Bir toplum eleştirisi

Yayın Tarihi: 07/09/18 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Bir toplum eleştirisi

Son günlerde yaşadıklarımıza bir eleştiri mahiyetinde hazırladım bu makaleyi... Tarihe not düşmek için!

*

Dünyadaki sayısal (dijital) devrim (tersine devrim) bir yaşam alanı olmaya ve hayatımızı kolaylaştırmaya başladığından bu yana kaybetmekteyiz. Bu yaygınlaşma sanata, özellikle de sinemaya ve diğer görsel sanatlara darbe yapmaktadır. O kadar ki, insan dokunuşlarından sanatı uzaklaştıran bir alt yapı hazırlayan durum, değer kavramını da zayıflatmaktadır.

Adına, ister enformasyon çağı deyin, ister bilişim çağı deyin içinde bulunduğumuz çağ düpedüz "imaj çağı"dır. Bu da öz olarak tüketimi çağrıştırıyor. Aslına bakarsanız tersine bir devrimin ya da en azından mücadelenin hızla daha çok yenildiği bir çağdayız. Bizlerse dünyanın her yanına saçılmış insanlar olarak artık bilinçli yanılgılarımızla çağın seyircileriyiz, kendi hayatlarımızın konuklarıyız.

Oysa tüm bunları silip süpürecek, her birinin yeniden üretimini sonsuza dek ortadan kaldıracak tek şey var: "SANAT"

Sanatın, eğlence sömürüsünün bir esiri konumuna sokulmasına karşı durmak, sanata eğilimli olsun olmasın, bu konuda yeteneğe sahip olsun olmasın her bireyin görevi olmalı. Belki de sadece dünyevi olanın değil maneviyatın bile kurtuluşudur bu. Çünkü sanata dokunmak ya da dokunana gönülden destek vermek kalpleri yumuşatır, estetiği ve paralelinde mutluluğu artırır.

Sanat eğlence dünyasına yenilmemeli.

Bunca derdin içinde konu bu mu demeyin, bu estetik bakış açımız yok diye tüm bu dertler var!

Bu ülkenin devlet binalarında, ülke insanlarının evlerinde, her yerde, yine bu ülkenin sanat eserlerinin bulunması, bunun gönülden yapılması gerekir. Bireylerin bir birleri ile topluca temas noktalarıdır çünkü sanat. İnsanlar bu dokunuşlarla, bir arada bir ruha, yani toplum olmaya yönelirler.

Hiç bir toplum özünde ortak sanat ve ortak kültür bulunmadıkça geleceğe yürüyemez.

Bu cümleyi okuduğunuzda bahçe kapısına hep birlikte 'gancelli' demekten, 'molihiya' yemekten ya da 'dillirga' türküsüyle folklor oynamaktan bahsetmediğimi ancak bu saydıklarıma da degradasyon yapmadığımı anladığınızı umuyorum.

Ne siyaset, ne demokrasi, ne de benzeri şeyler temelinde ortak kültür ve onun üzerine üretilen sanat olmadıkça kalıcı olamazlar. Yoğun değişkenlik içinde, sadece yıpratıcı olurlar ve kaybolurlar. İnsanlığın tarihsel, estetik, gelişiminin bilgisini edinmenin yollarını bu değerlerle geliştirebilir, bu değerlerden güç alarak kendi toplumumuza, ülkemize ve insanlığa gözlerimizi çevirmekle, sadece bir siyasi tanımla değil hakikaten toplum olabiliriz.

Bir toplumda birikmiş entelektüel derinlik; toplumsal sorumluluk ve kolektif çalışma ilkeleri çerçevesinde başarı getirir. Aksi; hep birilerinin kazandığı ama toplumun, hakiki toplum olmadığı için, hep kaybettiği yapılar ve gelecek kaygısı ile dolu hayatlardır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları