Emredersiniz yaparız...

Yayın Tarihi: 02/08/19 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Bunca yıldır gazeteciyim, kaç tane hükümet kaç tane bakan gördüm, geçtiler gittiler. Her birinin ayrı ayrı eleştirilecek yanları da vardı, övecek tarafları da. Gelin görün ki Halkın Partisi bugüne kadar siyasi yaşama girmiş tüm partilerden ciddi anlamda farklı.

Farkı fiyatı diyecek değilim, o reklamlarda olur. Bu memlekette şu an sürdürdüğümüz varlık mücadelemiz içinde HP sadece bir reklam arası, bu reklam arası bitince adım gibi eminim böyle bir parti olmayacak.

Bunun tek nedeni ise HP'nin herhangi bir ideolojisinin olmayışı. Düşünsenize ülke de siyaset yapan her politikacıyı hırsız kategorisine koyup "bizi seçin temiz memleket, herkes hırsız biz temiz" diye siyaset yapan bir algıyla politika yapmaya çalışan bir partiden memleket yararına ne elde edebilirsiniz ki?

Ne elde edebilirsiniz deyip bırakacak değilim. İki önemli şey elde edersiniz.

Birincisi boş yere huzursuzluk, ikincisi de sadece zaman kaybı. İşte Özersay Başkanlığındaki Halkın Partisi'nin CTP ile hükümet kuramayız deyip verdiği birçok sözden dönerek siyaset yaptığını iddia eden bir parti ile karşı karşıyayız.

Emirname demek fakirlik demek

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars'ı bu emirname tuzağının içine kim düşürdü bilemem ama bir süre yine başı ağrıyacak ve yıpranacak. Kamuoyunda ve medyada bu konuda ciddi bir tepki var kendisine.

Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi bölgeleri için emirname yayınlama fikrinin arkasında acaba kim ya da kimler var?

Her kim ya da kimlerse Bakan Baybars'ı gerilimi yüksek bir ateş hattının ortasında bıraktı ve gitti. Siz seyreyleyin bu hafta ne tepkiler yaşanacak.

Ama bu emirname konusunu konuşalım.

Dostlar duygusallığı bir yana bırakalım. Zaman lale devri zamanı değil. Ne yazık ki KKTC ekonomik anlamda oldukça kötü bir dönemden geçiyor.

Hükümete bakarsanız her türlü mazereti duyar, al şu 20 Lirayı kendine bir tost ısmarla dersiniz. Hükümet kader kurbanı olduğunu anlata dursun; Eğitim alnında yaşanan duraksama gözler önünde. Öğrenci yok, kiralık evler, yurtlar, üniversiteler bom boş.

Sağlığı zaten konuşmaya hiç lüzum yok, eski hastane ile tepe taklak yola devam. Kendi havayolu şirketimiz yok, ulaşım aşırı pahalı. Bizim memlekete kim ne diye gelsin.

Hem ulaşım pahalı hem hayat pahalı, Turizm Bakanı Üstel uğraşsın dursun turist getirmeye. Sübvanseye ile turizm mi olur? Ama olmak zorunda işte.

Geriye ne kalıyor peki İnşaat sektörü.

Ne zaman CTP hükümette olsa emirnameler hükümeti olur o hükümet. Ama bu sefer Halkın Partisi sahneye çıkmış.

Siz biliyor musunuz Kuzey Kıbrıs'ta birçok yere inşaat yapmak emirnamelerle ciddi oranda kısıtlanmıştır.

Örnek Lefke, Örnek Girne, örnek Karpaz! Ekonomiye kazandırılması gereken önemli yerleşim bölgeleri ama emirnamelerle yasaklanmış durumda.

Peki şimdi ne çıktı ortaya? Mağusa, İskele-Yeniboğaziçi.

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars bu bölgelere emirnameyle inşaat yapma kısıtlaması getirecek. Peki neden? Güzel ülkemiz mahvolmasın diye mi? Yatay büyüme olsun dikey büyüme olmasın diye mi?

Çevre katliamı yaşanmasın diye mi?

Eskiden emirnamelerle ilgili düşüncelerim öyle sanıyorum ki bilgi eksikliğinden olsa gerek farklıydı.

Her yere dikey koca koca binalar mı yapılırmış?

Ne ekonomisiymiş canım? Butik oteller iki katlı binalar neyimize yetmez? Değil mi ama?

Paramız yok yemeğe!

Beyler herkes aklını başına toplasın. Çok güzel bir ülkeye sahibiz ve bu ülkede savaşlar, parasızlık ve fakirlik bizim kaderimiz olmuş. Annan Planı sonrasında hızla patlayan inşaat sektörü vesilesiyle yollar sokaklar son model arabalarla doldu, yeni evler yapıldı, birçok işyeri açıldı.

İnşaat sektörü durdu demek hayat durdu demektir.

Kimse demiyor Mağusa, İskele-Yeniboğaziçi'nin her bir karışını yüksek binalarla doldurulmasına izin verin, kimse demiyor çevre katliamı yapın ya da doğal görünümü bozun. Ama İnşaat sektörünün doğru politikalarla büyümesi ve hem turizm hem emlak satışı noktasında KKTC'yi talep gören yer haline getirilmesi gerekiyor.

Örneğin Dubai'ye bakın. Ya da Dubai gibi zengin Arap ülkelerine. Gelirleri petrol. Petrolden zengin olup her bir karışı gökdelen doldurmuşlar. Ama bunu yaparken dönümler dolusu yeşil alan var. Plajlar bir numara. Dünyanın dört bir yanından turistler bu ülkelere petrol içmeye gitmiyor, turizm amaçlı gidiyor.

Diğer yandan İtalya'nın Santa Margarita şehrine bakın. Buraya yakın dünyaca ünlü Porto Fino kasabası var. Yılın 365 günü inanılmaz turist akını var. Şehir ve bölge oldukça sıkı korunuyor. Bir tane gökdelen ve yüksek bina göremezsiniz.

Sizlere iki farklı örnek verdim. İşte Girne, Santa Margarita gibi korunmalıydı ama her anlamda. Bizim ülke de yoğun turistlerin gidebileceği ve dokusunun hiçbir şekilde bozulmaması gereken yerler var. Biz onları bozduk ve hala bozmaya devam ediyoruz ama ülkenin doğusunda yol geçmez kervan durmaz bölgelere dikey büyümeyi yasaklamak istiyoruz.

Akıl alır gibi değil.

Beyler ekonomi her anlamda dibe vurmuş durumda. İnşaat sektörü bu ülkeye zengin ve varlıklı insanları çekebilecek en önemli sektör. Eğer siyasiler yanlış emirnamelerle bu sektörü darbelerse Mağusa, İskele-Yeniboğaziçi gibi yerleşim yerleri birkaç eski hotel, birkaç market ve balıkçı kasabası olarak kalmaya devam eder.

Halkın Partisi, bu emirnameyle Mağusa, İskele-Yeniboğaziçi'ne fakirlik ve geri kalmışlık vadediyor.

Ne kadar yazık ve ne kadar ciddi bir yanlış yapılıyor.

***************

Günün Sözü

Ağzıyla kuş tutsa da sevemediğim insanlar var benim! Bir de canıma okusa bile sevmekten vazgeçemediklerim.

İlhan Berk

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.