ALO, 'Tikanis re gardaş?'

Yayın Tarihi: 12/07/19 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Liderlerin 28 Mayıs 2015'teki ilk resmi görüşmesinde ortaya konulan beş Güven Yaratıcı Önlemin (GYÖ) tümü, dün, adanın iki tarafında karşılıklı olarak ALO denmesiyle hayata geçti. Buna sonradan eklenen ve şu an 18 bölgede devam eden mayınların temizlenmesi çalışmalarını da ekleyebiliriz.

Yine de o görüşmede ortaya konulan 5 GYÖ'yü hatırlatmam gerekirse;

1- Lefke'deki Aplıç kapısı ve Mağusa'daki Derinya kapılarının açılması, (Ok)

2- Ortak elektrik sistemine geçilmesi, (Ok)

3- İki bölgedeki GSM operatörlerinin ortak bir roaming sistemine geçmesi, (Ok)

4- Çakışan radyo frekansları sorunun çözülmesi için komite kurulması (Ok)

5- Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Teknik Komitesi kurulması. (Ok)

Elbette, üzerinden 4 yıl 2 ay geçen bu GYÖ'lerin, zor da olsa hayat bulmasına burun kıvıranlar olabilir. Bu satırların yazarı da, 'keşke bu GYÖ'ler hemen hayata geçebilseydi' diye hayıflanabilir ancak öyle ya da böyle, dün saat 12.45'te, iki liderin telefonlardan birbirlerine ALO demesiyle birlikte adanın iki tarafından iletişim barikatlarının kalkması son derece önemli bir gelişmedir.

Bu noktada, aradan 4 yıl 2 ay geçti deyip hayıflanıyoruz ancak, unutulmaması gereken nokta, bu sürenin hiç de boş ya da heyecansız geçmediği gerçeğidir.

Öyle ki, New York, Mont Pelerin, Cenevre derken gidilen Crans Montana zirvesi, Kıbrıs sorunu tarihinde Annan Planı referandumu da dahil, konunun bir çok uzmanı tarafından 'çözüme en çok yaklaşılan nokta' olarak anılmaktadır.

Pek tabii ki, 28 Mayıs GYÖ'leri hemen hayata geçebilseydi, kim bilir, o arzu edilen güven ortamı iki taraf arasında daha iyi bir şekilde tesis edilir ve belki de Crans Montana çözümsüz kalmazdı.

Kaldı ki, yukarıda saydığımız GYÖ'lerdeki 1.maddenin hayata geçmesi çalışmaları sırasında yaşananların, sivil iradenin pek de elinde olmaması, 2-3 ve 4 maddede ile ilgili Rumların 'KKTC tanınacak' fobisi, elbette bu süreçleri zorlaştırmıştır. Gelinen noktada, 5.maddedeki çalışmalar da yetersizdir ancak, olaya özellikle hayata geçen 2 ve 3.madde üzerinden bakarsak, durumun güzelliği kendiliğinden ortaya çıkar.

Çünkü adanın 'bölünmesi' çalışmalarının hızlandığı bu günlerde, hayatımıza dokunan, hayatımızı kolaylaştıran hususların 'birleştirilmesi' kuşku yok ki psikolojik üstünlüğü yine 'adanın birleşmesi' yönüne çevirmektedir.

Burada, Nisan 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin motivasyonu ile çözümcü bildiğimiz bazı kesimlerin bu tarihi adımdan duyduğu memnuniyetsizliğini bir 'talihsizlik' olarak not etmekten başka çare bulamıyorum.

Bu bağlamda, çözüm yolunda 'dere geçerken at değiştirmek' gibi, ya da çözüm karşıtı cephenin değirmenine su taşımak gibi amaçlar edinenleri genelde solcu oldukları için Türkçe olarak bir anlam ifade etmese de 'sol duyuya' çağırmaktan geri durmayacağım.

Zira, adamızın etrafının barut fıçısı haline geldiği, ellerin tetikte gezildiği bu kritik günlerde, adaya barış ve huzurun gelmesi için her türlü çabayı ortaya koymak zorundayız. Çözüm isteyen herkesin bunu anlaması gerekmektedir.

Esas şey ise, Kıbrıs sorununun uluslararası bir sorun olmasından mütevellit, çözümün sadece Kıbrıs halklarının faydasına değil, başta Türkiye olmak üzere, diğer ilgili uluslararası aktörlerin de faydasına olacağı gerçeğinin bir an bile akıllardan çıkarılmamasıdır.

Öyleyse, Kıbrıslı Rum Lider Anastasiadis'in, dünkü gelişme sonrası Twitter hesabından paylaştığı üzere, sıra, adamızı ortadan ikiye bölen 'çizginin' ortadan kaldırılmasına gelmiştir.

Onun için, 'ALO, Ti Kanis re gardaş?' diyorum…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.