Epistemoloji

Yayın Tarihi: 14/06/19 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Sözcüklerin yeni bir yolculuğu için ele aldığım bir kelime: Epistemoloji.

En birincil tanımlama ile "Bilgi Felsefesi" anlamı taşıdığını belirtebiliriz. Ancak bu tanımlama elbette ki yeterli kalmaz, 'bilgi' ifadelendirildiği zaman, tıpkı 'kültür' gibi tanım ötesi ifadelere başvurmak gerekir.

Bilgi tatmin edici düzeyde bir tanıma kavuşturmak için, özne ve nesneden yardım almak gerekir. Öznenin nesne ile kurduğu ilişkinin bir sonucudur çünkü. Bilinç (ve Freud'dan bu güne alt bilinç/bilinçler) sahibi bir yaşamsal varlık olan insanın nesneye doğru ilerlemesi ile bilgi oluşur. Bilginin, yine bilgi ile yoğrulan bir nesne ile özdeş olması doğruluk kavramı ile buluşmamızı sağlar ki, bilgi kadar önemli bir çerçeve de 'doğru bilgi'dir. Doğruluk; (sözlüksel bir tanımla) algılar, kavramlar, bilimsel kuramlarla nesnel gerçek arasındaki uygunluğu ifade eder. Bu bir tanımdır. Ancak doğru bilgi denen ütopik algı hedefinin mümkünlüğü felsefe tarihinin en büyük sorularından biridir ve sorun olmaya, çözüm arayışının sürmesine devam edilmektedir.

Episemolojik deneyime sunulan akılda kalıcı bir örnek vermek istedim.

Elimizde iki önerme var. İlki: "altın sarıdır önermesi. İkincisi ise "altın madendir" önermesi. İlk önermede altının sarı olması doğru veya yanlış olabilir ama altın madendir önermesi doğrudur.

Nesnenin doğru olabilmesi için aranan iki şart: Anlamlılık ve tutarlılık/geçerliliktir.

Anlamlılık: Önermenin anlamlı olması bir nesneye işaret etmesidir.

Tutarlılık: Bir önermenin bir defada doğrulanabilir olması yani yargıya bir defa uygunluğudur. Geçerlilik: Tutarlı olan önermenin her durumda doğrulanabilir olmasıdır.

İlk çağlarda Thales gibi filozoflar metafizik ile ilgileniyorlardı. Evrenin salt maddesinin bulunması temel bir amaç olmuştu ama bu konularda herkesin vardığı farklı fikirler, fikirler arasındaki çelişkiler filozofların insana, dolayısıyla akıl ve bilgiye yönelmesine yol açtı. Bu da insanın bilgilerinin doğruluğunun sorgulanmasına neden oldu. Böylece bilgi felsefesi doğmuş oldu.

Episteme, bilgi ve gnosis, bilim ve logos, öğreti kelimelerinden epistemoloji, bilgibilim ve gnoseoloji, bilginin bilgisi terimleri; bilgi kuramı (theory of knowledge) anlamında kullanılır, bazen philosophy of knowledge, bilgi felsefesi olur. Bilginin doğasını, kaynaklarını, kökenlerini, değerini araştırır.

Platon'un bilgi kuramının yetersizliği 1963'de Edmund Gettier tarafından kanıtlanmıştır. Aynı dönemde Michel Foucault, bilginin kazıbilimini, bilgi ve iktidar biçimlerini araştırmıştı.

'Bilgi'yi bilmek ve işlemek yüz yılımızın en büyük değerlerindendir. Atılması muhtemel her türden yenilikçiliğin temelinde yeni bilgi ve yeni bilgi işçileri yer alır.

Tüm bu bilimsel açıklamaların bağlanacağı bir nokta var elbette. O da ülkemizdeki bilgi boşlukları. Deneme yanılma yöntemlerinin artık yerini bilgi tabanlı çalışmalara bırakması gerekliliği.

Bilmek insanoğlunu yüceltti. Bilgi insanoğlunun en büyük silahı oldu. Bu kavramları gözardı eden toplumlar ise tarihin derinliklerinde kaldılar. Ebediyete kadar varolma hedefi, bilginin işlenmesi ve kullanılması ile ilgili.

Şimdi soruyorum: Ne kadar, bilgi toplumuyuz? Ne kadar bilgi merkezli yönetiliyoruz? Ne kadar bilgiye 'hakiki' önem veriyoruz?

Sorularımın cevabını ise demagogların bilgiye değil, lafa yönelen açıklamalarından duyar gibi oluyorum.

Ben bilgiyi yeterince kullandığımıza inanmıyorum!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları