Mutlu bayramlar

Yayın Tarihi: 04/06/19 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Seda Renda, Fruko Gazozlarının reklamlarında "on yüz bin baloncuk" yuttuğu zamanlar daha yeni geliyordu.

Ben Kurban Bayramlarıyla yeni bir şey öğrendiğimi sanıyordum. Sonraları hayal kırıklığına uğrayacaktım. Ama o günlerde şaşkınlıkla kurban derilerinin uçak yapımında kullanıldığını sanıyordum.

Kesilen hayvanlara da hep üzülüyordum. Şimdi de üzülüyorum.

Keşke şimdilerde grip domuzdan değil koyundan inekten olsaydı "Koyun Gribi", "İnek Gribi" olsaydı da bu hayvancıklar da kurtulsaydılar.

Koyun postlarının ne işe yaradığını 'sözde' bulduğumu sandığım zamanlarda, kendi kendime en çok uçağın koltuklarının bu derilerden yapılabileceğini düşünüyordum.

Bunun böyle olmadığını ve Türk Hava Kurumu'nun bunlardan para sağladığını öğrenmez olsaydım keşke. Keşke hep hayalimdeki gibi olsaydı. O zaman belki Türkiye'de Deniz Feneri gibi Yüz Yılın Yardım Hareketi" sloganı ile yola çıkan ve "Yüz Yılın İyilik İhaneti"ne dönüşen iyilik sömürüsü de yaşanmazdı. Deprem için bile alınan yardımlar çalınmazdı. Ama çalındı.

Her ikisine ben de yardımda bulunmuş ve ardından derin bir üzüntü yaşamıştım.

Memleketimize baktığımızda ise; belki ganimetçi bir toplum da olmazdık o zaman.

Hatta bunu benimseyen insanlar olup çıkmazdık.

Ya suçlu ya da suç ortağı olmaktan kurtulurduk o zaman.

Başkalarının malında yaşayan ya da başkalarının eşyalarını huzur içinde kullanan insanlar olmazdık. Ben bunu yazıyorum çünkü çok şükür ne tek kuruşluk ganimet toprak ne de bina yok benim veya ailemin adına kayıtlı. Yazıyorum çünkü bayramlarda din en çok akla gelir ve ahlak da onu takip eder. Yıllardır belki de en çok ihtiyacımız olan şeyin temeli bunlar. Vicdanımızın!

Rum komşularımızın din olgusu çok yaygın ve etkin. Onlar da başka alemdeler. Hala laik bir yaşam süremiyorlar. Bizde ise ya Türkiye örneği gibi din yaşamın kendisi oluyor, ya da yaşam dinin tüm akidelerini ortadan kaldırıyor. Ve biz bu dengesizlikler içinde vicdanımızı aldırmış bireyler halinde yaşıyoruz.

Toplum olabilmek için hatta ortak bir vicdana sahip olmamız gerekliliğinin temeli bunlar.

Yani yitirdiğimiz, kimsenin kimseyi sevmediği, kendi içimizde bölüne bölüne kalmadığımız bir ihtiyacın temeli. Belki dini duygularımız beraberliğimizi geri getirir hayalindeyim. Ama dünya öyle bir hızla dönüyor ki buna geri dönmek mümkün değil artık.

Ben de başımı kuma sokuyorum. Görmeyeyim diye yıllardır olup biteni ve kopan dağılan kendi coğrafyasında diaspora / kopuntu yaşayan halkı!

*

Bu arada Seda'dan da bahsedeyim. Kumsaldaki şezlongda oyuncak ayısıyla birlikte güneşlenen küçük Seda, 5 yaşında kameraların karşısına geçmiş, 7'den 77'ye herkese hem kendini, hem de reklamını yaptığı ürünü sevdirmişti. Los Angeles'ta oyunculuk eğitimi alan Seda, küçük yaşlarda tanıştığı kamera karşısında başarılı bir oyuncu olarak kariyerine devam etmek istiyor. Yıllar sonra da aynı reklamı tekrarlayarak üstelik.

Mutlu bayramlar dilerim, mutlu bir toplum olmak için dini duyguların da gerekliliğine inanarak.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları