Memleketin ayarı kaçtı...

Yayın Tarihi: 21/02/19 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Memleketin ayarı kaçtı...

Ülke genelinde darp ve hırsızlık olaylarına artık alıştık, çok fazla yadırgamıyoruz. Bu konu zaten artık istikrarlı bir hal aldı. Kimse kusura bakmasın ama doğarken bile eşit doğmadığımız bu dünyaya yaşarken nasıl eşit muamele görebiliriz ki?

Örneğin babam çok zenginse ve ben uyuşturucudan yakalanırsam elbet bir çıkış yolum vardır. Kaç kez şahit olmuyor muyuz? Öte yandan eğer ben zenginsem ve birini dövdürürsem ben dışarda ama dövdürdüklerim içeride yatabiliyor. Sizce de tuhaf bir durum değil mi ?

Bizim ülke de artık bu böyle ya da eskiden de böyleydi ama artık daha fazla göze çarpıyor. Öyle bir göze çarpıyor ki herkes bu durumdan şikâyetçi.

Yaşana darp ve hırsızlık olaylarına zaman zaman eklenen türlü sapık haberleri de okumuyor değiliz. Memleket sapık doldu dersek acaba abartmış olur muyuz?

Ya da bir başka deyişle ifade edecek olursak bazı sapıkların yarattığı rahatsızlıklar gün yüzüne çıkıyor çıkmasına da peki ya çıkmayanlar; adınız gibi emin olun şu an siz bu yazıyı okurken birçok küçük erkek ve kız çocuğu birileri tarafından taciz ediliyor ya da tecavüze uğruyor.

Ulaşabiliyor mu devlet onlara? Hayır! Peki haberi var mı devletin bu durumda olan gençlerden? Yine hayır.

Zaman zaman bir şekilde gün yüzüne çıkıyor. Örneğin dün basına yansıyan sapık haberi. Adam daha önce de bu tür işlere karışmış, hapis yatmış çıkmış. Belli ki bu adam hasta. Neden Akıl hastanesine yatırılmıyor, neden devletin gözetiminde tutulmuyor. Yine ceza alacak ve hapis yatacak, peki ya sonra belki de küçük bir kız çocuğuna ya da erkek çocuğuna zarar verecek.

Devletin gücü ve egemenliği nerede? Tek kelimeyle yok!

Son üç yıldır kadın cinayetleri, tecavüz ve şiddette inanılmaz bir artış var. İnanın ki önümüze konulan rakamlar sadece buz dağının üstü; peki Devlet nerede?

Yoksa her şeyi de devlet beklememek lazım.

Kadınların düştüğü durum

Şunu da söylemekte fayda var her kadın aynı durumda değil, nasıl ki her insanı aynı kefede aynı terazide tartamayız kadınların da içinde bulunduğu durumu farklı değerlendirmek zorundayız.

Son on yıl içinde çok fazla olmasa da yapılan anketler göstermiştir ki biz bunu göremesek de birçok kadın fiziki, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kalıyor.

Birçok kadın istemediği halde aile ve çevre baskısı yüzünden eşinden boşanamıyor ve şiddet görmeye devam ediyor.

Bin kadınla yapılan ve son zamanların eldeki en belirleyici istatistiği olan bir araştırmaya yer verelim. Emin olun ki bu araştırmanın sonuçları tahmin edilenin de ötesindedir.

Şiddet şekli ve oranı

2012 yılında yaklaşık bin evli kadınla yapılan birebir anket sonrasında gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koyan rakamlar çıkıyor karşımıza.

İlk olarak katılımcıların aile içi şiddet denilince ne tür bir şiddet algıladıkları ölçülmüştür. Beklenildiği üzere fiziki şiddet en fazla algılanılan tanım olarak ortaya çıkmıştır.

Katılımcıların aile içi şiddet denilince akıllarına gelen şiddet türleri şunlardır:

- Fiziksel şiddet: %61,4

- Psikolojik şiddet: %43,1

- Ekonomik şiddet: %37,7

- Özgürlüğün kısıtlanması: %34,9

- Cinsel şiddet: %20,6

http://www.yeniduzen.com/Ekler/gaile/241/kibris-in-kuzeyinde-aile-ici-siddet/916

Gazete sayfalarına yansıyan ve belli tarihlerde yapılan anketler bize sadece buz dağının üstünü gösteriyor, açıkçası bunu anlıyoruz.

Düşünsenize kıskançlık ya da şiddetli geçimsizlikten ötürü kocalar kendi eşlerini öldürebiliyor. Bireyin kıskandığı ya da geçinemediği hayat arkadaşını öldürme yolunu tercih etmesi, aramızda ruhsal bozukluk yaşayan belki de binlerce kadın ya da erkeğin olduğunu ortaya koymanın ötesinde, toplumun küçümsenemeyecek bir kesiminin psikolojik bakım ve ilaç tedavisine ihtiyacı olduğu gerçeğini koyuyor ortaya.

Tüm feminist kuruluşların ve insanların yaptığı açıklamalar açıkçası bana samimiyetsiz geliyor. Toplansın 100 tane kadın gidip Başbakanın ya da Çalışma Bakanının kapısına ve eylem yapsın, biraz ses versin ama bu tavır koyma bir açıklamadan öteye gitmiyor. Bu üzücüdür.

Kadınların evlenme merakı

Bu yazdığım ara başlık başlı başına bir araştırma konusudur. Ülkemizdeki genç kadınlarda ciddi anlamda evde kalma korkusu bulunuyor. Küçük bir toplum oluşumuzdan ötürü bunu herkes net bir gözle gözlemleyebiliyor. Yapılan istatistikler her yıl evlenen çiftelerin bir yıl bitmeden en az üçte ikisinin boşandığını gösteriyor bize. Bunun en önemli nedeni kadınlardaki evde kalma korkusu. Sevdiklerini sandıkları adama nikâhı kıyıyorlar. Yanlış duymadınız nikâhı kadınlar kıyıyor, erkekler değil.

Ve unutmamamız gereken bir başka gerçek var ki her ülke de olduğu gibi bizim ülkemizde de psikolojik sorunları çok olan bir hayli insan var. Zaten boşanan çiftler sorun yaşamıyorlar çoğu zaman, yaşanan sorunlar eğer arada çocuk yoksa çoğu zaman kısa sürede bitiyor ama boşanamayan çiftlerin bir sür sonra çocukları oluyor ve beraberinde şiddetli geçimsizlik, aldatmalar ve şiddet gündeme geliyor.

Küçük ülke olmamızdan ve ciddi anlamda devletin himaye ettiği ya da devlete ait bir kadın sığınma evi olmadığı için şiddet gören kadınlar ne psikolojik yardım ne de maddi yardım alamıyorlar. Düşünsenize devlet olduğumuzu söylerken sosyal devlet olmadığımızı bilsek de dile getiremiyoruz.

Yazıma son noktayı koymadan şunu da söylemek lazım; şiddet gören, ezilen, aman yuvası dağılmasın aman çocukları ortada kalmasın diye bu düşüncenin ağırlığıyla ezilen kadınların yanı sıra kadınlığın itibarını iki paralık eden çokça kadın olduğunu da bir köşeye not edin.

Eğer bu ülke de kadınlara kocanı aldattın mı ve kaç kez aldattın diye soru sorup anket yapılabilseydi ki şu an bu mümkün değil;toplumun bir başka çözülme içinde olduğunu da daha net olarak görmüş olurduk.

Her ne dense Türkiye'nin tanınmış yazarlarından Engin Ardıç'ın bir zamanlar yazdığı bir yazı aklıma geldi. Ardıç yazısında "bugünün Kuran okuyan neneleri geçmişin yosmalarıydı" diye bir yazıydı.

Tek marazımbiz de Kuran okumak çok popüler değil…

*************

GÜNÜN SÖZÜ

Yalnızca tatlı dille başardığınızdan daha çok şey başarırsınız.

Al Capone

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.