Denktaş iyi bile dayandı

Denktaş iyi bile dayandı

Ekonomik olarak her geçen gün belirsizlik artıyor. Malum biliyorsunuz mali protokolde Ankara ile Lefkoşa uyuşamıyor. Dün de yazdım iki önemli maddede uyuşmazlık olduğu iddia ediliyor, ne kadar doğrudur bilemiyoruz çünkü bu konu da Türkiye'yi temsilen Elçilik de bir açıklama yapmıyor ya da bu polemiğin içine girmek istemiyor ki doğrusunu yapıyor. İlginç olan başka konularda yok değil tabii.

Çok fazla sorguladığımız zaman daha doğru ifade olacak olursak; "Ankara bu hükümeti istemiyor mu diye sorduğumuzda" hayır öyle bir şey yok deniliyor. Peki nedir sorun diye eklediğimizde bu sorunun herkesçe verilen cevabı "bilmiyorum" oluyor.

Meclis kürsüsünde Maliye Bakanı Denktaş'ın dayanamayarak "bu konuyu artık konuşmayacağım sebebini elçiliğe sorun" çıkışı her ne kadar bir devlet adabına yakışmasa da yaklaşık olarak 18 Ağustos 2018 tarihinden bu yana Türkiye'den bir kuruş para akışının olmaması ve bu konuda Hükümetin kendi imkânlarıyla çarkı çevirmeye çalışması ancak artık çıkış yollarının tıkanmış olmasının öyle sanıyorum ki haklı bir tepkisidir. Bu noktada Serdar Denktaş'a açıkçası kızamıyorum.

Kendi kendimize yetebilmek

Sorun her ne olursa olsun ki buna bu yazımızda da değiniriz; aslında Türkiye ile yaşanan bu anlaşmazlık bizim için iyi ve önemli bir sınavdır. Elbette ki Türkiye her zaman yanı başımızda olacaktır buna kimsenin şüphesi olmasın. Yaklaşık sekiz aydır Hükümet kendi imkanlarıyla ayakta durmaya çalışıyor ve bunu gerçekten de kolay yapmıyor, özellikle son sekiz aydır yaşanan döviz krizinin ardından hükümet tarafından elektrik, akaryakıt ve tüp gaz gibi hayati konulara yapılan zamlar, kontrol edilemeyen ve her ne dense hükümetin bir türlü müdahale etmediği aşırı hayat pahalılığı Kıbrıs Türkünü canından bezdirdi.

Dediğim gibi hükümet ve Kıbrıs Türk halkı ciddi bir sınavdan geçiyor.

Denktaş adeta bakanlığa kapandı

Siyaseten bu ülke de Serdar Denktaş'ı en çok eleştiren gazeteci benim diyebilirim ancak bir yerde hakkını vermek gerekir ki her ne kadar uzmanlık alanı olmasa da Serdar Bey aylardır Maliye bakanlığında uzun mesai saatleri harcayarak kaynak yaratmaya ve ay sonunu getirmeye çalışıyor, üstelik de mantıklı bir şekilde. Bu noktada Denktaş'ı takdir etmek lazım. Çizgisini son derece makul ve düzgün bulduğumu söyleyebilirim. Gelin görün ki üç milletvekiliyle Hükümetin önemli iki bakanlığını tutuyor ve hem Turizm Bakanı Ataoğlu hem de Maliye Bakanı Denktaş iyi bir performans sergiliyorlar.

İşin kötü olan tarafı ise Ankara'nın kapılarının Denktaş'a sıkı sıkıya kapalı olmuş olması. Bu kapıları açmanın bir yolunu Serdar Beyin bulması lazım. Aksi takdirde siyaseten bu durum kendisine çok pahalıya mal olacağı gibi lehine de dönebilir ama siyaset elbette ki bu şekilde yapılmaz. Siyaset iyi ilişkilerin uzun ömürlü olduğu ortamlarda verimli olabilir. Bu nedenle Denktaş, Ankara ile ilişkilerini bir an önce tamir etmelidir.

Protokol neden imzalanmıyor?

Hiç kimseden net bir şey duymasam da bunun en akılcı cevabı Ankara Hükümeti ile Lefkoşa Hükümetinin arasında protokol şartları çerçevesinde gerekli uyumun sağlanamaması diyebiliriz.

Türkiye haklı olarak bugüne kadar hep kandırıldı ve verilen sözlerin birçoğu tutulmadı. Bu nedenle Ankara imza edilecek protokole uyulmasını ve şartlarının yerine gelmesini istiyor. Öyle anlıyoruz ki hükümet bu şartları tam anlamıyla yerine getirebilecek noktada olmadığı için bu protokol de imzalanmıyor.

KKTC halkı Ankara'dan soğuyabilir

Mesele para değil aslında. Elbette ki her şey iki devlet esasında olmalı ancak yıllar sonra ilk kez iki ülkenin ilişkileri bu kadar donuk ve uzaklaşmış durumda. Ankara yardım eden taraf olarak belli şeyleri isteme noktasında haklı mı elbette ki haklı ancak bunun cezasını Kıbrıs Türkü çekmemeli. Yani bir diğer deyişle Ankara'nın mevcut hükümetle olan uyumsuzluğu ve sıkıntılarının şu an tüm sıkıntısını Kıbrıs Türk halkı çekiyor ve hızla fakirleşiyor. Bu son derece sancılı bir durum olduğu gibi göreceksiniz bir süre sonra Ak Parti düşmanları bu ekonomik kaosu Türkiye düşmanlığına çevirecek ve Türkiye, Kıbrıs Türkünü ekonomik anlamda yalnız bırakan ülke konumuna düşecektir.

Ankara'nın tüm bunlara dikkat etmesi gerekiyor.

Dediğim gibi şu an halkın alım gücü ciddi anlamda düştü ve yaşamsal gücünü hızla kaybediyor, bu iki ülke ilişkilerini ille ki zedeleyecektir ve emin olun bunun olması için de birçok insan gereken yaygarayı koparacaktır.

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs'a olan yüksek ilgisini hepimiz biliyoruz, Kıbrıs Türk halkına verdiği değeri de biliyoruz ama Hükümeti cezalandırayım derken Kıbrıs Türk halkının zarar görmeye başladığını fark etmesi gerekiyor.

Hükümet değişse de düzelmez

Siz sanıyor musunuz ki yarın sabah UBP-HP hükümeti kurulsa dahi ekonomik şartlar düzelecek. Yanılırsınız. Protokolün tam anlamıyla uygulanması halinde ülke içindeki başka dengeler alt üst olacağı gibi günlerce süren gösteriler de yaşanabilir.

Bu nedenle bu ayarlamalar hassas bir şekilde Türkiye tarafından yapılmalı diye düşünüyorum.

Denktaş "artık bana sormayın elçiliğe sorun" derken zaten Ankara'yı sorunun merkezine koymuştur. Ankara'nın buradaki varlığı sorgulanır hale getirilmemeli. Bu ülke de yabancı misyonların çok iyi eğitilmiş adamları vardır ve bu adamlar bir süre sonra tüm bu yazdıklarımı halkın bilinçaltına işlemeye başlayacaktır.

Milli mutabakat hükümeti ülkeyi böler

Bu konuyu ilerleyen günlerde tekrar kaleme alacağım ama YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı'nın ortaya attığı CTP ve TDP'nin dışında olduğu bir milli mutabakat hükümetinin kurulması ve sağ bloğunun oluşturularak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir adım atılması, adınız gibi emin olun sol bloğu daha fazla güçlendireceği gibi soldaki bir adayın kazanmasını hem kesinleştirir hem de Ankara düşmanlığını halk için ateşler. Çok tehlikeli bir öneri olduğu konusunda uyarmak isterim.

Sonuç olarak umarım bir an önce iki ülke arasındaki sorunlar aşılır ve Türkiye ile ekonomik anlamda olan ilişkiler düzelir.

******************

GÜNÜN SÖZÜ

Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar

ANONİM