BÜYÜKKONUK
okuma süresi: 8 dak.

Büyükkonuk Belediyesi'nde işten atılan işçiler, Başkan Sezen'e ateş püskürdü

Büyükkonuk Belediyesi'nde işten atılan işçiler, Başkan Sezen'e ateş püskürdü

<strong>Kıbrıs Postası</strong>'nın gündeme getirdiği <strong>Büyükkonuk</strong>'taki işten durdurma olayıyla ilgili iddialar genişliyor. Büyükkonuk Belediye Başkanı <strong>Sezai Sezen</strong>'in işten durdurduğu üç belediye çalışanı, dün akşam Can Sarvan'ın <strong>AS TV</strong>'de sunduğu '<strong>Gündem ve Ötesi</strong>' programına konuk oldu, önemli iddialarda bulundu.

Yayın Tarihi: 03/12/10 08:40
okuma süresi: 8 dak.
Büyükkonuk Belediyesi'nde işten atılan işçiler, Başkan Sezen'e ateş püskürdü
A- A A+
İbrahim Saymaz, Aykut Baydoğan ve Ömer Tiraki, Belediye Başkanı Sezen'in kendilerini yasadışı bir şekilde işten durdurduğunu ve olayın mahkemelik olduğunu söylediler.

İbrahim Saymaz, seçimlerden önce muhtarlık azası olarak izne çıktığını zira muhtar azası olduğu için belediyedeki görevden ayrılması gerektiğinin söylendiğini ifade ederek, Sezen'in kendisini ödeneksiz izne çıkaracağını söylediğini ifade etti. Bunu da kabul ettiğini belirten Saymaz, izin dönemindeki belediye başkanlığı seçiminde Sezen'e destek olmadıkları için işten durdurulduklarını savundu.

Ömer Tiraki ise şöyle konuştu:

"Ben koyu bir UBP'liyim. Seçim dönemlerinde yedi gün evime gidip çocuğumu görmedim. Biz UBP için böyle çalıştık. Belediye seçimlerinde Sezen, aday gösterildi. Biz onun belediye başkanlığını personel olarak beğenmedik. O kişisel, kendi çıkarlarını düşünen bir başkan. Personelin %80'i Sezen'e oy vermedi. Biz, ona oy vermeyeceğimizi söyledik. İşten atılmamızın nedeni de yüzde yüz budur. Bir ay kadar sonra ise Sezen'in yeğeni işe alındı.

Yeğeni, askeriyede sivil işçidir. Herkesin girmek isteyip de giremediği bir iş... Yaklaşık 3.500 TL civarı bir maaş alıyormuş. Bunlar bizim duyduklarımız. Yeğeninin adı Ali Yiğit. Bir ay kadar önce davayı açtık. Dava henüz mahkemede. Belediyeye ulaşıp ılaşmadığını da bilmiyoruz".
Demokratik bir ülkede yaşadıklarını ve herkesin seçme seçilme hakkı olduğunu da belirten Tiraki, "Muhtar azalığına adaylığımızı koyduğumuzda başkan bize bunu sordu. Köyümüz için birşey yapmak amacıyla aday oldum dedim" diye konuştu.

Aday olurken Sezen'e danışmak ya da sormak zorunda olmadığını da söyleyen Tiraki, Sezen'in kendisini izne çıkarttığını ve yasal olarak da bunu kabul edebileceğini söylediğini kaydetti. Bunun üzerine Sezen'in "Seni izne çıkartmam, azalıktan çekil" dediğini öne süren Tiraki 2-3 gün sonra izne çıkarıldıklarını, izinden döndüklerinde de 28 Temmuz'da disiplin kuruluna verildiklerini öğrendiklerini ifade etti.

Tiraki, şöyle devam etti:

"Disiplin kurulu sonuçlanana kadar belediye sınırlarına girmeyeceksiniz dedi. Geri döndüm, sendikayı aradım. Sendika bastırdı. Ağustos ayında bizi ifade almaya çağırdı. İşe geç gelip erken gidiyormuşuz, kılığımız uygun değilmiş, verilen görevleri yapmıyormuşuz. Ben, belediyede iki yerde sorumluyum. Demircilik ve çöp işi benim sorumluluğumda. Böyle disiplinsiz bir adama iki yetkiyi nasıl vereceğini sordum".

Aykut Baydoğan da disiplin meselesiyle ilgili konuştu ve şunları söyledi:
"Disiplin suçu; belediye araçlarına zarar, kavga çıkarmak vs.dir. Biz disiplin suçu işlemedik. Tam tersine dürüstçe çıkıp 'seninle çalışmıyoruz, senin yönetiminden memnun değiliz' dedik. Belediyenin çektiği kredilerden belki ihtiyat sadıklarımız yatar, maaşlar düzelir, geriye dönük yatırımlarımız yatar dedik. Seçime iki ay kala başkan, başka partiye geçti. Biz de mi geçmek zorundayız? Biz iş bulduk ancak ihtiyat sandığı ve sigortamız yatırıldıktan sonra girmeliyiz. Yatırılmadıktan sonra sizin yanınızda çalışacağız demek de etik olmuyor. 'Ben sizi çıkarttım' desin, biz de bilelim.

90 gün içinde disiplin kurulu oluşturulup sonuç almak zorundalar ama altı aydır o da yapılmadı.
Ömer Tiraki de Belediye Emekçileri Sendikası Başkanı Birtan Aktolga'nın ilgili Bakan'la görüşmekte olduğunu ve sonç alınıp alınmadığını merak ettiklerini kaydetti.

3-4 ay maaş alamadıkları dönemler olduğundan bahseden Tiraki, "2007'den bu yana ihtiyat sandığı yatırılmıyor, sigortalarımız zaman zaman yatırılmıyor. Bu olmadığında da -evli barklı insanlarız- hastaneden yararlanamıyoruz. Aylık almayınca özele götüremiyoruz. Başkanın odasına bizzat ben gittim. Durumu anlattım. 'Bir tane fotoğraf çek getir bana, dar gelirli hastane kartı çıkartayım sana' dedi. Ben sigortalı çalışıyorum, neden daer gelirli kartı çıkartayım dedim. 'Başka yol yok' dedi. Bayramları parasız geçirdik. Üç ay maaş vermiyor, faiziyle su parası alıyor. Bütün personele böyle yapıyor" dedi.

Tiraki, bölge milletvekillerinin de sorunlarının çözümünde yardımcı olmadıklarını ifade etti ve Ali Rıza Usluer, Nazım Çavuşoğlu ile Ahmet Zengin'e sitemde bulunarak şöyle dedi: "Onlar için o kadar koşturduk. Ne bir telefon ettiler, ne de yanımızdan geçtiler. Bizim onlara yaptıklarımıza bakın, onların bize yaklaşımına bakın. Sezai Sezen, bu partiyi hak etmiyor ve UBP'ye çok büyük zarar veriyor".

Daha sonra sözü alan Aykut Baydoğan, partiyle bir ilgilerinin olmadığını, önemli olanın başkanın belediyeyi kendi evi gibi yönetmemesidir, sahiplenmemesi olduğunu ifade etti. Baydoğan, "Ne kadar para geliyor, nerelere gidiyor bunları açıklasın. Tatil köyü, restoran, bunlar belediye adına işletiliyor. Kaldırım ihalesi vs. birçok ihale yapıldı" diye konuştu.

Tiraki ise Sezai Sezen'in insanları birebir durumda çok iyi ikna ettiğini iddia ederek, "Birileri çıkar bağırır çağırır, 'sana oy vermem' der ama Sezen'le bire bir karşılaştığında yaptıramayacağı iş yoktur. Kişisel oynayan birisidir" dedi.

Tiraki, şöyle devam etti:

"Seçimlerden iki gece önce 30-40 kişi vardık. Atlı Çetinkaya'nın önünde yolu daraltmışlar. Çay yapılmış içiliyordu. Yedikonuk'un içinden bir cip geldi, önünde plaka yok. Yavaşladı. İçinde Nazım Çavuşoğlu, arkada Ali Rıza Usluer ve şoförü var. Diyaloğa başladık. Gece 03.30. 'Bu saatte burada olmanız yanlış' dedik.

30-40 kişinin en az 20'si UBP'lidir. Onlar için bu halk burada. 'Siz bu köyde ev ev dolaşmasaydınız bu halk burada olmazdı' dedim. 'Gelmek zorundaydım' dedi. 'Gece değil gündüz gelseydiniz' dedim. Ne arma, ne plaka var cipte. Kimisine vaat, kimisine para vermişler, ufak tefek şeyler vermişler vs. Çavuşoğlu, bakan olduğu dönemde yaptı bunu. Kimisine iş, kimisine para sözü verilmiş".

Tiraki, sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Meral Eroğlu, Belediye Başkanı'nı tutuyor. Biz de Derviş Eroğlu çin çok koşturduk. Meral Hanım benim için koşturmasın, sadece arayıp suçumu öğrensin, suçum varsa da beni işten çıkarttırsın".

Konuyla ilgili programa telefonla bağlanan TDP İskele İlçe Başkanı Erkut Yılmabaşar da İş Yasası'na göre sendikanın yaptığının yanlış olduğunu, toplu iş sözleşmesine göre soruşturmanın 90 gün içinde bitirilmesi gerektiğini ancak altı aydır birşey yapılmadığını belirtti.

Yaşananların hukuksuzluk örneği olduğunu da söyleyen Yılmabaşar, soruşturma süresince çalışanların, aldıkları maaşın bir kısmının ödenmek zorunda olduğunu ifade etti ve çalışanların bu mücadelelerinde yanlarında yer alacaklarını söyledi.

Kıbrıs Postası

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.