Unutursak, uyutuluruz

Yayın Tarihi: 16/08/18 07:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

Türk Dil Kurumu tarafından "Belli insan öbeklerinin ayrımlaşmasını bilinçli bir biçimde gerçekleştirmeyi amaçlayan bir yöneltinin benimsenmesi" diye yapılan tanım, "Ayrımcılık" sözcüğünün karşılığıdır.

Fransızca kökenli sözcüğün Türkçemize de yansıyan şekli, İngilizce'de de olduğu gibi; bildiğimiz "discrimination" sözcüğüdür.

Şimdilerde zaman zaman kulağımıza sırf hoş görünsün diye "pozitif" kelimesinin peşi sıra kullanıldığı yerler olsa da, siz siz olun manipüle olmayın. Çünkü ayrımcılık ayrımcılıktır. Kimileri kendi yapmakta oldukları ayrımcılıkları bu kavramın dışında tutmak, şirin göstermek ya da meşru kılmak için "pozitif ayrımcılık" diye kullanıyor. Oysa "ayrımcılık" özellikle yukarıdaki gerçek tanımına da bakıldığında başına "pozitif" ifadesi konarak yumuşatılamaz.

Ayrımcılığın meşru gibi gösterilerek veya doğrudan yapılması, etnosentrizmin, rasizmin ilk adımlarıdır. Yani yüzyılımızın insanı dehşete düşüren kavramı "ırkçılığın".

*

Arkaik insanlı çağlardan bu yana ayrımcılık; "öteki" kavramını oluşturan öğedir. Daha ilk çağlardan bu yana ayrımcılık duygusu ile ötekileştirme, öldürmenin dahi meşru kılındığı formül olarak çıkar karşımıza.

Kafasına beyaz kuş tüyü takanlar, siyah kuş tüyü takanları kendilerinden görmedikleri gibi, onların başına ne gelirse gelsin bunu hak ettiklerine inanmışlardır. Kendilerine beyaz tüy takanların merkezinde bir kimlik yaratıp, giderek kendilerini üstün ya da yaşaması gerekenler olarak nitelendirerek, diğerlerini öldürmekle uğraşmışlardır.

İlk insanlı çağda mesele böyledir diye o günleri geçmişte sanmayın.

Daha dün gibi, yaşanan Holokost. İnsan; 20. yüzyılın ortasında ilk çağa dönüp, o barbar dönemleri yeniden yaşattı insana.

Tanık olduk, öğrendik, unutamadık.

Genellikle bugünün tehlikesi, bize gelecekten gelmektedir. Yani bir Holokost'un yeniden yaşanmayacağını düşünmek tehlikeli bir iyimserlik olacağından, hatırlatılarak tekrarının olmasına yönelik insanlığı uyandırmaya devam etmek gerekir.

Çünkü insanlık tarihinde bu tür süreçler, bir şeye inanma gibi bir insan hassasiyeti kullanılarak, insanların uyutulması ile gerçekleşmiştir.

Şimdiki zamanı yaşayan bizler, tarihi, "zamanın derinliklerinde kaldı" diye değerlendirirsek, gelecekte aynı acıların tekrar etmesine sebep olacağımız gibi, dünya tarihini de tecrübe yerine, omuzlarımızda yük olarak taşıyoruz demektir.

Oysa tarih bir hikaye değildir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları