İÇ HABERLER
okuma süresi: 18 dak.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı kaybettik! KKTC yasta

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı kaybettik! KKTC yasta

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, tedavi gördüğü Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Rauf Denktaş'ın cenazesi Salı günü gerçekleştirilecek Devlet Töreni ile kaldırılacak.

Yayın Tarihi: 14/01/12 12:36
okuma süresi: 18 dak.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı kaybettik! KKTC yasta
A- A A+

Kıbrıs Postası

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, tedavi gördüğü Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.

Kıbrıs Türk siyasal tarihinin en güçlü ve en önemli ismi Denktaş, 88 yaşında yaşama veda etti. YDÜ Hastanesi'nde tedavi gören Denktaş, kalp, karaciğer ve böbrek organlarının yetersizliğinden dolayı Solunum makinesine bağlanmıştı. Doktorların tüm çabalarına rağmen bu akşam saat 22:00 itibarı ile organ yetmezliğinden hayata gözlerini yumdu.

24 Mayıs'ta beyin kanaması geçiren ve sol tarafı felç olan KKTC'nin 1.Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 29 Ekim'de hastaneden taburcu edildikten sonra ilk kez 15 Aralık'ta evinden dışarı çıkmıştı. Havanın da güzel olmasından yararlanarak ilk kez evinden çıkan Denktaş, "Benim için 'ölüyor' dediler, dışarı çıktım" demişti.

Denktaş, YDÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki tedavisinin ardından rehabilitasyon süreci için 8 Temmuz'da Ankara'ya, Genelkurmay Başkanlığı Rehabilitasyon Merkezi'ne götürülmüştü. Rauf Denktaş'ın tedavisine Ankara'da Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) devam edilmişti.

Beyinle kafatası arasındaki kan birikiminin boşaltılması için 25 Ağustos'ta ameliyat edilen Denktaş, 30 Ağustos'ta da KKTC'ye YDÜ Hastanesi'ne getirilmişti.

Denktaş, beyinle kafatası arasındaki kan birikiminin artması nedeniyle 5 Eylül'de YDÜ Hastanesi'nde yeniden ameliyat olmuş, 29 Ekim'de de taburcu edilmişti.

Yaşamını Kıbrıs ve Kıbrıs Türkü' ne adayan, KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı olan, Kıbrıslı Türklerin yaşamında doldurulamaz bir yeri olan Rauf Denktaş, 88 yaşındaydı.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın ölümünün ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

EROĞLU: "BAŞIMIZ SAĞOLSUN.. BİR TARİH DAHA GÖÇTÜ"

"Bir tarih daha göçtü. Kıbrıs Türk halkının ve Türk dünyasının başı sağolsun. Unutulmayacaktır.. Nerelerden nerelere geldiğimizi yazanlardan biri de Denktaş'tır. Başımız sağolsun. Bir tarih daha göçtü demek bile az gelir. Kıbrıslı Türkler olarak, Kıbrıs Türkü'nün özgürlük mücadelesinde hayatını hiçe sayan mücadelesini unutmayacağız.. Baba Denktaş'ımız unutulmayacak..."

Serdar Denktaş: "ÜÇ EVLADIYLA BULUŞTU..."

Derviş Eroğlu'nun ardından kısa bir konuşma yapan Rauf Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş ise, babasının daha önce hayatını kaybeden üç evladıyla kucaklaştığını söyledi. Denktaş, "kavgadan yılmadı. Doktorları ve bizi hayrete düşürdü ama, bu kez zayıf düştü. Allahın taktiri onu yanına almaktı. Kıbnrıs Türkü'nü, Anadolu insanını öksüz bıraktı ama şehit mehmetçik ve mücahitlerle buluştu.. Gurur duyacağız, özleyeceğiz, ona layık olacağız... Kıbrıs Türkü'nün, Anadolu'nun ve tüm Türk dünyasının başı saolsun. Hastalığı süresince kulağıma fısıldadığı her söz, konuştuğumuz her şey, önümdeki meşale olacaktır..."

SON YOLCULUK SALI GÜNÜ...

Rauf Denktaş'ın Salı günü son yolculuğuna uğurlanacak..

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Başbakan İrsen Küçük, Denktaş'ın cenaze törenine Türkiye Cumhurbaşkanı Gül ile Türkiye'nin diğer yetkililerinin de katılmasının beklendiğini söylediler.

Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise, Kıbrıs mücahitlerinin ve Türk halkının Rauf Denktaş'ı asla unutmayacağını belirtti.

TC eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da Serdar Denktaş'ı telefoniyen arayarak taziyelerini bildirdiler.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş için hazırladığımız biyografisi ve özgürlük mücadelesi...

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ın biyografisi

RAUF RAİF DENKTAŞ'IN İLK YILLARI

Rauf Denktaş 1.5 yaşındayken annesini kaybetti. Babası hakim Raif Bey'dir. Anneannesi ve babaannesi tarafından büyütülen Denktaş, 1930 yılında eğitim için İstanbul'a gönderildi. Arnavutköy'de ilkokuldan liseye kadar eğitim veren Fevzi Ati Lisesi'nde yatılı okumaya başladı. Ortaokuldan sonra Kıbrıs'a döndü ve liseyi Kıbrıs'ta bitirdi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra hukuk eğitimi için İngiltere'ye gitti. Mezun olduktan sonra avukatlığa başladı.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki odasının duvarında asılıydı Borges'in bu şiiri. KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş 22 sene bu şiire baktı o odada. Hayatını yeniden yaşasaydı neler yapabileceğini düşündü... "Aynı şartlar olsaydı başka bir şey yapamazdım ki..." diyecekti 2004 yılında yazacağı kitap için hayatının kapılarını açtığı Nur Batur'a... "Şartlar öyleydi ki her günü ciddiye almak mecburiyetindeydik. Çünkü hayat memat meselesiydi."

İçin için annesine kırgın...

27 Ocak 1924'te Baf'da doğar Rauf Denktaş. Hakim Mehmet Raif Bey ile Emine Hanım'ın dünyaya gelen altıncı, yaşayan dördüncü çocuğudur... Nilüfer ablası ile Şevket abisi o doğmadan ölmüştür. Ve zamansız ölümlerin hiç eksik olmayacağı bir yaşamın da habercisidir bu. İlk giden, 18 aylıkken kaybettiği annesi olur. Yedinci kez hamile kalıp bebeği düşürmeye çalışırken kendi canından olan annesine için için kırgın kalır hep.

Bir buçuk yıl sonra, Baf'ta kaza hakimi olan babasının Lefkoşa'ya tayini çıkar. Cahit ve Ertuğrul abileriyle Neriman ablası, okumak için Türkiye'ye gittiklerinden yalnız bir çocukluğu olur Rauf'un. En yakını, dedesi Şeherli Mehmed'dir. 1878'de Ada'da Türk bayrağının indirilip İngiliz bayrağının çekilişini gören dede, masallar yerine "Osmanlı gitti ama yine gelecek" sözleriyle büyütür küçük torununu: "Ben göremeyeceğim ama sizler göreceksiniz".

İstanbul'da yatılı okudu

Altı yaşındayken, ilk kez kopar aile ocağından. İstanbul'da Arnavutköy'deki Feyziati İlkokulu'na yatılı okuyacaktır. Kendisini büyüten dedesinin elini öper yola çıkmadan ve bu onu son görüşü olur. Bir sene sonra geri döner evine. 1934 yılında, büyük abi Cahit'in seçtiği Denktaş soyadını alırlar. Rauf aslında son derece milliyetçi öğretmeni Turgut Sarıca'nın kendisine taktığı 'Akın' adını beğenmektedir. Nitekim yıllar sonra Halkın Sesi gazetesindeki yazılarında Akın Yılmaz adını kullanacaktır.

O yıllarda Türkiye'ye gidip pilot olmayı hayal etmektedi. Kendi kendine "Küçük Tayyareci" şiirini okuyup duygulanır: "Düşman artık bu küçük tayyareciyi tanı / Kanatları altında saklayacak vatanı". Ama babası izin vermez. "Bir yere gitmiyorsun" der, "İngiliz Okulu'na gideceksin. İyi bir avukat, güçlü bir gazeteci olacaksın. Kıbrıs'ta kalıp buraya hizmet edeceksin". Çok bozulsa da baba sözü dinler, İngiliz Okulu'na birincilikle girer. Tatillerini çiftçilik yaparak, Söz gazetesinin matbaasında çalışarak geçirir. Bir de okuyarak ve yazarak. Spora da çok meraklıdır. Boksla, güreşle uğraşır, köpekleriyle uzun yürüyüşlere çıkar.

