İstanbul'a düşen 'Joker Yıldırım'

Yayın Tarihi: 22/04/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Ankara'da konu zaten netti. Kayda değer kimsenin de şüphesi yoktu.

Türkiye'de yerel seçimin tüm odağı ve "meselesi" İstanbul'du.

Zaten her şey görevden alınan ama açıkça izahı yapılmayan "mental yorgunu" başkan ve kitlelerinin kırgınlıkları gölgesinde gerçekleşti.

**

3-4 gün önce konuşlanarak yerinde izledim.

Ne Anadolu'da ne de Avrupa toprağında, ne sokakta ne mahallede sosyal bir titreme yoktu İstanbul'da.

Asılı bayraklar bile Mart ayazında heyecansız dalgalanıyordu…

Sessiz, sakin ve derinden sandığa gidildi.

**

AK Parti Yıldırım'la kaybetmiştir.

Binali Yıldırım için aslında hüzünlü bir kariyer.

Darbeyi püskürten kahraman…

Son Başbakan...

Zaten isteksiz olduğu, ilk başta ortaya çıkmıştı.

Açık açık konuşuldu, yazıldı.

"Joker Yıldırım" şimdi İzmir milletvekili…

**

Şimdi unutuldu belki ama millet unutmaz;

"Joker"in durumu resmileşmeden önce "Başkan" olursa protokolde nasıl ağırlanacağı, bununla ilgili formül arayışları, diğer ilçe adaylarına ilişkin farklı düşünceleri ve daha da önemlisi Meclis Başkanlığından istifa etmek için direnmesi ve bunun kamuoyunda zorlama hukuki yorumlarla tartışılması ve zoraki istifa…

Yalnızca bu yıpranışlar, zaten başa baş görünen yarışı zedeledi.

En başından ciddi yıpranan Yıldırım'a genel stratejik hatalar da eşlik etti.

Yani konunun 'genelleştirilmesi' ve ittifak.

"Beka meselesi" bâki ama bu konseptin yerel seçime raptı ile MHP'li ittifak da AK Parti için zarar ziyan gibi duruyor.

Genel Başkanın İstanbul'a dair bir özeleştiri olarak telakki edilen "İstanbul'un mahvolduğu, onu düzeltmek gerektiği" anlamına gelen değerlendirmesi dahi kurtarmadı.

"Yerel belediyeciye karşı Başbakanı ortaya koyduk" yaklaşımı dahi kibre karşı ters tepti.

Üstelik buna Saadet Partisi'ni küçümseyiş de iki aday arasındaki mevcut fark kadar tuz biber diye eklendi.

MHP aday çıkarsa belki alırdı ama Yıldırım'la bu iş olmadı. Zaten MHP, bu ortaklık sayesinde olmayacak yerleri kapattı.

Asıl başarı yine MHP'nin.

**

Zamanla netleşir ama tam, yarı kanunsuzluk ile sandık usulsüzlükleri şimdilik "her zamanki özensizliklere" benziyor.

"_Ekrem İmamoğlu İstanbul'u kazanmayı rüyasında bile göremezdi. Onu her gün manşetlere çekip, 'AK Partili kadından tokat gibi cevap' diye manşet atanlar sayesinde kazandı_" değerlendirmelerine olduğu gibi katılıyorum.

YSK henüz son sözü söylemedi ancak Reha Muhtar misali Refah Partili belediye başkanlarını ekrana çıkarıp linç girişiminde bulunan bu benzer medyanın kafasıyla "tekrar seçim" İmamoğlu'nu zaten en az yüzde 55'le getirir.

**

AK Parti oransal olarak hâlâ en iyi zamanlarında…

Hatta yerel seçimler bazında bakıldığında 2014'e göre oyunu genel olarak arttırdı.

Fakat beş büyük şehirdeki kayıp kolay yutulur iş değil.

Genel Başkan çok ağır faturalar kesecektir.

Doğuda HDP Bloğunun doğrudan kaybı yarı yarıya…

En önemli resim bu.

Dış dünya çaktırmaz ama İstanbul kadar bu işe de bakar.

İstanbul'un Yıldırım'la düşmesi, Başkanlık sisteminin kökleşmeden büyük yara aldığı yorumlarını elbette tetikleyecektir.

Şimdilik bu sinsilik açıkça dillendirilmiyor.

Muhakkak palazlanacaktır.

Seçim öncesi işaretleri net verildi.

"Kemalist fasitler" İstanbul üzerinden İslam'la muhakkak hesaplaşmak isteyeceklerdir.

Uzlaşma olmazsa bunu da muhtemelen 25 yıllık Belediye evrakı üzerinden yapacaklardır.

**

Biraz kafa karışıklığını göze alarak şunu söyleyebiliriz: Türkiye'de liberal muhafazakâr yönelişin ilk akla gelen isimlerinden biri olan Ali Fuad Başgil'in 'iyi toplum' tasavvuru, Osmanlı tecrübesini evirip çevirse de onaylamaz.

Şu halde AK parti ile birlikte muhafazakâr bir proje olarak "Türk-İslam Sentezi" nereye gitmiştir?

Türk tipi sağdan beslenen Türk tipi muhafazakârlık, bugün geldiği noktada İngiltere'de Tory'lerin 1688 Devrimine önce direnip sonra onun nimetlerinden yararlanmaları gibi bir görünüm sergiliyorsa eğer bu şaşılacak bir şey değil…

Muhafazakârlık, kendisinden hiç beklenmedik bir surette değişime uyum sağlamanın, hem en faydacı, hem en fırsatçı yorumlarından birine teorik olarak daima gebedir çünkü…

**

Belediye sisteminde güç başkanda.

Etkisizleştirmek ancak anti-demokratik kanuni düzenlemelerle mümkün olur.

Onun da maliyeti doğru hesaplanır dileriz.

Zira Tanpınar'ın da dediği gibi ufuk değiştirebilmek için dahi "bir yere basmak" lazım.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.