Erdoğan tek adam değil!

Yayın Tarihi: 30/01/19 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Erdoğan tek adam değil!

Kıbrıs'ta iç siyaset gereksiz yere çok ciddi bir krize doğru ilerliyor. Umarım yakın zamanda istenmeyen olaylar yaşanmaz ve en çok birlik olmamız gereken şu günlerde halk olarak hem kendi içimizde hem de Türkiye ile gerekli samimiyet ve dostluk ilişkilerini korumayı başarabiliriz.

Malum konu Kıbrıs sorunu; son günlerde yaşanan gereksiz ve son derece yanlış bulduğum ve toplumu da yakından rahatsız eden üst düzeydeki tartışmalar ve mesaj göndermelere artık herkes hızla son vermelidir.

Ülkenin bu tür gerginliklerehele hele ekonomik anlamda oldukça zor bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde hiç ama hiç ihtiyacı yoktur.

Öyle görünüyor ki Kıbrıs sorunun da gelinen aşamada bir tükenmişlik yaşıyoruz ve özellikle Kıbrıs Postası gazetesinin dün manşetine taşıdığı ve aslolan sorunumuz olan ekonomik sarsıntıyı konuşmamız gerekirken gündem tutun Vicdani Ret tartışmasının başlamasından Kıbrıs sorununun gereksiz yere tırmandırılmasına kadar ilgi sürekli başka noktalara çekiliyor.

Bu durumdan en çok da mutlu olan öyle sanıyorum ki Hükümetin kendisidir. Ülke ekonomik anlamda tam bir çöküş yaşarken biz neleri tartışıyoruz ya da tartıştırılıyoruz.

Erdoğan'ın Kıbrıs'a ilgisi azalmaz

Hükümet halen mali protokolü imzalamış değil, sebeplerine tam anlam veremesem dahi Ankara maddi konularda halen Erhürman hükümetine yeşil ışık yakmış değil. Bunun ille ki sebepleri vardır.

Ama sırf durum böyledir diye kimse Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs'a olan ilgisinin azaldığını ya da Kıbrıslı Türkleri unuttuğunu zannetmesin. Adınız gibi emin olacağınız bir şey varsa o da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kıbrıslı Türklerin sosyal refahını birçok siyasetçiden daha fazla düşündüğüdür.

Düşünsenize yıllardır KKTC'nin ekonomik anlamda denk bütçeye kavuşması ve kendi ayakları üzerinde durabilmesi için ne kadar ciddi çabalar harcandı. Daha önce de yazdım her yıl bu mali protokolün uygulanması ve Türkiye'den milyonlarca liranın KKTC ekonomisine enjekte edilmesi için Ankara Hükümeti ve KKTC Lefkoşa Büyükelçiliği ne kadar uğraştı ama bizim hükümetlerimiz hep bir mazeret bularak bunu elinin tersi ile geri yitti.

Şimdi de hükümet oturmuş Ankara ne zaman randevu verecek ne zaman mali protokol imzalanıp sıcak para akışı sağlanacak. Öyle sanıyorum ki buna eşşeğini önce kaybettirip üzmek sonra da bulup sevindirmek deniliyor.

Demem o ki Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ısrarla uzattığı yardı elini bizim hükümetlerimiz tutmuş gibi gözüküp hep elinin tersiyle geri yitmiştir.

Erdoğan'ın çözüme katkılarını unutmak vefasızlık olur

Kıbrıslı Türkler yıllarca konuşmaktan korktu. Konuşma özgürlüğü elinden alınmış bir halktan özgürce konuşabilen ve eleştiren bir halka dönüşebildik çok şükür.

2003 yılını hatırlayın. Çözüme Kıbrıs'ta ciddi anlamda destek veren ve Kıbrıs Türk Halkının adını önemli merkezlerde temsil ettiren kimdi? Cumhurbaşkanı Erdoğan!

Kıbrıs Türkü'nün Recep Tayyip Erdoğan'a adeta hayranlık duyduğu yıllardı. Sonra AK parti hükümeti, bizim hükümetler tarafından sağlam sömürüldüğünü ve kandırıldığını fark edince para politikalarını değiştirdi Türkiye. İş yapın öyle yardım edelim dedi.

Bunu dedi ya Erdoğan, bir numara düşman oldu.

Yıllardır Türkiye'nin buraya akıttığı paranın haddi hesabı yok; ama gelin görün hala düzgün araba süreceğimiz bir yolumuz bile yok, hastanemiz dökülüyor. Ama Erdoğan düşmanımız olmuştu bir kere, parayı kontrollü vermek istedi ya, sen misin vay.

Ne paranı ne seni ne askerini dedik!

Sonra bir baktık ki bu sloganları atanların çoğu yüksek maaş çeken memurlar ve villalarda oturan zenginler oldu.

Besleme krizi tam bir hataydı. Bu noktada da Erdoğan'ın danışmanları Erdoğan'a gaf yaptırmıştı.

Bunlar da geldi geçti. Türkiye şu an son derece seviyeli ve kontrollü bir ilişki sürdürüyor KKTC ile.

İş yapın istediğiniz kadar para vereyim diyor. Biz ne diyoruz; "iş yok baba sen parayı ver".

Sonra annemizdin, gardaşımızdın krizi çıktı. O da geçti. Bir Erdoğan düşmanlığı aldı başını gidiyor.

Din üzerinden de Erdoğan düşmanlığı yapıldı.

Amaç ne peki? Erdoğan düşmanlığı. Peki neden? Daha önce de yazdım bunu. Kim neden ve ne için Kıbrıs Türk halkına çözüm sürecinde yıllardır destek veren ve kalkınması için maddi yardımda bulunan bir lideri istemez? Önce bu soruyu cevaplandırmak lazım!

Erdoğan'ı ve Türkiye hükümetini kim istemezse Onlar! Adı FETÖ mü? FETÖcüler, adı Rum Yönetimimi? Rum yönetimine hizmet edenler. Zira bu siyasi ya da politik bir duruş değil, bu düşmanca bir yaklaşım.

Kimse Erdoğan'ı sevmek zorunda değil, siyasi vizyonunu da desteklemek zorunda değil. Bunu eleştirmek de hakkıdır isteyenin ama halkı kışkırtmak, düşmanlaştırmak başka kapılara hizmet etmektir.

Adamlar diyor ki para verelim hastane yapın; biz diyoruz ki "biz şehir hastanesi istemeyiz", siz sanıyor musunuz ki yıllardır Turizm alanında yapılan açılımlar, fuarlar, Türkiye devleti oralarda bize destek olmasa arkamızda durmasa yapılabilir miydi?

Ve daha birçok şey. Anlatsam sayfalar yetmez.

Erdoğan tek adam değil

Erdoğan'a tek adam suçlamaları yapılıyor zaman zaman. Son derece yanlış buluyorum. Konuşabilme özgürlüğünü savunuyorsak Demokrasiye de hak vermemiz gerekiyor. Bugün Sayın Erdoğan'ı Türkiye'de yolda yürüyen her iki insandan biri oy vererek Cumhurbaşkanı yapmıştır. Halkın ciddi desteğiyle Cumhurbaşkanı olmuş birisine tek adam diyebilir misiniz?

Türkiye halkının yarısının seni istiyoruz dediği siyasi tek adam değil ancak Halkın adamı olabilir ve bizim Bu halk adamının dostluğuna her zaman olduğundan daha çok ihtiyacımız var.

******************

Günün Sözü

Gitmeye değer yerlerin kestirmesi yoktur.

Paulo Coelho

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları