Çocuklar ölmese be dostlar...

Yayın Tarihi: 17/04/19 07:30
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Bilge Lord'un davası devam ediyor. Prof Dr Mehmet Çakıcı'nın olayı incelemesi ve mahkemenin Çakıcı'dan görüş alması son derece yerinde bir karar. Çakıcı bugüne bugün kendi sahasında tek kelimeyle bir markadır.

Açıkçası dün tüm gazete manşetlerinde olan Bilge Lord haberlerini okumaktan kaçındım. İnsanın içi çok kötü oluyor, küçük bir çocuğun nasıl hayatını kaybettiğini düşünüyor insan.

Kim ne derse desin hiçbir anne ya da baba akıl sağlığı yerindeyken evladını öldüremez. Elbette ki Lord'un akli dengesinin yerinde olup olmadığı noktasında son sözü söyleyecek olan Mahkemedir. Ama gelin görün ki bu kadın ister akıl hastanesine yatsın ister ölünceye kadar cezaevinde kalsın artık bir anlamı yok.

Allahım kimseye böyle bir dert vermesin böyle bir durumla sınav etmesin.

Bilim genellikle dini inançları reddeder, halbuki dine, Allaha sığınmak insanları daha güçlü yapar. Ama ne olursa olsun bir insanın psikolojik sorunları varsa bu durum tedavi edilmediği sürece adeta kanser gibi ölüme götürür ama bir farkla başkalarını da öldürebilir.

Bir gerçek var ki, psikoloji alanında tek kelimeyle sınıfta kalmış bir ülkeyiz. Modern olmayan ilaçlarla adeta yarısı hasta bir toplum tedavi edilmeye çalışılıyor. Üstelik sinirleri bozulmuş bir sürü devlet hekimi tarafından.

Kimse kusura bakmasın ama gerçekler bunlar. Kimse laf etmesin. Akıl hastanesindeki doktorlarla ilgili bugüne kadar tek bir kelime iyi söz duymadım, Sağlık Bakanlığı da oldum olası bu alanda sınıfta kalmıştır. Şehrin ortasında ve gürültüsünde bir akıl hastanesi. Doktorları yorgun, sinirli, ilaçları eski usül.

Bunu orada yakınları olanlardan duyuyorum.

İnanın ki Mehmet Çakıcı gibi bir değere sahip olduğumuz için çok ama çok şanslıyız.

Geride kalanlara Allah sabır versin…

Ne söylersek söyleyelim, hangi küfrü kullanırsak kullanalım olan oldu ve bir aile yok oldu.

Katil anne mi yoksa devletin kendisi mi? Yoksa toplumun kendisi mi?

Defalarca kez yazdık çizdik, çocuklar şiddet görüyor dedik, kadın şiddet görüyor dedik ama bu toplum Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının giydiği ayakkabı ile çorabının rengini konuşmayı tercih etti.

Medya da buna çanak tuttu.

Kaç kez yazdık devlet insanından uzak yaşıyor diye, takan olmadı. Bundan sonra da olmayacak. Sağlık Bakanı bir açıklama yaptı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çeler'den henüz bir açıklama yok.

Bakan Çeler belki koltuğunda henüz yeni ama sosyal açıdan toplum ciddi bir çöküşün eşiğinde ve bakanın artık bu konuda kollarını sıvaması gerekiyor. Aile huzuru Sosyal güvenlik bakanının uhdesinde olan işler.

Bakanlığın dar bir bütçesi ve dar çalışma kadrosu var ne yazık ki. Bu konuda hükümetin Çalışma Bakanlığına özel bir bütçe ayırması gerekiyor.

Hangi birini yazalım sevgili okurlar, hangi birini yazalım.

Avrupa da bu işler böyle olmuyor. Boşanma aşamasındaki bir aileye anında psikolog gönderiliyor, çocukların durumuyla devlet yakından ilgileniyor, dahası normal zamanlarda da sosyal hizmet uzmanları aile içi sorunlarla ilgileniyorlar. Çocukların şiddet görüp görmediği araştırılıyor.

Bizde böyle bir uygulama yok. Neden yok peki? Çünkü ne bakanların böyle bir derdi ne de yeterli kadrosu var. Sınırlı sayıda sosyal hizmet uzmanı var ve onlarda devletteki düşük maaştan ötürü özel okullarda çalışmayı tercih ediyor.

Bu ülke de geçtiğimiz yıl üç kadın cinayeti işlendi, önceki yıllarda bir başka çocuk cinayeti işlendi, keza bu yıl kadın cinayeti ve bir çocuk cinayeti daha işlendi.

