Crans Montana'da neler oldu?

Yayın Tarihi: 12/07/17 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Crans Montana zirvesi sonuçsuz kaldı diyoruz ama bence en azından bir sonuç ortaya çıktı.

Giriş cümlemi iddialı mı buldunuz?

Açıklayayım…

Zirvenin üçüncü günü BM Genel Sekreteri Antonio Guterres zirveye katıldı ve tarafların hangi konularda, neler istediğini dinledi. Elinde kendi kağıdı da vardı.

Sonra bütün dinlediklerini alıp, Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin de yardımı ile 15 maddelik bir kriterler kâğıdı oluşturdu.

Bunları taraflara sundu ve dedi ki "bunlarla ilgili önerilerinizi sunun…"

Bütün taraflar da bunun üzerine önerilerini zirvenin 6. günü BM'ye sundu.

Ardından Kıbrıs Türk tarafı sunulan önerilerin 'kriterler dışı' olduğunu söyleyerek Rumları suçlamaya başladı.

Ve Rumlar da aynı şekilde Kıbrıs Türk tarafı ve özellikle de Türkiye'yi suçlayarak "esas kriterin dışında sizsiniz" söylemini geliştirdi.

15 maddelik olduğu söylenen ve Kıbrıs Türk basınından sır gibi saklanan bu kriterler kağıdı anında Rum medyasına sızdırıldı.

Dolayısıyla, madem elimizde bizim belge yok, Rumların sızdırmasına bakıp belgenin ne olduğuna bakalım.

1-Güvenlikle ilgili olarak yeni bir sistem olacak ve bu sistem şimdiki durumun devamı olmayacak.

2-Türkiye'nin tek taraflı müdahale hakkı ortadan kaldırılacak.

3-Tüm Kıbrıslıların kendini güvende hissetmesi için yeni bir mekanizma oluşturulacak.

4-Bu mekanizma ada dışından bir güç ve bazı ada içi unsurların katılımıyla kurtulacak. (Uluslararası bir güç)

5-Garantör ülkeler bu mekanizmayı denetleme ekibinde olmayacak çünkü garantörler kendi kendilerini denetleyemezler.

6-Türk askeri, 1.günden itibaren çekilmeye başlayacak ve İttifak anlaşmalarındaki rakama gelebilmesi için üzerinde mutabık kalınmış bir zaman çizelgesi olacak.

7-Toprak konusunda Güzelyurt geri verilecek ancak Akıncı'nın Cenevre'de sunduğu haritadaki 29,2 sabit kalacak.

8-Kıbrıslı Türklerin Dönüşümlü Başkanlık ve kararlara etkin katılımı sağlanacak.

9-Mülkiyette 2 ayrı rejim olacak. İade edilen topraklarda malın esas sahibi ilk söz hakkında, iade edilmeyen topraklarda şimdiki sahibine ilk söz hakkı sağlanacak. Burada duygusal bağ da dikkate alınacak.

10-Türk ve Yunan vatandaşlara 1960 antlaşmalarının da hükmettiği üzere eşit muamele hakkı sağlanacak. Bu konuda AB'nin de görüşü olacak…

Maddeler 15 tane ancak dediğim gibi bu konuda elime ulaşan ve benim bildiklerim bunlar…

Bu durumda sorulması gereken sorular şunlar;

Eğer Erdoğan ve Çavuşoğlu'nun açıkladığı üzere 'BM İyi Niyet Misyonu kriterleri ile çözüm şansı olmadığı görüldüyse', Guterres'in ortaya koyduğu kriterler yeni zemin mi?

Rum Lider Anastasiadis'in Pazartesi yaptığı çağrıda altını çizdiği üzere "Guterres kriterleri ile müzakerelere devam etmeye hazırım" dediyse, Kıbrıs sorununun çözümünde artık yeni bir metodoloji mi var?

Kıbrıs Türk tarafının bu konu ile ilgili olarak açıklama yapmamasının sebebi, Türkiye'yi konferansta yaptığı ileri açılımlar özellikle Türk Kamuoyundan gelmesi muhtemel tepkilerden korumak için mi? Sessizliğin sebebi bu mu?

Rumlar 2004 yılından itibaren "hakemlik ve zaman kısıtlamasını asla kabul etmeyiz" dedikten sonra, Guterres'in yaptığı ve adına apaçık hakemlik denilen bu kriterleri kabul ederek bundan geri adım mı attı?

Üst düzey bir BM yetkilisinin Crans Montana'da bize 'BM asla sürece müdahale etmeyecek' demişken ve Guterres 3.gün basın toplantısında kendisine sorulan hakemlik yapacak mısınız sorusuna cevaben 'hayır ama taraflar isterse olabilir' demişken, hakemlik isteği kimden geldi? Çözümün olabilmesi için ister istemez gerekli olan bu hakemlik işi nasıl oldu da Rumlar tarafından kabul gördü?

Kıbrıs Türk siyasi partilerin hep bir ağızdan 'Guterres gelsin' şeklindeki açıklamasına bakacak olursak, bunun Türkiye ve Kıbrıslı Türk liderliğinin isteği olduğu gerçeği apaçık ortadadır. Bu durumda Rumların buna karşı tutumu açıkken, Guterres'in gelmesinin zorlanması ve bunun başarılması, Rumların son gece yemek devam ederken bavullarını toplamasına neden oldu mu?

Sorulara devam edelim…

Son gece yemek sürerken, en kritik anlarda AB'nin girişimi ile Yunanistan Başbakanı AlexsisTsipras'ın olaya dahil edilmesi ve Yunan Başbakanın 'asla zirveye gelmem' dediği doğru mu?

Dahası Yunan Başbakanının, İngiltere Başbakanı Teresa May'i arayarak 'Yıldırım gelmek istiyor ama ben gelmek istemem. Sen de gitmek isteme beni yalnız bırakma sana Brexit müzakerelerinde destek verelim' dediği doğru mu?

Yine son gece yemekten hemen önce, May'in Cumhurbaşkanı Akıncı ile bir telefon görüşmesi için randevu talep etmesine rağmen 30 dakika sonra bundan vazgeçmesinin sebebi nedir? Tsipras'ın telefonu mu? O 30 dakikada neler oldu?

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu'nun son gün yemekten önce Guterres ile görüşmesi sırasında ülkesinin tek taraflı müdahale hakkından vazgeçmeyi kabul ettiğini söylemesi ve buna da masada tüm tarafların hemfikir olması etken oldu mu? Dahası Dışişleri Bakanı bunu gerçekten dedi mi? İddia Rum basınına ait…

Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının, Yunanistan ve Bulgaristan arasındaki dağlık bölgede, Bulgar hudutları içinde görev yapan Yunan Polisi gibi bir gücün (Türk Polisi) en azından asker yerine yeni güvenlik antlaşmasına dahil etmeyi teklif ettiği ve bunun reddedildiği doğru mu?

Soruların sayısını artırmak mümkündür.

Mesela Avrupa Komisyonu en kritik günde, en kritik saatte, Türkiye'nin AB üyeliğinin askıya alınması kararını neden aldı? Bunu ertelemek mümkün değil miydi? Dahası zirvede ilk gün Timmermans'ın '4 özgürlük AB müktesebatına uygundur, bunu büyütmeyin, sorun etmeyin" şeklindeki açıklaması sonrası AB'nin tamamen sessizliğe bürünmesine ne sebep olmuştur? İngiltere ve Yunanistan arasındaki Brexit pazarlığı mı?

Cenevre'nin aksine Yunanistan'ın bu kez son derece olumlu bir tutum takınması ve Yunan diplomatların Kıbrıs Türk heyetine candan davranışlarının sebebi nedir? Altında buzağı aramak lazım mı?

"Koçias benim şahsi dostumdur, birbirimizi ziyaret ederiz" diyen Türkiye Dışişleri Bakanının, Hürriyet'te geçen gün çıkan habere bakılırsa, "kendi hükümetine bile darbe yapan bir orduya Kıbrıs'ın garantörü olması noktasında nasıl güvenebiliriz" diyen mevkidaşına sert çıktığı "içişlerimize karışamazsın" diye sesini yükselttiği doğru mu?

Yani anlayacağınız, Crans Montana basit, tatil amaçlı, gereksiz bir zirve asla değildi.

Ve Rum Liderin konuşmalarından anladığımız üzere yukarıda yazdığım şekliyle ortaya koyduğu kriterler bundan sonra 'start' zeminidir.

Kimse boşu boşuna hayal görmesin.

Rum Liderliği belli ki konferansın Güvenlik ve Garantiler konferansına dönüşmesi için elinden geleni ardında koymamıştır.

İlk gün Türkiye'nin 'asker çekeriz' şeklindeki şok hamlesinin etkilerini 3.gün Guterres'in resmen hakemlik olan kriterlerini kabul ederek bir nebze atlatmış ve 5 Temmuz günü de tarihinde ilk kez içinde 'dönüşümlü başkanlık' ve 'etkin katılım' yazan bir teklifi masaya getirerek bu şoku sonlandırmıştır.

Müthiş bir satranç oyunu oynanmış ve taraflar birebirlerinin en zayıf noktalarından çeşitli fedalarla hamleler yapmıştır.

Bu satırların yazarı olarak zirve sonrası ilk tespitim 'federal çözüm doğal ölüme sürüklendi' şeklinde olmuştur.

Sonrasında tam 3 gün etrafı kolaçan ederek ve içimdeki derin hayal kırıklığımı terk edilmiş bir plajda gidererek düşündüm.

Federal Kıbrıs tezi en azından bir müddet daha çökmedi.

Bilakis, şimdi tam anlamıyla bir boyut atlayarak, Guterres'in hakemliği ile birlikte çözüme en yakın noktaya, tam bir al-ver pozisyonuna geldi.

Şimdi Guterres zemini üzerinden başlangıç noktası çözüme en yakın olunan andır.

Dolayısıyla o eski şarkıda da denildiği gibi, "aşkımız bitmedi bitemez…"

Bunu "aşkımız bitmedi Guterres" diye okursak sanırım tam olarak yerine oturur…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.