiyle, Kıbrıs Türk halkının sesi kulağı olmak, onların doğrudan demokrasi süreçlerine katılmasını sağlaycak kanalların açılmasıyla başarının sağlanacağını söyleyebiliriz.

Gerek partili, gerekse partili olmayan seçmene vermek istediğiniz mesaj var mıdır?
Partili veya partisiz bu topraklarda yaşaşan tüm emekçiler kurtuluşun emeğin kurtuluşuyla gerçek anlamda özgür olabilecekleri bilinciyle hareket etmeleri gerektiğini bilmeliyiz.

Emek eksenli politiklalar da kimse kurusa bakmasın harhangi bir dinin herhangi bir yorumunun benim ülkeme ve bana/bize dayatılmasıyla uygulanmazlar.

Benim ülkemde bugüne kadar yıl başının kutlanıp kutlanmaması asla siyasi bir tartışma ve siyaset yapma aracı olmamıştır ama bugün böyle bir tartışmayı yaşıyoruz.

Benim/bizim Kıbrıs Türk halkının asla talebi olmayan Hala Sultan İlahiyat Koleji'nde bugün yılbaşını kutlamak islami bir propaganda temelinde gerginlik konusu olabiliyorsa ne demek istediğimi çok iyi anlaşılır.

Bizler bu topraklarda hangi dine inanırsak inanalım hoşgörüyle inanca sahip çıkmak ama inancın, inanç eksenli bir eğitimle bilimselliğin okularımızdan atılması isteyemeyiz. İstemiyoruz.

Aşağıdaki başlıklarla ilgili olarak, sadece bir kaç kelimeyle neler söyleyebilirsiniz?

Ekonomi: Hayatın dinamiği. Nasıl bir ekonomide yaşadığınız aslında nasıl bir dünyada yaşadığınızda doğrudan ilintili.

Vergi: Devletleri yaratan, sürdüren veya yok eden temel kavram. Amerika Birleşik Devletleri'nin İngiliz (Büyük Britanya) Sömürge Yönetimi'nin tütün vergiseni karşı yaklanmayla başladığını hazırlamakta yarar var. Sonradan Hindistan Pakistan olarak ayırlan Hindistan'ın Mahatman Gandi önderliğindeki bağımsızlık mücadelsenin de tuz vergisiyle başladığını unutmamak gerek.

Adalet: Üzerinde binlerce yıldır tartışılan ve her gün gelişerek değişen bir kavarm. İlahi adaletle başlayan, yasaların eşitliği temelinde eğrilen ve sınıflar özelinde günümüzde şekillenen ancak hâlâ son noktaya varmayın önemli bir kavram. Onsuz hiçbir şeyin anlamı olmadığını düşündüğümüz şey.

Turizm: Özellikle ikinci paylaşım savaşı sonrası gündeme gelen ve insanların bir yerden bir yere kısa süreli görmeye, tüketmeye, anlamaya, kaynaşmaya yönelik ziyaretlerinden oluşan ve temelde para harcanan ekonmik bir durum.

Sosyal Güvenlik: Bir insanın çalışma yaşamı sonrasında, çalışamaz yani temel olarak emeğini satamayacak hale geldiğinde yaşamının sonuna kadar belirli bir yaşam standartı sağlaması varsayılan ve çalışıldığı dönemde finanse edilen bir sistem.

Ulaşım: Bir yerden bir yere insan, eşya ve/veya ekonomik değerlerin taşınması durumu.

Trafik: Kıbrıs özelinde 1963 ve 1974 çatışma ve savaşlarında bile oransal olarak kurban verilmeyen taşıma ortamı. Kaosun kendisi. Devletin en yetersiz olduğu yer. Kıbrıs sorunun sonunlarının temeli olduğunu gösteren en önemli göstergelerden biri. Kıbrıs sorunu olmasıydı kim yol yapacağız diye Mesarya ovasında dolgu yaparak en küçük yağmurda sel baskınına neden olunup "KADER" diyebilirdi.

Tarım: Yaşamın temeli. İnsanlığın geleceği. Onun için ülke tarımımıza ve tüketimimize Genetiği Değiştirilmiş Orgizma (GDO) hiçbir şey sokmamak; önece geleneksel ilerleyen dönemde organik tarımı ülke tarımının ana ekseni haline getirmek önemli. Bunları Kıbrıs sorunu çözülmeden yapabilir miyiz? (Yine mi Kıbrıs Sorunu...offff gerçekten indirgeme yapmak istemiyorum.

Eğitim: Bugünkü gibi asla olmaması gereken bir süreç. Bireyi özgürleştirecek bir anlayışla değerlendirilmesi gereken bir alan. Eleştirel insanı yaratma sürecini önüne koyan bir alan.

Sağlık: Temel insan hakkı. Herkese, eşit ulaşılabilir ücretsiz sağlanması gereken bir hak.

Çevre: İnsanın doğayla mücadelesinin her aşamasında ilk yok edilen ancak, insanın onsuz yaşayamayacağız kendi dışındaki her şey.

Kültür: Bir yaşam şekli. Oturmayı, kalmayı, sevmeyi, nefret etmeyi, kısaca tüm insanı duyuların nasıl ve ne şekilde yaşanacığını düzenleyen ve kendisi de değişip gelişen norumlar toplamı.

Spor: Makineleşen dünyada insanın yaşaması için gerekli aktivitelerin toplamı. Benim bu tanınım gösteri sanatına dönüyen profesyonel spordan farklı.