Toplum, ekonomi odaklı yozlaşıyor

Yayın Tarihi: 16/07/18 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Her zaman, her şeye hazırlıklı olmak gerek.

Devlet, devletin kurumları bunun için vardır.

Bizim en kötü, en çok etkilendiğimizi konu bu, hazırlıksız yakalanmak.

Önümüzü görememek, plan, program yapmamak, yapamamak.

Her anlamda istikrarsızlık, belirsizlik, özellikle ekonomi konusunda kendi irademiz dışında yaşanan gelişmeler.

Gerek kriz zamanlarında, gerekse rahatlama zamanlarında, günü iyi kullanmamak.

Öncelikle kabul edelim, en başta TL'nin değer kaybetmesiyle ülkede ciddi bir kriz var.

Bir yerde, şöyle bir şey okumuştum;

"Ülkelerin, liberal ekonomilerinin, piramitlerinde alt yapıyı ekonomi oluşturur. Diğer bütün kültürel ve sosyal, dini ve milli değerler, üst yapıyı meydana getirir.

Alt yapının ekonomi olarak belirlenmesi kaçınılmaz olarak doğmuştur. Zira bir ülkenin parası yoksa, kendisi ekonomik bir krizin içindeyse direkt olarak üst yapı da bundan etkilenir."

Yani, ekonomi her türlü değeri oluşturan, üzerinde taşıyan, altyapıdır, temeldir.

Bizim altyapımız, temelimiz eğreti, sağlam değil.

Doğal olarak sarsılıyor, doğal olarak üst yapı, yani vatandaş, toplum ve toplumsal değerler etkileniyor.

Yetersiz, adil olmayan kamusal hizmetler, devleti yönetenler eliyle torpil ve adam kayırmacılığın yarattığı güvensizlik.

Bunlarla beraber, yozlaşan birçok ilişki, sosyal, kültürel, adli pek çok olay ekonomi odaklı bozuluyor.

Ama yine de yapılabilecekler vardır.

En başta geleni de, irade, otorite ve tasarruftur.

Son günlerde en başta elektrik zammı, ülkeyi, vatandaşı oldukça zorlayacak.

Başbakan Tufan Erhürman, hükümet olarak, bugün önlemler paketi açıklayacaklarını söyledi.

Umarım, beklentileri karşılar, vatandaşın ekonomik yangınını söndürür.

Umarım, önceki hükümetleri suçlayan, "bu zamlara mecburduk, zamanında yapılsa, bugün böyle olmazdı" anlamına gelen günü kurtarma çabalarına girmez.

Her dönemin, her hükümetin gelip tıkandığı noktalar var.

Her şey iyi ve istekli başlar, sonra gerçekler ortaya çıkar, artık acı ama gerçek olanlarla yüzleşme zamandır.

Statüko ve yılmaz bekçileri, bu düzenin nemalananları, kazananları, kurucuları.

Devletin kökleri bir yere kadar geliyor ve orada duruyor, çok sert bir zemin var ki, köklerin daha ileriye gitmesine izin vermiyor.

Hepimiz için zor olan bu, kırılması gereken esas sorun bundan ibaret.

Her elektrik zammından sonra tartışılan konu, Türkiye'den kablo ile elektrik gelmesi.

Doğayı, rüzgârı, güneşi kullanarak enerji üretilmesi gündeme neden gelmiyor?

Elektrik kurumun varlığından nemalananlar elbette var, bunu söylerken kast ettiğim sırf çalışanlar değil.

Ama kablo ile elektrik enerjisi gelecek olmasından da nemalanacak olanlar mutlaka vardır.

Bu işi kim yapacak, kimler bu işten kazanç sağlayacak.

Söylemek kolaydır, ortada sözden başka, somut bir çalışma var mı?

Varsa tartışma neden bu çalışma üzerinden yürütülmüyor?

Fizibilite çalışması, maliyet, planlama, ciddi bir tartışma, her tarafıyla içinde olacağımız bir çalışma neden yapmıyoruz?

Yoksa birkaç gün sonra konu unutulur mu?

Üstü örtüldükçe, bu konu çözülmez.

Sadece bir sonraki zam kararına kadar, gündeme gelmez.

Toplumsal bir konsensüs şart, açıkça tartışalım, konuşalım, yanıltmadan, yanıltılmadan, bir şeyler yapılması şart, en başta bunda anlaşalım.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları