ALAYKÖY
okuma süresi: 9 dak.

Özersay: "Partizanlığa geçit vermeyeceğiniz sözü verin"

Özersay: "Partizanlığa geçit vermeyeceğiniz sözü verin"

Toparlanıyoruz Hareketi köy gezilerine bu hafta Alayköy'le devam etti. Toparlanıyoruz Hareketi Lideri Kudret Özersay ve Hareket gönüllülerini içtenlikle karşılayan Alayköylüler, ülkenin içinde bulunduğu sorun, beklenti ve çözüm önerileri konusunda sohbet etme fırsatı buldular.

Yayın Tarihi: 20/01/13 11:53
okuma süresi: 9 dak.
Özersay: "Partizanlığa geçit vermeyeceğiniz sözü verin"
A- A A+

Özersay: "Partizanlık, kayırmacılık ve popülizmle yaratılan esaret düzeninden ancak sistemi değiştirerek kurtulabiliriz"

Toparlanıyoruz Hareketi köy gezilerine bu hafta Alayköy'le devam etti. Toparlanıyoruz Hareketi Lideri Kudret Özersay ve Hareket gönüllülerini içtenlikle karşılayan Alayköylüler, ülkenin içinde bulunduğu sorun, beklenti ve çözüm önerileri konusunda sohbet etme fırsatı buldular.

Sohbet toplantısında Alayköylülere seslenen Özersay, buraya kendilerinden oy veya başka bir şey istemek için gelmediklerini, Toparlanıyoruz Hareketinin, bu düzenin kendisine yakışmadığına inanan insanlar arasında farkındalık yaratma misyonu bulunduğunu ifade etti. Özersay, Toparlanıyoruz Hareketinin ilkelerinin üç temel noktada toplanabileceğini, bunların da, temiz toplum, temiz siyaset ve kendi irademize dayalı bir yönetim olduğunu, bugün burada Alayköylülerle bir arada olmaktan memnuniyet duyduklarını söyledi.

Siyaset dibe vurmuştur

Gelinen noktada ülkede siyaseten bir dibe vurmuşluğun yaşandığını, mevcut yozlaşmış sistemin bir ürünü olarak partizanlık virüsünün, özellikle son günlerde hükümet tarafından yapılan haksız istihdamlarla kendini bir kez daha gösterdiğini, bunun aslında her alana yayıldığını, T izinlerinden keyfi vatandaşlık dağıtmaya, hükümetin yasaları çiğneyerek çalışanların özlük hak yatırımlarını yapmamasından, elektrik borcunu yıllardır ödemeyenlere ayrıcalık tanımasına kadar neredeyse her alanda bir çürümüşlük yaşandığını, bunun faturasının her zaman vatandaşa çıkarıldığını ve "imtiyazlıların" bu sistemden beslenmeye devam ettiğini söyledi. Özersay, bunu denetlemekle görevli örneğin Sayıştay Başkanlığı ve Başbakanlık Denetleme Kurulu'nun çalıştırılmadığını bu durumun da hukuk devleti olmamıza engel olduğunu ve halkın her gün adalete olan güveninin azalmasına sebep olduğunu sözlerine ekledi.

Bugün mecliste yer alan siyasilerin içimizden çıktığını, kanunların uygulanmamasının sorumlularının da bizim seçtiğimiz bu siyasiler olduğunu, bunu düzeltmenin şart olduğunu, ancak bunu Kıbrıs Türk Halkı için birinin gelip yapmayacağını, bu sistemin değişmesi isteniyorsa bunu halkın kendisinin yapabileceğini ifade eden Özersay, toplum olarak sorumluluğumuzun bilincine varmamız gerektiğini, temiz toplum ve temiz siyaset istiyorsak bizi geldiğimiz bu kötü duruma getiren ve sorumlu olduğuna inandığımız siyasiler, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve sendikalarla kurduğumuz ortaklığa son vermemiz gerektiğini, böylelikle onlara da düzelmeleri için gerekli mesajı verebileceğimizi, sistemin son yıllarda bozulmadığını, bugüne kadar yönetime gelen tüm iktidarların aynı yöntemleri kullandığını ve bu "virüsü" tüm ülkeye yaydıklarını söyledi.

"Partizanlığa geçit vermeyeceğiniz sözü verin"

Özersay sözlerine şöyle devam etti: "Gelinen noktada artık önce kendimizden başlayarak partizanlığa, adam kayırmacılığa izin vermeyeceğimize söz vermeliyiz. Bunu yaptıktan sonra yakınlarımıza komşularımıza, mahalledekilere tüm bunları anlatmalı onları da bir anlamda denetlemeliyiz. Artık oyunuzu talep eden tüm siyasilere oyunuzun satılık olmadığı mesajının verilmesinin zamanı gelmiştir. Bugün kendiniz, oğlunuz, kızınız veya yakınlarınız için iş isterseniz ve bahse konu şahıslar partizanlık kanalıyla işe alınırsa siz de bu kokuşmuş sistemin bir parçası olursunuz. Bunu isterseniz hizmet alamadığınızı dair şikayet etme hakkınız da olmaz. Kıbrıs Türk Halkı toplumsal mücadelesini bugünler için yapmamıştır. Gelinen nokta Kıbrıs Türk tarihinde en kötü noktadır. Bazı partiler çıkıp diyor ki çözümsüzlük yaşanan kaosun sebebidir.

Bu koca bir yalandır. Biz bu kadar küçük bir coğrafyayı yönetmeyi başaramadık, bir anlaşmaya da böyle gidersek vay halimize. Bu kadar küçük bir coğrafyanın örneğin sağlık sorununu eğitim sorununu dahi çözemedik. Bugün insanımız en temel haklarını dahi alamamaktadır. Tüm bunlar olurken, kendi irademizle yönetilmek istiyoruz derken bir yandan da bakıyoruz içeride çalışan kurum kalmamış. Peki bu sistem içerisinde neyi yönetmeyi düşünüyoruz kendi kendimizi nerede yöneteceğiz?" diye sordu.
Kamu kaynakları peşkeş çekiliyor

Kudret Özersay, yıllardır siyasi partilerin kamu kaynaklarını, kendi ve partilerinin çıkarları için kullandıklarını, yandaşlarına peşkeş çektiklerini, ancak gelinen noktada denizin bittiğini, bunun en önemli örneğinin de yine son günlerde yapılan kurultay istihdamlarıyla kendini gösterdiğini, iktidar partisinin en yüksek düzeydeki yöneticilerinin kendi çocuklarını ve yakınlarını yangından mal kaçırırcasına yasadışı şekilde devlette istihdam ettiklerini, bu tür bir siyasetin geleceği olmadığını, devletin sadece Kıbrıslı Türklere ait olduğunu ve bir grup siyasetçinin bunu kendi mallarıymış gibi kullanamayacaklarını, bu duruma yine Kıbrıs Türk halkının izin vermeyeceğini söyledi.

Temiz Toplum örgütlenmesi

Özersay, Toparlanıyoruz Hareketinin işte tüm bunlara bir son vermek için örgütlenmeye gittiğini, Kıbrıs Türk Halkını da Temiz Toplum Derneği çatısı altında örgütlenmeye çağırdıklarını, artık halkın kendine güvenmesinin de vaktinin geldiğini, bundan böyle partizanlığa geçit vermeyeceğini tüm bu siyasilere göstermesi gerektiğini, tüm bunlara sebep siyasilere hak ettikleri şekilde davranılması gerektiğini ifade etti. Özersay, Toparlanıyoruz Hareketinin kişilerle sorunu olmadığını, bize yakışmayan bu düzeni sürdürmeye çalışan siyasiler ve onların nemalandığı sistemle mücadele edildiğini söyleyerek, bu mücadelede Alayköy Halkının desteğini istedi.

Esaretten bıktık

Sohbet toplantısı sırasında söz alan vatandaşlar, partizanlığın ülkede yaşanan en büyük sorun olduğunun kendilerinin de farkında olduğunu, bugün bu coğrafyada yaşayan insanların siyasiler tarafından "esir" alındığını, KKTC'de bir esaret düzeni kurulduğunu ve halk bu esaret düzeni tarafından tehdit edildiğini, kendilerinin, çocuklarının torunlarının geleceğinin bu sistem ve bu sistemi sürdürenler tarafından esir alındığını, bu durumun sadece kamuya istihdamı kapsamadığını, aynı sorunların üreticileri de içerdiğini, üreten insanın hakkını alabilmesi için yine siyasilerin insafına terk edildiği bir sistemden bahsedildiğini, bunun da kendilerini çok rahatsız ettiğini, bu durumun da halkı umutsuzluğa ittiğini, tüm Kıbrıslı Türklerin ülkeye yakışır bir sistemi çalıştıracak dürüst insanlara ihtiyacı bulunduğunu, 1963-1974 döneminde dahi bu kadar kötü bir yönetim, bir kaosun yaşanmadığını, o günlerde gelirin çok az olmasına rağmen kimseden bir şikayet dahi duyulmadığını, ancak bugüne bakıldığında sanki devletin sadece çıkar çevreleri için varolduğunun görüldüğünü ifade ettiler.

Köylüler devamla, mevcut siyasilere güven kalmadığını, köylerinin bugüne kadar neredeyse her partiden milletvekili çıkardığını, ancak sonucun hep hüsran olduğunu, siyasileri çıkarları olduğu zaman köylerinde gördüklerini ve oylarını aldıktan sonra onları tanımadıklarının altını çizerek artık halkın devletin efendisi olma vaktinin geldiğini söylediler.

Alayköylüler, köylerini sarmış olan gece kulüpleri konusunda da konuşarak, köyleri etrafında bulunan arazilerin dörtte üçünde sadece gece kulübü işletme izni verildiğini, bunu hükümetlerin böyle düzenlediğini, hükümet edenlerin arazilerini başka şekilde değerlendirmelerine olanak bırakmadıklarını, bunlar yetmezmiş gibi gece kulüplerinin yanında özel bir kolejin de bulunduğunu, bakıldığında fazlasıyla anormal olan bu durumdan siyasilerin umuru olmadığını, özellikle kadınların sırf bu yüzden köy etrafında yürüyüş dahi yapamadıklarını, ancak sorumluluğun kendilerinde de olduğunu, aslında gereken tavrı gösteremediklerini, bu konuda gerekli tavrın gece kulüplerine ve bunların köyleri etrafında istedikleri gibi faaliyet göstermelerine izin veren siyasileri köylerine sokmamak olacağını ifade ettiler.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.