Hükümet düştü

Yayın Tarihi: 09/05/19 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Yaklaşık bir aydır Halkın Partisi'nin hükümetten çekileceğini yazdım. Bildiğiniz gibi, hükümetin bozulmasıyla ilgili en çok kaleme alan gazeteci benim ve hükümetin mayıs ayında bozulacağını da kaleme alan ilk gazeteci benim. En başından beri ağırlıklıCTP'li okurlarım bana çok kızdılar, yazdıklarımın uydurmadan ibaret olduğunu vurgulayıp adeta sosyal medya da ağır ifadeler kullandılar. Yaklaşık 20 yıllık meslek hayatımda tasvip etmesem de bana yazılarımdan ötürü çok saldırı olmuştur. Ne yazık ki yazdıklarımı hazmedemeyenler olduğu gibi takdir edenler daha çok oldu. Ben işimi iyi yaptıktan sonra yapıcı eleştirileri alır hakaret içerenleri de görmezden gelirim.

En başından beri bu hükümet bozulsun diye bir kaygım olmadı hiç. Bir aydır söylüyorum ve yine belirtmekte fayda görüyorum, bir gazeteci olarak yaklaşık bir aydır perde gerisinde yaşanan tüm siyasi gelişmeleri kaleme aldım ve durum tespiti yaptım.

Kaynaklarım güvenilirdi ve beni çoğu zaman yanıltmadıkları gibi bu sefer de yanıltmadılar. En başından beri hükümetin her zaman başarılı olmasını isteyenlerden oldum ve başarılı olmaları için zaman zaman sert eleştirilerde yaptım ama bu hükümetin daha kuruluş aşamasında yasal ama meşru olmadığını yazdım.

Zira dört partinin arkasında halk desteği olmadığı gibi Ankara Hükümetinin de desteği yoktu. Ancak dört parti hem halka hem de mali açıdan tek destekçimiz olan Ankara hükümetine karşı bu hükümeti kurdu.

Halk dört partiye de oldukça düşük oylar vererek artık CTP, DP, TDP ve HP'yeiktidar ışığını yakmadı. 21 vekil çıkaran UBP'nin ihtiyacı olan % 10'luk bir artı oydu tek başına iktidar olması için.

Bu halkın kararı ev geç de olsa tecelli ediyor.

Söz konusu dört partinin başarılı olması için bir fırsat yakaladıklarını da yazdım vakti zamanında ama hepimiz biliyoruz ki doğal gelişen krizler, Ankara'nın destek vermemesi ve hükümetin performans zayıflığı hükümeti düşme noktasına getirdi.

Geç de olsa İlahların istediği oldu dersek doğru yorumlamış oluruz.

Tabii bundan sonra ne olacağı durumların nasıl şekilleneceği de son derece önemli.

Özellikle UBP içinde kabine kavgaları da başlamak üzere, bunu ilerleyen günlerde kaleme alacağız.

Tabii bugünden sonra oldukça hızlı bir süreç başlayacak, hükümetin bozulması, bakanlık pazarlığı, UBP ile HP arasındaki hükümet protokolü ve yaşanacak yasal süreç. Öyle sanıyorum ki eğer benim duyduğum gibi UBP ile HP anlaşmışsa yeni hükümetin kurulması ve güvenoyu alması hızlı gerçekleşecek, yok henüz netleşmemiş konular varsa bu süreç 15 günü bulacak.

Ekonomi çok kötü

Ülke ekonomik anlamda tam bir darboğazın içine girdi. Ülkemizde ekonomik yaşantının tam anlamıyla döviz üzerinden şekillenmesi ve ithalatın döviz üzerinden yapılması çok kısa süre içerisinde yeni zamların gerçekleşmesine neden olacak.

Küçücük bir ülke. Yollar sokaklar son model arabalarla dolu, bir o kadar da lüks ev. Sanırsınız ki Monaco prensliği mübarek. Gelin görün ki hepsi borç. Gördüğünüz dükkanlar, mağazalar, şaşalı iş yerleri hepsi borç, hepsi bankalara ipotek. Adeta yarın sabah ölecekmiş ve hiçbir kaygımız yokmuşçasına yaşıyoruz.

Hükümetten ne yazık ki hiç umudum yok, eskisinden de yoktu ama yenisinden hiç yok. Çünkü eskisinden öyle sandığınız gibi çok da farklı değil.

Türkiye oldukça hareketli bir dönemden geçiyor. Türkiye'nin ekonomisi oldukça büyük, bu nedenle yaşanan savaşlar, darbe girişimleri, iç sıkıntılar Türk ekonomisini kötü etkilese bile sarsmaz. Çünkü son derece akılcı ve profesyonel bir vizyonla yönetiliyor Türkiye. Kaldı ki büyük bir ekonomi ama biz fakirlerin durumu öyle değil işte. Türkiye dövizle uğraşmıyor çok fazla, bunu minimal anlamda söylüyorum. Yani tüccarı, vatandaşı dövizle borçlanmaz. Hatta yanılmıyorsa döviz borcu vermiyor bankalar. Ama biz fakir KKTC'de durum öyle değil.

Sorun her ne olursa olsun ki buna bu yazımızda da değiniriz; aslında Türkiye ile yaşanan bu anlaşmazlık bizim için iyi ve önemli bir sınavdır. Elbette ki Türkiye her zaman yanı başımızda olacaktır buna kimsenin şüphesi olmasın. Yaklaşık sekiz aydır Hükümet kendi imkanlarıyla ayakta durmaya çalıştı ve bunu gerçekten de kolay yapmıyor, özellikle son sekiz aydır yaşanan döviz krizinin ardından hükümet tarafından elektrik, akaryakıt ve tüp gaz gibi hayati konulara yapılan zamlar, kontrol edilemeyen ve her ne dense hükümetin bir türlü müdahale etmediği aşırı hayat pahalılığı Kıbrıs Türkünü canından bezdirdi.

Dediğim gibi hükümet ve Kıbrıs Türk halkı ciddi bir sınavdan geçiyor.

Hiç kimseden net bir şey duymasam da bunun en akılcı cevabı Ankara Hükümeti ile Lefkoşa Hükümetinin arasında protokol şartları çerçevesinde gerekli uyumun sağlanamaması diyebiliriz.

Türkiye haklı olarak bugüne kadar hep kandırıldı ve verilen sözlerin birçoğu tutulmadı. Bu nedenle Ankara imza edilecek protokole uyulmasını ve şartlarının yerine gelmesini istiyor. Öyle anlıyoruz ki hükümet bu şartları tam anlamıyla yerine getirebilecek noktada olmadığı için bu protokol de imzalanmıyor.

****************

GÜNÜN SÖZÜ

Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar

ANONİM

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.