Tahsin Bey bir adım geri, Ersan Bey bir adım öne

Yayın Tarihi: 05/10/17 07:59
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu geçtiğimiz günlerde KKTC'de yaşayan Rum ve Maronitlere gönderilen yardım malzemeleri üzerinde bir ticaret yapıldığından yakınmış ve "Mallar ticari olarak kullanılıyorsa bunun bir vergisi olması lazım" diyerek olaya el koymuş. Tabiî Ertuğruloğlu yerden yere vurulmuş.

Tahsin Ertuğruloğlu'nun belli çevrelerden ve Rum tarafından gelen eleştirilerden yana haliyle bir kaygısı da yok.

Benim bahsetmek istediğim başka bir şeydir.

Rum tarafı 1074'te Kuzey'de kalmayı tercih eden Rum ve Maronitler üzerinden ciddi bir propaganda kampanyası başlattı ve o günden beridir de başarılı bir şekilde sürdürüyor.

Neymiş efendim bu insanlar düşman hattının ardında mahsur kaldılar. Adına da "mahsurlar" diyorlar. Memleket sanki Suriye ya da İkinci Dünya Savaşı Polonyası gibi, BM konvoyları ile yiyecek yardımı yapılıyor. Bununla ilgili filmler çekiliyor vesaire falan. Sanki biz bu insanları savaş esiri gibi kamplarda canlı kalkan olarak tutuyoruz, olası bir hava saldırısı sırasında kullanacağız gibi bir görüntü yaratılıyor dünyaya.

Hadi 2003'e kadar geçişlerle ilgili sınırlamadan öte kapalılık vardı da 2003 sonrası kapılar açılıp, her 5 arabana birisinin Rum plakalı olduğu bir ortamda, BM askerlerinin götürdüğü BM yardım konvoyu neyin nesidir, birisi bana anlatsın lütfen.

Bu arada bu insanlar KKTC topraklarında yaşamıyor mu?

Mahsur, muhtaç, düşkün ve zor durumda kişiler mi bunlar?

Öyleyse devlet olduğunu, hatta sosyal bir devlet olduğunu iddia ettiğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bu insanlara yardım eden devlet olması gerekmiyor mu?

Kaç kişiler? 100 mü?

Birer sosyal yardım çeki, ayda birer teneke yağ, tuz, makarna, pirinç, şeker gibi ihtiyaçları KKTC tarafından niye giderilmiyor? Neden bu insanlar sözüm ona Kıbrıs Cumhuriyeti'ne muhtaç bırakılıp, onların ensesinden, 'milyonlarca dolara yapılamayacak propagandaya' malzeme olmalarına izin veriliyor.

İlaç ise ilaç, süt ise süt. Biraz da sosyal yardım maaşı. Ne BM konvoyuna ihtiyaç kalır ne de Rum yönetiminin ekmeğine bala.

O nedenledir ki, Tahsin Bey şu aşamada bir adım geri çekilip, Ersan Saner'in bir öne çıkması ve sosyal yardım konularını uhdesinde barındıran bakan olarak, olaya el koyması gerektiğini düşünüyorum. Tahsin Ertuğruloğlu'nun bir adım geri çekilmesi gerektiğini söylerken bunu iç siyaset anlamında söylemediğimi, yanlış anlaşmaların önünü peşinen tıkamak adına belirtmek isterim. Demek istediğim, Tahsin Bey bu konuyu siyasi düzlemde gündeme getirdi. Buna karşılık, Rum tarafının ise bununla ilgili mücadelenin insani yardım anlamında algılanmasını sağlayarak, o düzlemde kavga vermeye başladığını görüyoruz. Bu nedenle konu gerçekten insani ise bizim de karşı mücadeleyi insani düzlemde yapmamız şart. Hem de bu, insani bir şey.

Dini, dili, ırkına bakılmaksızın, topraklarımızda yaşayan bazı insanlar bazı şeylere muhtaç ise, bu ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda başka ülkenin müdahalesine seyirci kalmamız doğru değil. Hem de 2017'de BM konvoyları ile.

Sosyal bir devlet olan KKTC, aynen Türkiye'nin 2 milyonu aşkın Suriyeli mülteciye baktığı gibi, yüz kişiyi geçmeyen Rum konuklarımıza bakmalı.

Hem 50 bin çek çıkan kamu maliyesinden 100 tane fazla çıksa ne olur? Hiç...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları