KKTC forever...

Yayın Tarihi: 12/03/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

3 ay evvel Girne dağ yolunda hepimizi acıya boğan bir kaza oldu.

Hayatlarının baharında bu dünyadan göçüp giden 2 çocuğumuzun yanında bir de emekçimiz hayatını kaybetti.

Olay sadece Kuzey'de değil Güney Kıbrıs'ta da gündemin bir numaralı maddesine dönüştü.

Ardından yüce ve ulu devletimizin yollarla ilgili bakanı bir dizi önlem açıkladı, bir sürü ceza sözü verdi ancak konu o günden sonra gündemden kalktı, unutuldu.

Ölenler öldüğüyle, onların yakınları ise acılarıyla kaldı…

Arada son derece harika bir akılla, Girne'de devam etmekte olan inşaat talanını daha da hızlı ve kolay hale getirmek için ülkenin en kalabalık yolu olan Girne-Lefkoşa ana yolunda kamyonların serbestçe gidip gelmesi için bir kararname de çıkarıldı.

Gelen tepkiler üzerine bu kararname geri çekildi ama zaten kararnameye gerek olmadığını her gün o yolu kullanan benim gibi vatandaşlar kamyonlarla baş başa olduğu için biliyor…

Denetleyen mi var?

Yok canım sen de…

Neyse, konu kamyondan açıldı ya, 3 ay önce de o büyük kaza oldu ya, insan yine de bir an için 'acaba tedbir alırlar, bu kamyon trafiğine, kullanımına denetim getirirler mi?' diye düşünesi gelebilir ama dediğim gibi boşuna gelmesin…

Çünkü geçen hafta işinde gücünde bir başka vatandaşımız Geçitköy civarında yol alırken, kamyon ehliyeti dahi olmayan, şirketinde bulaşıkçı olarak kayıtlı birisinin kullandığı kamyon tarafından biçildi, hayatından edildi.

Peki bu kaza üzerine, 3 ay önceki kazadan sonra bürokratlarını yanına alıp fesuphanallah boncuğu gibi basının karşısına dizilen ve 'asacağım keseceğim' diyen yollardan mesul bakan ne yaptı?

İstifa mı etti?

Yoksa görevden herhangi bir bürokratını mı aldı?

Yoo, bilakis…

Perşembe gecesi bir başka ülke tarafından bu ülkede düzenlenen bir mitinge katılıp ''Ezan sesleri memleketimden kesilmesin'' diye grasoculuk yaptı.

Sosyal medya üzerinden kendisine gelen tepkiler ise şöyle diyordu:

"Sen ezan sesleri kesilmesin diyorsun ama esas trafikte kaybettiğimiz insanlarımız için okunan sela sesleri kesilmiyor…"

Bu noktada, meydana gelen her kazayı elbette yetkililere bağlamak mümkün değildir.

Aşırı sürat yapan, telefonda candy crush oynayan ya da alkol alıp direksiyona geçenler yetkililerin sorunu değil kültürel bir sorundur.

Ama Geçitköy'de meydana gelen ve o ehliyetsiz şoförün karşısındaki suçsuz adamı biçip öldürdüğü kaza aynen o bakanın sorunudur.

Bu yukarda anlattığım sorumsuzluk, aymazlık silsilesi ileri medeniyetler seviyesine ulaşmış bir ülkede meydana gelse o bakan sadece istifa etmekle kalmaz hapislerde çürürdü ama nerede…

Bu memleket böyle çünkü…

Diyeceksiniz ki 'bir yazını da çözüme bağlama be lanet olasıca herif' ama nasıl bağlamayım?

Anlatın bana nasıl bağlamayım?

Memleketin Cumhurbaşkanı çıkıp "Çözüm olmazsa KKTC olarak yola devam ederiz" diyor.

Başbakanı yakışıklı yakışıklı pozlar verip aynı kelamı ediyor ve ekliyor: "Bu güç bizde vardır…"

Evet evet vardır…

Sizin kurduğunuz ve babanızın çiftliği gibi işlettiğiniz bu devletin gücü 7 düvele de yeter hatta aşar…

Aha bu yazıda anlattım…

Maşallah heybetli devletin heybetli denetim mekanizması da dahil her şeyi tam randıman çalışmakta…

O yüzden yolunuz da yol maşallah…

Tam KKTC modeli bir yol…

Bulaşıkçı kamyon şoförleri ile süslü bir yol…

Git git bitmez gayrı…

Ne de olsa sonsuza kadar yaşayacak ya, sorun yok, yaşarız, yaşatırız…

KKTC forever deyince başka şansımız mı var sanki?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.