Bu Brexit, Brexin olursa şaşırmam

Strasbourg

Bir grup gazeteci ile Avrupa Parlamentosu'nun davetlisi olarak son derece önemli bir Avrupa Parlamentosu toplantısı için AB'nin başkentlerinden biri olan Strasbourg'dayız. Yüzyıllar içerisinde zaman zaman Fransa'nın zaman zaman ise Almanya'nın olan bu yaşlı şehirdeki bu toplantıyı önemli addederken, yaklaşmakta olan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde sondan bir önceki toplantı olması ve yine sürmekte olan Brexit kaosunun içine denk gelmesini kastediyorum haliyle.

Mart'ın 29'u için belirlenen Brexit tarihinde İngiltere Parlamentosu'nda, İngiliz Hükümetinin defalarca yenilgi almasıyla 11 Nisan'a ertelenmesi, işleri karmaşıklaştırırken, Avrupa Parlamentosu'ndaki siyasi grup başkanlarının dünkü konuşmaları ve tanık olduğumuz tepkiler, bu işin henüz bitmekten çok uzak olduğunu gösteriyor.

Sosyalist Grup adına konuşan Udo Bullman, İngiltere Başbakanı May'e mesaj vererek, 'Eğer İngiltere hükümeti başaramıyorsa, insanlarınıza sorun. Onlar size ne yapacağınızı söyleyecektir' diye konuştu ve açıkça ikinci bir Brexit Referandumunu ortaya attı. Bulman ayrıca, 'Yurttaşlarınıza çektirdiğiniz eziyetle ilgili kendinizi nasıl affettireceksiniz' sorusunu sordu.

Diğer bir yaklaşım ise ECR grubu adına konuşan Ryszard Antoni Legutko ise Avrupa Birliği'nin Britanya'yı cezalandırma ve küçük düşürmek niyetinde olduğunu bunu da bir başka AB üyesinin Britanya'yı takip etmeye cüret etmemesini sağlamak için yaptığını ifade etti. Brexit Yanlısı İngiliz AP Vekillerinin bulunduğu sıralardan alkış koptu.

Hemen akabinde mikrofonunu açan ve Avrupa parlamentosu içerisinde benim kişisel favorim olan Guy Verhofstadt, Churchill'in bir sözünü hatırlatarak sözlerine başladı. 'Başarı, kişinin hevesini yitirmeden bir başarısızlıktan diğerine geçebilmesidir' şeklindeki efsane İngiliz Başbakanı'nın sözlerini mevcut İngiltere Başbakanı'nın Brexit ile ilgili sürekli başarısızlık yaşamasına bağlayan Verhofstadt, 11 Nisan'a kadar bir çıkış yolunun bulunması ve bunun partiler üstü bir yaklaşımla başarılması halinde sürecinde devam edebileceğini, aksi halde İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkışının mümkün olmayacağını söyledi.

Verhofstadt'tan sonra Britanya adasından iki AP Milletvekili sözü aldı. İlki Ale Grup adına konuşan İskoçyalı Britanya AP Milletvekili Alyn Smith. Onun sözleri İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasının Britanya için İrlanda'lar arasındaki sınır sorunundan daha büyük sorunlar doğuracağını bana gösterdi. Smith konuşmasında, 'The Best Brexit, Is no Brexit' sözleriyle başladığı konuşmasında, Brexit oylamasında İskoçya'nın çok büyük oranda AB içinde kalınması yönünde oy kullandığını ve Brexit'in gerçekleşmesi halinde, İskoçya'nın geriye dönüş yolunun 'Bağımsızlık' olacağını söyledi. İskoçya'da yeni bir bağımsız referandumunun işaretini veren Smith, bundan bir süre önce çok küçük bir marjla İskoçya'nın Büyük Britanya'nın parçası olarak kalması yönünde gerçekleşene referandumun farklı bir sonuç ile gerçekleşeceğini mesajını net bir şekilde verdi. Bir başka ifadeyle, Britanya AB'den ayrılınca, İrlanda ve İskoçya'yı farklı şekillerde kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya gibi.

Eğer 11 Nisan'da Britanya bir şekilde parlamentosundan Brexit ile ilgili bir çerçeve çıkaramazsa, AB'den ayrılması güçleşecek, hatta bazılarına göre imkansızlaşacak gibi. En acayibi ise eğer o tarihe kadar çıkamazsa, 26 Mayıs'ta yapılacak seçimler için AP'ye AP Milletvekili adayı göstermek ve seçime katılmak zorunda. 73 Milletvekili ile temsil edilen Britanya AB'den çıkmayı başarması durumunda bunların 46'sı ileride genişleme olması durumunda kullanılmak üzere saklı tutulacak, 27 tanesi de temsiliyeti düşük olan 14 ülke arasında bölünecek. Bu arada Kıbrıs'a ekstra vekil düşmüyor. Bu durumda 751 olan AP'deki koltuk sayısı 705'e düşecek.

Ama dediğim gibi, Britanya'nın Brexit macerası yavaş yavaş Brexin'e dönüşüyor. Strasburg'da geçirdiğim bu üç günde görüp dinlediklerimden sonra şaşırmam doğrusu.

Hele hele İngiliz AP Milletvekili Richard Ashworth'ün sözleri ve bütün Avrupa Parlamentosu'nun dakikalarca onu ayakta alkışlaması görülmeye değer bir sahne iken, David Cameron'un Theresa May'in kucağına bıraktığı Brexit Bombası'nı etkisiz hale getirmek yerine patlatmakta ısrar etmeye çalışıyor olmasını anlamak güç.