Füze sekse de bizi sarsmaz...

Denizde kapalı coğrafi ve de Kuzey'de siyaseten öyle izoleyiz ki…İyi de bir şey bu! Kültür, dil ve sair korunmuş oluyor. Sahte dünya hissedilmiyor.

Daha önce ilk kez Kasım 2014'te kıyılarımıza gelen 300 mülteci ile hissettiğimiz çevremizdeki ateş çemberi, dün Suriye'den seken füze ile malum topraklarımıza geldi.Muhtemelen Lübnan hava sahasından vuran İsrail uçaklarını S-200 bataryaları ile Humus tarafından mukabele etmeye çalışan Suriye füzelerinden biri Lefkoşa'ya sekmiş oldu…

Önceki gece orta doğudaki en sıcak haberlerden biri de zaten askeri Suriye-İsrail gerilimi idi..

Hesap tutuyor: S-200'ün menzili 250-350 kilometre…

Humus civarından direk Taşkent!

Başımıza da düşebilirdi.

**

Hem izoleyiz hem rahatız çok…

Mesela; Taşkent'te muhtar gece boks maçı izlediği için düşen füze parçasını televizyondan gelen tezahürat sesi sanmış…

Enkaz alanına en yakın, yaklaşık elli metre ötedeki evde ise içki fazla kaçırılınca hiçbir şey duyan olmamış.

Komşular gelip "kalkın" demiş…

Şaka gibi.

Başbakanın ise gece telefonu kapalı olduğu için haberdar olamamış…

Bu daha büyük bir "şaka" gibi...

Ve sabah uyanınca da sosyal medyadan ilk paylaşımı çiçek, ağaç fotoğrafları ile "günaydın" olmuş…

Sosyal medyada tepkiler, "memlekete füze düşmüş başbakan ne kafada"…

**

Bunun dışında komplocularımız da var: Türkiye'nin S-400 ajandası… Doğu Akdeniz'deki gerilim süreci ve sıcak çatışma ihtimalleri… G-20 zirvesinin yansımaları… Maraş'ı açma polemikleri…Rum liderin ayağını kırmasından kaynaklı uğursuzluklar zinciri…

Acayip dedikodular.

Düşme ve patlama sonrası jet sesleri…

Olabilir, neden olmasın.

Kuzeye düşse de yine de Rumlar bizden daha ciddi.

En azından EOKA'nın kuruluş ruhu ile "adadaki İngiliz üsleri ne işe yarıyor, bizi koruyamıyorlar" tadında sorgulamalar yapıyor onlar.

Bizde durum genel olarak dalga…

**

İbn-i Haldun'un zamanı aşan malumu ilanı ile: Coğrafya kaderdir.

Kıbrıs, vasatî 34'33'' ve 35'41'' kuzey paralelleri ile 32'17'' ve 35'35'' doğu boylamları arasında…

Doğu Akdeniz suları üzerindeki bombesiz zeminde, filiz atmış bir kara…

Bir kısmı hala denizin altında…

Yeryüzü ile tek bağı olan devamı ise tabanda...

Komşumuz AB toprağı diyerek sakın ola şaşırma…!

O "kader dışı"siyasi coğrafya…

Aidiyetimiz Orta Doğu'dur…

Aksi halde Meteoroloji uyarısıyla ayda iki kez Afrika Tozu yutmazdık.

Ya da geçmişte uçarak bir saatte adaya ulaşan çöl çekirgelerinden mağdur olmazdı tarımımız…

Hala hatırlanabilir geçmişte düğün hediyelerimizi satın almak için Beyrut'a gitmezdik değil mi? Yoksa Limasol'un karşısındaki İskenderiye'ye mi giderdik kapsamlı alışveriş için?

Her birimiz "zihnen" de Ortadoğuluyuz.

Her Akdeniz tuzu emen millet gibi de ırkçı!

Ve de rahat!

**

Karşınıza bir harita alın ve önünüze açın ya da hazreti Google'dan Geniş Ortadoğu ve geniş Afrika harita fotoğrafları indirin.Bir de pergel alın elinize…

Merkezi Kıbrıs yapacak şekilde geniş bir daire çizmeye başlayın.

Yani pergelin iğnesini Lefkoşa Dikilitaş'ın tepesindeki bronz topuza saplayın ve adayı merkezde tutacak şekilde "genişliği makul" daireyi birleştirin.

Size adanın 'çemberin merkezinde' kaldığı dairenin içinde kalan ülkeleri sayayım: Lübnan, Suriye, İsrail, Filistin, Mısır, (Kızıl Deniz) Suudi Arabistan, Libya, Irak, İran, Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Rusya, Ukrayna, Moldova, Romanya, Bulgaristan, Makedonya, Yunanistan, Grit…

Eğer Kıbrıs'ı çemberin merkezinde tutarak İtalya'nın uzak Avrupa tarafındaki sınırına kadar geniş tutayım derseniz, öbür tarafta Afganistan ve Pakistan da çemberin içine giriverir.

O nedenle dikkat edin açılırken derim!

Kıbrıs'ın paralel ve meridyende merkezde kaldığı çemberin içinde kalan ülkeler dizini budur!

Durumumuz budur ama füze sekse de bizi sarsmaz!

Zeytin dalına nükleer bomba muamelesi yapanlar coğrafyayla asla tanışamaz...