Yalvarırım "Özerkleştirme" demeyin yine

Yayın Tarihi: 09/02/18 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Bugün hükümetin programı Meclis'te okunacak. Meclis Başkanlığı ile ilgili anomalinin gölgesinde yapılacak bu işlem. Sonra görüşmeler, sonra da güven oylaması…

Prosedür bu.

Hükümetin önünde bir ekonomik protokol bulunuyor. Buna uyması zorunlu. Programın içerisinde herkesin kabul ettiği unsurların yanı sıra, dikenli gelenler de var.

Misal; limanların işletme devri. Bu konuda bir sıkıntı çıkacağını düşünmüyorum çünkü, Cumhuriyetçi Türk Partisi dahi bunu seçim manifestosuna koymuş bir partidir.

Ancak konu elektrik ve Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu olunca işler gerilecek gibi.

Şimdiye kadar içinde Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin olduğu ve Elektrik Kurumu'nun bölünerek özelleştirilmesinin gündemde olduğu hükümet programlarında sihirli bir "Özerkleştirme" kelimesi, özelleştirme yerine kullanılmaktaydı.

Tahmin ettiğim kadarıyla bu sihirli kelime yine bugün dinleyeceğimiz programda da yer alacak.

Önceleri, "Özerkleştirmeden neyi kastediyorsunuz?" diye sorduğumuzda aldığımız yanıt, "Siyasetin müdahale edemeyeceği, bağımsız bir kurum" anlamına gelen bir takım tanımlamalar yapmışlardı. Teoride evet de pratikte nasıl olacak diye hep kafamı yormuştum.

Bilenlere sorayım dedim, karşıma bambaşka bir tablo çıktı.

Özerklik diye bir şey yok aslında.

Ya bağımsız kurumlar vardır ya da siyasetin yönettiği kurumlar.

Bağımsız kurumlar; Anayasa Mahkemesi, Sayıştay gibi anayasal kurumlar.

Siyasetin yönettiği devlet kurumlarını ise biliyorsunuz.

Özerk diye bir şey yok.

Özerk olabilmesi için bir kurumun özel olması gerekir.

Ya da kamuya ait olacak ve haliyle hükümet mensubu partiler tarafından yönetilecek, ikisinin arası bir şey yok.

Bağımsız olsun ve siyaset müdahale edemesin diyorsanız ve özelleştirmeyecekseniz o zaman Anayasayı değiştirip, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu'nu Sayıştay gibi anayasal bir kurum haline getireceksiniz.

Benim düz mantığım Elektrik Kurumu'nun bir şirket olduğu ve hisselerinin devlete ait olduğu, yönetim biçiminin kamudan çıkıp bir başka şekilde yönetilmesine olanak sağlamak için hisselerinin kamudan başka bir yere devredilmesi gerektiğini söylüyor.

Yine aynı düz mantık, özelleştirilmesi durumunda bir özel şahıs ya da şirkete devredileceğini söylüyor. Tabii bunun bir bedeli olacak ve ihale ile yapılacak.

Özerkleştirme derken, şirketin yönetiminin çalışanlarına devrinden bahsediyorsanız, "Orada durun" derim hemen.

Devletimin, milyonlarca dolar değerindeki elektrik kurumunu, orada çalışanlara devretmek için bedelinin devlete ödenmesi gerekmektedir.

Misal El-Sen şirketleşir ve ihaleye girip, yeterliliklerini yerine getirip ve ihaleyi kazanması halinde, El-Sen Enerji Ltd. elektrik kurumunu bedelini ödemek kaydıyla satın alabilir. Ama bunun adı özerkleştirme değil, özelleştirme olur yine.

Başka türlü de Kıb-Tek'in yönetimine dokunmak mümkün değildir.

O nedenle ya özelleştireceğiz deyin ya da özelleştirmeyeceğiz deyin.

Özerkleştirmek diye bir şey yok.

Ne olur, yalvarırım yine özerkleştirme demeyin.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları