Ne oldu ise hayırlısı olsun
Nâfile
Türkiye Osmanlı sonrası Cumhuriyete -tüm bağları keserek girdiği günden beri- demokratik bir ülke olmadı
Tek parti döneminden sonra da "otoriter" oldu.
Hiç tanışmadığımız bir şeyi 'unuttuğumuzu' varsayıyoruz. Demokrasinin ne tadı ne tuzu, hiçbir zaman hissedilmedi.
Sırf bu nedenle adaleti bozan ve birbirini besleyen Kayıt Dışı Ekonomi, Kayıt Dışı Siyaset ve Kayıt Dışı Hukuk istisnasız usûl oldu.
Bir monizm-den diğerine siyaset kültürü içinde yargı ise daima 'yıldız sopa' olarak sahnedeydi
Özetle hukukun üstünlüğü, pratikte daima bir laf olarak işledi.
Teorik olarak bile "Parlamenter" değil, "Parlementolu bir sistemdi" fiilen debelenen.
Darbeler darbeler
Nesilller gitti.
Batı'nın ajandası içinde Lozan'dan beri ideolojilerin kıskacı içinde savrulan bir Türkiye
Ulusal prensipleri "uluslararası değerlere" uyduramayan coğrafyamızda bu ağır sıklet boks maçları literatürde hep hakemsiz yapıldı.
Kafası çalışan ve bu nedenle de "kafası karışık" her birey, kurduğu kimliği, aradığı sentezi, bulduğu çâreyi kendi kazanımı olarak değil gecikmiş ve çarpıtılmış biçimler üzerinde inşa etti hep
**
Etrafımızdaki fikir ve hülya adamlarının tekrarlayıp durdukları "bir yığın kelimeye" itiraz edip son tahlilde 16 Nisan'ı küçümsemek, on yıllardır içeriği ile tartışılan Anayasa Değişimini yok saymak, tarihiliğini red ile olup bitene sadece "Erdoğan aşkı" ile "nefreti" arası bir gerilimin içinden bakmak yakışmayacak
Bir kısım tarihçilerin "kişiliği" nedeniyle Türkiye'nin darbe Anayasasını sivil irade ile değiştirdiğini ve halkın kodları ve kuralları belirsiz yeni istikbali -riskleriyle denemeye karar verdiğini- herkes kabullenmeli
Devletin "civa ağırlığı" karşısında alerji hissedenler Fransa'nın AB'ye girerken yaptığı referandumda yüzde elliyi ancak küsuratıyla geçtiğini unutmamalı.
**
Doğrusu benim gibi referandumdan ne sonuç çıkarsa çıksın Türkiye'nin aleyhine birtakım gelişmelerin süratleneceğinden emin olanlar 15 Temmuz gecesi plağında takılmış gibi bir halet-i ruhiye sergilemektedirler.
'Sanığın idamına Kararın bilâhir yazılmasına ' diye gerekçe yazan İstiklal Mahkemeleri'nin soğuk ruhu;
Yassıada Mahkemeleri'nin postal ideolojisi;
Sıkıyönetim Mahkemelerinin 'netekim' uygulamaları;
müteâkiben Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve 28 Şubat'ın "bir rövanş arenası" olarak post modern devamı Ve Özel Yetkili Mahkemeler 'baba devletin sopası' olarak geçti tarihçe-i bila adl-i mutlak hafızamıza
Ve 15 Temmuz
Başımıza bu da mı geldi, diye yıkıldığımız o gece ve sabahı
Gerisi teferruat.
Evet diyen de Hayır çeken de; Türkiye kaybettikçe kazanan kimselerdir.
Yeni Anayasa hayırlı olsun
Her ne olursa olsun.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.