Kendi ayakları üzerinde

Yayın Tarihi: 10/03/18 07:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilmek ne de büyük bir meziyettir. Kimseye muhtaç olmadan...

Emekleyen bir bebeğin ilk dik duruşunda, yüzü ne kadar da çok şeyi bize anlatır. Bu bir direniş şeklindedir. Düşer ve yeniden kalkar. Bebeğin dik duruştan aldığı haz ve yaşadığı korku birbirine karışır. Bebek pes etmez bir daha bir daha dener. Bu süreç bazen kahkahalarla şenlenir bazen de derin çığlıklarla…

Ama bebek pes etmez. Anne eli hep yanındadır. Bu bizim evde anneanne eli de olabilir. Dik duruştan sonra, bir adım, bir adım daha derken hoop yine yerde. Yine kalkar, yine yerde…

Bir, iki, üç, zaman geçer anne eli yavaşça ayrılır. Bebek düşer. Başını vurur, ayağını acıtır. Hatta bu nedenle evde veliler arasında kavga dahi çıkar. Bebek biraz daha özgüvenli biraz daha inançlı yeniden dener. İlk adım, ikinci adım derken…

Bir bakıyoruz ki başı dimdik. Göğsü yukarda ve adımlardan emin bir duruş. Bizim bebek yürüyor, koşuyor…

Hatta bu kez biz ona yetişmek için büyük bir çaba harcıyoruz…

Sonuç bebek başarıyor.

Devletler de işte aynen böyledir. Teşbihte hata olmaz derler. Yeni kurulmuş devletler kurulduğu an anne karnından yeni çıkmış ve yorgun bir bebek gibidir. Bir anda birçok şeyi yapmaları beklenemez. Genç devletler hata yapar, yeniden başlar. Genç bir nüfus ile üretmeye başlar. Üretimin tabandan tavana bir toplum bilinci olarak yerleşmesi elbette ki zaman alır.Zaman alır üretimin her alana yansıması. Sanatta, hizmette, bilimde, üründe, tarımda, sanayide, teknolojide üretim, kendi ayakları üzerinde…

Başı dik…

Bazen düşe kalka, bazen kahkahalarla bazen de korka korka ama varsa sonunda koşma ihtimali inatla ve inançla…

Tekrar tekrar denenmeli. Önüne engeller çıkar elbette ama elini tutabilecek bir annen varsa yanında daha bir güvenle…

Ama bileceksin ki kendi ayakların üzerinde durma vaktin geldiğinde yürüyebilmek için, hatta koşabilmek için senin çabalaman gerek…

Senin üretmen gerek. Topluma bu bilinci yerleştirmen, devlet olarak bunun için gerekli ortamı hazırlaman gerek. Yerelde üretimden başlayıp, tüm memlekette üretimin değeri bilinmeli ve ona sahip çıkılmalıdır. Kendi ayakların üzerinde durmak istiyorsan önce üreteceksin.

Bana sorarsanız ben bir devletim, kendi ayaklarım üzerinde duruyorum, istediğimi yaparım demek için önce üretmek, kendi ekonomini oluşturmak ve sürdürülebilir bir sistem yaratmak zorundasın. Böyle hem ben üretemem hem de kendi ayaklarım üzerinde durmak isterim demek bir devlet için yalnızca bir hayaldir. Biz ürettikçe uluslararası alanda tanınacağız.

Teknolojimiz ile bilimimiz ile ürünlerimiz ile turizm sektörümüz, sanatımız ile yeniden doğup ayaklarımızın üzerinde dimdik…

Bu kez annemizin desteği yanımızda ama biz de onunla yan yana omuz omuza…

Eller ayrı biz kendi ayaklarımız üzerinde ama gönüller bir, birbirimize desteğimiz tam, her alanda, her sahada. Böylece, verilen bunca yılın da emekleri boşa gitmeden. Üretim bir devlet politikası olmalıdır. Bir yeniden uyanış, bir inat ve ısrarla yeniden ve yeniden deneyerek, inançla üreterek

Üreteceğimiz anlarımız olsun.Kıbrıs Türk toplumu olarak kendi ayaklarımız üzerinde duracağımız üreteceğimiz, koşacağımız yıllarımız olsun. Yeni nesillere anlatacağımız "Üretim için mücadele" günlerimiz olsun.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları