Bakan Baybars "Söylentileri Serdar beye soruyoruz"

Hükümetin, siyasilerin, sektörlerin ve elbette vatandaşın tek gündemi ekonomik kriz.

Bundan sonra ne olacak?

Eylemler, tartışmalar, beklentiler, herkesi, her kesimi memnun edecek bir çıkış yolu var mı?

Ve tabi ki hedef noktası haline gelen hükümet, bu baskıya dayanabilecek mi, kararlılık gösterebilecek mi?

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, ADA TV de program konuğum oldu.

Ülke gündemini ve hükümetin geleceği ile ilgili iddiaları konuştuk.

Sohbetin bir bölümü dün Star Kıbrıs'ta yayınlandı.

Bakan Baybars'ın açıklamalarını, daha detaylı olarak bugün yazımın konusu yaptım.


İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars;

"Krizin sebeplerini iyi bilmemiz gerek. Bu krizin sebebi hükümetin icraatları değil. KKTC olarak kriz bizim değil ama yönetmeye çalışıyoruz. Öngörülemeyen bütçe açıkları çıkıyor, maliye de bunu dengelemeye çalışıyor. Yapılan zamlar bütçeyi dengelemeye veya maliyeye gelir sağlamaya yönelik değil. Bu zamlar TL'nin değer kaybı ve özellikle akaryakıtta oluşan maliyet sonucu oluşuyor.

Tarımcı ve hayvancı için ne yapılabiliyorsa, yapılmaya çalışılıyor. Tüm sektörler bir araya gelip, bu darboğazdan nasıl çıkabiliriz diye kafa yorması gerekiyor. Bugün için maalesef bu noktadan çok uzaktayız. Türkiye'den para alıp gelmek sorunu çözmüyor. İlginçtir ki Türkiye ile yapılan protokollere karşı olan kesimler bile samimi değil. KKTC kendi ayakları üzerinde duracaksa, her kesimin fedakârlık yapması gerek. Devletin sınırsız kaynağı yok. Devletin kaynakları yıllarca yanlış kullanıldı. Teşvik sistemine baktığınızda ciddi anlamda sıkıntılar var. Tarım, eğitim, turizm bunlarda ki teşvikler artık gözden geçirilmeli.

Muhalefette olanlar bu ülkeyi yönetmeye adaydırlar. Bu sebeple çözüm politikaları olmalı. Boş şeylerle bu ülkeye katkı sağlanmaz. Hükümet olumlu tüm önerilere açıktır. Özel sektör için de bir çalışma yapılıyor. Sosyal hakların karşılanmasında fayda, kolaylık sağlayacak bir çalışma yapılıyor.

Yaşanılan ekonomik kriz hükümet içinde bir sıkıntı veya anlaşmazlık yaratmadı. Hatta daha çok kenetlendik. Son haftalarda daha sık bir araya gelip, çalışıyoruz. Mutlaka ortaya farklı çözüm formülleri çıkıyor. Fakat ortayı bulup beraber çalışmak zorundayız.

Türkiye ile karşılıklı talepler doğrultusunda olumlu görüşmeler oldu. Türkiye yönetimi, KKTC hükümetine karşı değil. Ben de salı günü Ankara'ya resmi bir ziyaret için gidiyorum. Eğitim Bakanımızda randevu aldığı Bakanlıkla görüştü. Cemal beyin, Türkiye Eğitim Bakanıyla alınmış bir randevusu yoktu. Basınla paylaşılmadığı için bir yanlış anlaşılma oldu.

Reform ödenekleri ayrı kalemlerdir. Biz Türkiye Cumhuriyetinin ayırdığı kaynakları kullanıyoruz. Türkiye de bir muhatap sorunu var. Yenileşen, değişen bir sistem var. Bu da zaman içinde oturacaktır.

Hükümetin bozulması, sıkıntılı olması, ülkeye vatandaşa zarar verecek. Çünkü olması gereken siyasi bir istikrardır. Biz hükümet içinde her şeyi konuşuyoruz. UBP kurultayı bitsin, bu hükümet biter deniyor. Dört koalisyon ortağı partinin hiçbirinin ajandasında böyle bir beklenti yok. Serdar'a beye soruyoruz "Sayın Başkan böyle söylentiler var doğru mu?" Serdar beyde "böyle bir şey yok, neden görüşeyim ki" diye cevap veriyor.

Cezaevinde bazı hukuksuz davranışlar gördüğüm zaman müdahale ediyorum. Çünkü oradaki mahkûmlarda insan ve devletin sorumluluğunda. Onları topluma kazandırmak bizim görevimiz. Her ne kadar bazı avukatları tanıdığım için müdahale ettiğim iddia edilse de, her türlü isteği iyice araştırarak yapılabilecek bir şey varsa yapıyoruz.

Yeni cezaevi hızlı bir şekilde devam ediyor. Bu cezaevinde mahkûmlar için uluslararası normlarda şartlar oluşturulacak. Yasal eksiklikler var, personel eksikliği de olacak, bunların tamamlanması için de çalışmalarımız sürüyor.

Yasaya uygun vatandaşlıklar elbette veriliyor. Bugüne kadar beş yüz civarında vatandaşlık verildi. Vatandaşlık vermenin siyasetçi tarafından ranta çevrilmemesi için yeni düzenlemeler yapacağız. Bu bir sisteme oturacak."