Sosyal Güvenlik Bakanlığı kadını ve çocukları koruma noktasında yetersiz kalıyor. Bugün bir çocuk öldürülmüş olabilir onlarca çocuk da ailesi tarafından terk ediliyor ve devletin korumasına veriliyor.

Anlayacağınız sosyal devletin kendini hissettirmesine çok ihtiyacı var.

Zeki dostumdan bu konuda bir açıklama değil ama hızla proje üretmesini ve bu işlere el atmasını bekliyorum. Çünkü klişe açıklamaları herkes yapıyor ama kimse proje üretmiyor.

Bizim memleketin bitip tükenmek bilmeyen bir işçi sorunu var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı şu an enerjisini buna harcıyor, oldukça olumlu işler de çıkarıyor belki ama dağılan aileler, kötü giden evlilikler, şiddet gören kadınlar değil yalnızca şiddet gören çocukların sayısı hiç de az değil. Hükümetin bir bütün olarak bu işe el atması lazım.

Aile ve sosyal ilişkiler bakanlığı kurulmalı

Bir kere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aynı çatıda olmamalı artık. Hükümet bir Aile Bakanlığı kurabilir, böyle bir kadro yaratabilir ve bu sorunların üzerine sert bir şekilde gidebilir. Devletin kadına ve çocuğa şiddetli engelleme konusunda, intiharları engelleme konusunda hiçbir zaman bir politikası olmadı. Kıbrıs artık eski Kıbrıs değil. Nüfus yapısı değişti, yaşam tarzı değişti, insanların eğilimleri dahi değişti. Ama devletin bu korkunç değişime karşı aldığı hiçbir tedbir yok.

Benim elimde yalnızca 2015 yılına kadar yapılmış bir anket tespiti var birazdan onu da yazacağım. Devletin elinde bu toplumun yaşadığı sorunlarla ilgili hiçbir net veri yok. Bu ne kadar aciz bir durumda olduğumuzu gösteriyor.

Aile psikologları şart oldu

Bunu daha önce de yazdım. Her eve bir psikolog artık şart. Siz biliyor musunuz bu ülke de annesi ve babası tarafından ne kadar çok dövülen çocuk var? Bu çocukların yanında devletleri yok ki gidip sığınsınlar! Şiddet gören kadınların sığınacağı bir devlet yok bu ülkede.

Kim yardım edecek bu insanlara? Belki de yüzden fazla psikolog var bu ülke de hepsi de işsiz güçsüz geziyor ya da bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Eğer bugüne kadar hükümetler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bütçe ve kadro yaratsaydı ve her eve bir psikolog gönderseydi düzenli olarak mutlaka o evde şiddet gören çocuklar da tespit edilirdi, taciz edilen kızlar da, dövülen kadınlar da tespit edilirdi ama bu yapılmadı. Mesele neden bu devletin böyle bir vizyonunun olmamasıdır.

"Aldatma kıskançlık gibi ihtimaller olabilir"

Prof. Dr. Nevzat Tarhan göre "Geçmişinde psikiyatrik hastalığı var mı yok mu? İlaçlı tedavi var mı, yok mu? Bunu araştırmak lazım. Psikiyatrik tedavi olmadan böyle bir şeyle karşılaşıldığında bir aldatma kıskançlık gibi bazı töre baskısıyla ilgili ciddi bir korku ve panik yaşamış olma ihtimali var. 'Kimsenin yüzüne bakamayacağım, sokağa çıkamayacağım' gibi bir algı oluştuğunda kişi kendiyle birlikte sevdiklerinin de ölmesine ilişkin bir gerekçe geliştiriyor." https://www.e-psikiyatri.com/cinnet-ani-nedir-cinnet-getirmek-nasil-gelisir-37185

"Cinnet genellikle önceden uyarı veriyor"

Aile içi cinnetin genellikle önceden uyarı verdiğine dikkat çeken Profesör Tarhan, bunların yakın çevre tarafından anlaşılabileceğini ifade ediyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Sık sık tartışmaların olması, kavgaların olması çocukların okul başarısının düşmesi varsa bir ailede, bunlar belli bir noktada aile içerisinde sorun çözülememiş olduğunun göstergesidir" … https://www.e-psikiyatri.com/cinnet-ani-nedir-cinnet-getirmek-nasil-gelisir-37185

**************

GÜNÜN SÖZÜ

Elde var hüzün

Attila İlhan

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.