Söyle bana doktorum…

Yayın Tarihi: 13/06/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Kavga, dövüş, suçlama oyunu ve ara bölgede yapılan danslar eşliğinde bir kez daha, 28 Haziran'da Kıbrıs zirvesine gidiyoruz.

Geçtiğimiz eylül ayında New York'ta başlayan, ardından Mont-Pelerin'in karlı tepelerine uzanan ve nihayetinde Cenevre Gölü kıyısına ulaşan Kıbrıs müzakereleri yaklaşık 6 aylık bir aranın ardından belki de son kez yine aynı yere uçuyor.

Gerçi Rum basını hemen dedikoduya başlayıp "Cenevre 3 Eylül'de" diye üretime geçmiş ama tüm süreçleri canlı takip eden birisi olarak, Cenevre 2'nin son olması ihtimalini hiç de az bir yüzdelik olarak görmüyorum.

Yani şöyle ki, haber yayıldığından beri tanıdık tanımadık herkes, yolda sokakta durdurup "Bu kez da çözemezseniz gelmeyin galın ha orada" diye hayıflanmaktadır.

Valla İsviçre hükümeti uygun görürse oralara yerleşmeyi ani ve seri kabul ederim ancak işin ucunda bir halt olmadan geri dönmek de var işte…

Geçen hafta yazdığım makalede ruhumun bir başarısızlığı daha kaldıramayacağını ifade etmiştim gerçi ama kim takar garip Ulaş'ın ruhunu?

Da, akıl ve mantık içinde durup düşündüğümde, 28 Haziran'da başlayacak olan zirve son olmayacak da ne olacak?

Gerçi Nazım Beratlı abim dünkü yazısında çok moralimi bozdu ama bundan daha uygun bir konjonktür nasıl oluşabilir ki?

Doktorum, Cumhurbaşkanı Akıncı'ya ahtapot pilakisi ve beyaz şarap önerip, sonra da bu işi unutmayı salık vermiş.

E benim ruhum bunu nasıl kaldırır şimdi?

Söz konusu davete iki duble rakı ile ben de icabet etmek isterim Sayın Doktorum…

Yoksa vallahi delireceğim…

Evet, dediğin gibi Orta Doğu'nun yap bozu hala daha bitmemişken ve o dediğin mutasavver koridor Karpaz'ın burnuna değerken, haksız değilsin ama, bunca konferans, bunca toplantı ne için yapılıyor?

Ne güzel Enosis dalgası çıktığında iş bozulmuş, biz de malum bedbaht ruh halimiz içine geri dönmüşken, ne işitiyorlar bizden ki gene göl kıyısına götürüp su içirmeden geri getirecekler?

Kefaretimizi ödemedik mi hala?

Bizimle oyun mu oynuyorlar Doktorum, söyle bana, hedef biz miyiz?

Gerçekten zaman zaman delirmenin sınırına geliyorum ama sonra durup durup Cenevre'yi düşünüp, çözümün kıyısına geldiğimiz fikri hâsıl oluyor bende…

Bir çare bul o zaman bana, gerçi sen kafa doktoru değilsin ama, ne bileyim bir antibiyotik olsun yaz bana…

Yoksa ahtapot işine fit mi olayım diyorsun?

Bak kendi kendimi zorla davet ettiriyorum, çaktırma sakın…

Mulla Lapsana Dayım da kızıyor bana, hayal görüyormuşum diye…

Bir de barometreme takmışlar…

En son çözüm şansı yüzde 60+ dedim diye başıma gelmedik kalmadı.

Ama kahrolsun bu içimdeki umuda işte, yazmadan duramıyorum.

Napayım, kırayım mı barometreyi?

Yoksa çocukların ateşini ölçmek için mi kullanayım artık?

Söyle bana Nazım Abi, sevgili doktor, neden bizi zirveden zirveye götürüp, maraz ettirip geri getiriyorlar?

Madem bu işi çözmeyecekler nedir bunca tiyatro?

Yoksa emperyalizmde oyunlar tükenmez mi diyorsun?

Valla bilemiyorum artık…

Ya delirdim ya da deliriyorum…

İkisinden birisi…

Sen karar ver…

Bir reçete de bana yaz…

Ya da ahtapota ortağım…

Beyaz Şarap Başkan'a kalsın ama…

Ben rakı isterim, iki buzlu, sarih çoğunluk su olacak şekilde…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.