'Benim için hayat yas, yas hayat...'

1941'de, okul savaş nedeniyle Girne'ye taşınır. Bir hafta sonu babasını Lefkoşe'de zatürree teşhisiyle yatarken bırakan Rauf, yolda dua eder "Beni kimsesiz bırakma Allahım" diye. Nafile... Babası 57 yaşında göçüp giderken, 17 yaşındaki Rauf'un kaleme aldığı "Hayatım" adlı şiir Halkın Sesi gazetesinde yayınlanır: "Doğduğum andan beri acı beni bırakmadı. Benim için hayat yas, yas da bir hayat idi".

Üniversiteye gitme umudu olmadığını düşünüp orduya yazılmaya karar vermişken lise müdürü Mr. Smith dikilir karşısına. Önce liseyi bitirmesine, sonra da İngiltere'ye gidip hukuk okumasına önayak olur. Ama daha önce, Mağusa kaza mahkemesinde katipliğe başlar, hafta sonlarını ise Dr. Fazıl Küçük'ün kliniğinde Enosis'e karşı neler yapabileceklerini planlayarak geçirir. Halkın Sesi gazetesinde Türkleri 'dava'ya çağıran yazıları ve şiirleri yayınlanmaya başlar. Fakat babasının "İyi bir avukat olacaksın" sözleri kulaklarında çınladığı için, 1944 yılında Lincoln's Inn'de hukuk okumak için bombardıman altındaki Londra'ya gider. British Council'in bursuyla... Doğduğu gün "İşte nişanlın" diye kucağına verdikleri amcasının torunu Aydın'la sözlenmiş olarak.

Daha 24 yaşında halka seslendi

Sıkı çalışıp okulu iki buçuk yılda bitirir ve Mağusa'ya döner, 14 yaşındaki Aydın'la nişanlanır ve Rum avukat İndianos'un ofisinde çalışmaya başlar. 27 Kasım 1948'de Kıbrıslı Türkler'in ilk mitingi düzenlenirken 24 yaşındaki Rauf Denktaş da ilk kez kürsüden hakla seslenir. Savcılığa başlamıştır ama aklı fikri 'dava'dadır artık. Parlak bir hukukçuyla nişanlı olduğunu zanneden Aydın hanım, 17 Temmuz 1949'da yüzünü pek az göreceği bir siyaset adamının karısı olur. 1 yıl arayla iki oğulları dünyaya gelir: Raif ve Münir. Dört yıl sonra da kızları Dilek... Ancak teşhis konulamayan bir hastalığı vardır bebeğin, sadece 2 yıl yaşar. Ve ne yazık ki Rauf Denktaş'ın son evlat acısı değildir bu.

1955 yılında Albay Grivas'ın kurduğu EOKA ilk büyük eylemini gerçekleştirir Kıbrıs'ta. İki taraftan ateşlenen milliyetçilik fitilinin söndürülmesi neredese imkansızdır artık. Çözüm amaçlı Londra Konferansı'nda çaresizlik iyice gözler önüne serilir. 'Ya taksim ya ölüm' mitinglerinin vaktidir şimdi.

1957'de Denktaş Faiz Kaymak'ın yerine Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu başkanlığına getirilir. Emekliliğine altı ay kalmışken savcılığı bırakır. Kocasını artık iyiden iyiye kaybettiğini düşünüp gözyaşlarına boğulan karısını "Sadece bir sene" diye avutur, "Halkı organize edeyim, ondan sonra işime dönerim." Kendisi dediğine inanıyor muydu bilinmez ama Aydın Hanım o 1 yılın 50 yıl olacağını hisseder için için. Bu sırada hayat çok büyük bir acı daha çıkarır karşısına: Küçük oğlu Münir bademcik ameliyatında ölür ve o cenazesine bile yetişemez. 1959'da aileye oğulları Serdar'ın katılmasıyla biraz olsun teselli bulurlar. 1961'de ise ikiz kızları Ender ve Değer doğar. Ama 17 yaş şiirinde öngördüğü gibi hayat hep yas olarak devam edecek, Rauf Denktaş büyük oğlu Raif'i de genç yaşta bir trafik kazasında kaybedecektir.

Makarios Ada'ya dönüşünü yasaklar

16 Ağustos 1960'ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur, sürgünden dönen Makarios lider, Dr. Küçük de yardımcısı olur. Denktaş bu formülün işlemeyeceğinden emindir. 1963'te adada yeniden çatışmalar başlarken, 1964'te Kıbrıs'taki Türk cemaati adına BM Güvenlik Komisyonu'nda konuşma yapan Denktaş'ın adaya dönüşü Makarios tarafından yasaklanır. Ankara'daki sürgün yılları başlar böylece... Gözü, kulağı Kıbrıs'tan gelen haberlerde geçirdiği, karısının sağlık sorunlarıyla iyice güçleşen, çaresizlikten intiharı düşündüğü dört buçuk yıl.

31 Ekim 1967'de Karpaz yarımadası kıyılarından Kıbrıs'a kaçak olarak çıkar. Ama anında yakalanır ve 13 günlük tutukluluktan sonra Türkiye'ye iade edilir. Adaya girişine ancak 13 Nisan 1968'de izin çıkar. Evine kavuşur, "Gelirse onu Atatürk Meydanı'nda direğe asacağım" diyen Dr. Küçük ile barışır, hatta iki lider birlikte çıkarlar halkın karşısına. Ama Denktaş'ın hedefi 'tek adamlık'tır. Adaya dönüşünden bir buçuk ay sonra Glafkos Klerides ile masaya otururlar. Ortam gerildiğinde bir şaka patlatmayı adet edinen Denktaş'ın espri anlayışı Klerides'in de hoşuna gittiği için anlaşamasalar da yıllarca iyi bir ikili olurlar. Rauf Denktaş, 1973'te Ankara'nın desteğini alarak Dr. Küçük'ün yerine cumhurbaşkanı yardımcılığı koltuğuna oturur. İki dostun arası bir kez daha açılır ve küslük 10 yıl sürer. KKTC'nin ilan edildiği gün gözyaşları içinde birbirlerine sarıldıkları ana kadar...

Kıbrıs sorunu kördüğüm oldu

1974 20 Temmuz'unda Ecevit hükümetinin Kıbrıs harekatı başlar. Cenevre'deki müzakereler sonuç vermeyince bunu ikinci harekat izler. Artık kuzey ve güney olmak üzere ikiye bölünmüştür ada. 1975'te Türk Federe Devleti'ni ilan eden Denktaş, 1976'da Kıbrıs Türk Federe Devlet Başkanlığı'na seçilir. 1983 15 Kasım'ında ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilir. Denktaş'ın rüyaları gerçek, Kıbrıs sorunu kördüğüm olur. Dünya yeni devleti tanımaz.

Artık Denktaş'ın yaşam alanı müzakere masalarıdır. İçeride muhaliflerle, dışarıda tüm dünyayla çatışarak geçer ömrü. Karşısına oturmadık BM genel sekreteri, arabulucu kalmaz. 2005 yılı başında artık cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını açıklar ve Nisan seçimlerinde koltuğu Mehmet Ali Talat'a bırakır. Ama nasıl bir emekliliktir bu? Konferanslarla, röportajlarla, olmadı "Kurtlar Vadisi"ne konuk olarak Kıbrıs davasını anlatmaktan hiç vazgeçmez. Nur Batur'a "Hayat böyle geçti" diye özetleyecektir yaşamını: "Ne tarih biliyorum, ne zaman! Öyle yaprak gibi rüzgara kapılmış yaşıyoruz. Ne kadar? Nereye kadar? Bilmiyorum." Yeniden yaşasa farklı mı olurdu? O da bilinmez...

SİYASİ YAŞAMI

MÜCADELE YILLARI

27 Kasım 1948 tarihinde Kıbrıs Türklerinin düzenlediği ilk mitingte Dr. Fazıl Küçük ile beraber hatiplik yaptı. Türk cemaatinin iki önemli ismi Faiz Kaymak ve Dr. Fazıl Küçük arasında arabulucu rolünü üslenip, toplumun çıkarlarının takipçisi oldu. Faiz Kaymak'ın teklifi ve Dr.Fazıl Küçük'ün tasvibiyle Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu Kongresi'nde başkanlığa seçildi. Savcılık görevinden İngiliz yönetimini zorlukla ikna ederek istifa etti ve cemaat sorunlarıyla uğraşmaya başladı. 1949 yılı yaz aylarında savcılık yapmaya başladı. Yine aynı yıl Aydın Hanım'la evlendi. 1955'te terörist bir hüviyete bürünen Enosisle mücadelede ve EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön veren Denktaş, 1958 yılında hükümetteki görevinden istifa etti. Arkadaşlarıyla 1 Ağustos 1958'de Türk Mukavemet Teşkilatı'nı (TMT) kurdu.

1958 yılında Rum tedhişçiler, Türk köylerine saldırınca, Türkler de bu olayları protesto etti. Zürih-Londra antlaşmaları öncesinde Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, Ankara'ya Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile görüşmeye gitti. Bu görüşmede Denktaş adaya Türk Askeri gönderilmesi teklifini dile getirdi. 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile, 1960 Antlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nın hazırlanmasında emeği geçti. Aynı yıl Türk Cemaat Meclisi'yle İcra Komitesi Başkanlığı'na seçildi. 16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk Alayı Magosa Limanı'na ayak bastı. 1963 olaylarından sonra Denktaş temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya gitti. Temaslarını tamamlayan Denktaş bir sandalla Kıbrıs'a geçti ve Türk direnişini örgütlemeye başladı.

1964 Londra Konferansı'ndan sonra Makarios tarafından "istenmeyen adam" ilan edildi. Yeşilada'ya girmesi yasaklandı. Gizlice Erenköy'e çıkarak savaşa katıldı. 1967'de adaya gizlice girerken tutuklandı. Yoğun girişimler sonucu Türkiye'ye geri verildi. 1968'de adaya giriş yasağı kaldırıldığından Kıbrıs'a döndü.

SİYASET DÖNEMİ

1970 seçimlerinde Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı'na seçildi. 28 Şubat 1973'e kadar Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetim Başkanı seçildi. 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilanından sonra devlet ve meclis başkanı görevlerini de yürüten Denktaş, anayasa uyarınca 1976'da yapılan ilk genel seçimlerde devlet başkanlığına seçildi. 1981 yılında ikinci kez devlet başkanı oldu. 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanından sonra tekrar cumhurbaşkanlığına seçildi. 22 Nisan 1990'da yapılan erken seçimde ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi. 1995'teki seçimlerde de cumhurbaşkanı seçildi. 17 Nisan 2005'te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayan Denktaş, 24 Nisan'da görevi Mehmet Ali Talat'a devretti.

SOSYAL YAŞAMI

Politika hayatı yanı sıra, aynı zamanda yazar kimliğiyle de önemli bir şahsiyet olan Rauf Denktaş, 1985'in son aylarından bugüne, Yeni Asya Yayınları arasında çıkan kitapları bulunuyor. Ayrıca Denktaş, çok meraklı bir fotoğrafçı özelliği ile de bilinmekte ve yaşamaı boyunca fotoğraf makinasını elinden hiç bırakmamıştır. Rauf Denktaş, Yeniçağ Gazetesi'nde yazılar yazdı ve ART televizyon kanalında Pazartesi günleri Denktaş'ın Gündemi adlı izlenceyi sundu.


FOTOĞRAFLARLA RAUF DENKTAŞ...

KİTAPLARI:

- Saadet Sırları (1941)
- Ateşsiz Cehennem (1944)
- Criminal Cases (1953)
- 12'ye 5 Kala (1965)
- Akritas Planı (1972)
- A Short Discourse of Cyprus (1972)
- The Cyprus Problem (1973)
- Cyprus Triangle (1981)
- Gençlerle Başbaşa (1981)
- Kur'ân'dan İlhamlar (1986)
- Gençlere Öğütler (1988)
- İmtihan Dünyası
- Yarınlar İçin
- Kıbrıs Girit Olmasın

RAUF DENKTAŞ'IN ÖLÜM HABERİ AÇIKLANIRKEN

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.