İÇ HABERLER
okuma süresi: 5 dak.

Mamalı: "Sandıkları değil bizzat siyasi partileri protesto etmeliyiz"

Mamalı: "Sandıkları değil bizzat siyasi partileri protesto etmeliyiz"

Lefkoşa Bağımsız Milletvekili adayı Avukat Barış Mamalı boykot ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Mamalı'nın açıklaması şöyle:

Yayın Tarihi: 26/07/13 08:25
okuma süresi: 5 dak.
Mamalı: "Sandıkları değil bizzat siyasi partileri protesto etmeliyiz"
A- A A+

Boykot kelime anlamı olarak "Bir insan topluluğunun belli kişi veya kurumla olan (yahut devletle) ilişkisini kesmesi veya askıya alması" bir başka değişle de "bir işi yapmama kararı alma; protesto etme" anlamını taşır.

Görüleceği üzere "Boykot", düşünce özgürlüğü ve eylem yapma hakkı çerçevesinde düşünüldüğünde bir tür demokratik tepki ve davranış şekli olarak karşımıza çıkmaktadır.

Pazar günü yapılacak olan genel seçimleri sandığa gitmeyerek boykot edecek olan bir grup insanımız olacaktır. Yine seçim sandıklarını protesto etmek yani boykot edip sandığa gitmeme noktasında siyaset güden kişi ve kurumlarımız da bulunmaktadır. Demokrasi ilkeleri babında boykot eylemini saygıyla karşılamak gerekir.

Boykot taraftarları rejime karşı olan duruşlarını ortaya koymakta ve mevcut kurulu sistemi bu yolla protesto etmektedirler.

Kurulan statüko, hak yeme ve her dönemde mutlu bir azınlığı sürekli olarak zenginleştiren siyasi bir sistem üzerinde hayat bulmaktadır. Bu statükonun bekçileri, koruyucuları ve bazen de savunucuları ise bunu değiştirme iradesini hiçbir zaman göstermemiş olan siyasi partilerdir.

Bugüne kadar yapılan seçimler ile halk kendisini yönetecek partileri yani statükonun koruyucu meleklerini seçerek iktidar koltuğuna oturtmaktadır. İşte bu partiler de meclis içerisinde geçmişte yapmış oldukları yasalar ile bugünkü statükoyu inşa etmiş olan kurumlardır.

Ve inşa edilen bu çarpık sistemin temelini oluşturan üç hukuki belge olan Anayasa, Seçim ve Halkoylaması Yasası ile Siyasal Partiler Yasası 30-40 yıldır iktidarlar tarafından ellenmeden muhafaza edilmektedir. İktidar yaptığımız hiçbir parti bu düzeni değiştirmek istememiştir. Bu noktada kurulan yozlaşmış rejimin 1. derecede sorumlusu iradesiz, korkak ve mutlu azınlığı halka tercih eden siyasi partiler olduğu da açıkça ortaya çıkmaktadır.

Ancak sandıkların boykot edilmesinin bir yerde mevcut statükoya seçimlerde suni bir güç sağladığını görmekteyiz. Yani seçimleri boykot oranı arttıkça statükocu partilerin ve özellikle de güçlü görünen siyasi partilerin olduğundan daha güçlü bir konuma gelmeleri sağlanmaktadır.

Boykotçuların mevcut rejime ve özellikle iktidar olmuş partilere karşı ciddi bir kızgınlığının olduğunu biliyoruz. Yani bu kesimin sandığa gitmesi halinde özellikle CTP ve UBP'ye oy vermeyeceği aşikardır. İşte bu gerçeklik karşısında başta CTP ve UBP olmak üzere meclis içi tüm partiler, sandığa giderek katılım oranını artırıp, kendi oy oranlarını matematiksel olarak aşağıya çekecekleri endişesiyle boykotçuların sandığa gitmesini aslında hiç istememektedirler.

Konu matematiksel olarak önem arzetmektedir. Bu boykot eylemi özellikle seçimden 1. çıkacak olan partiye gerçek oy oranından daha yüksek bir oranda seçim kazandırmakta, yani ona suni bir güç pompalamaktadır.

İşte size bunun en güzel örneği: 2010 yılında yapılan Lefkoşa belediye seçimlerinde katılım oranı %60 ve CTP'ye oy veren insan sayısı da 7004 idi. Bu durumda CTP'nin oy oranı ise %29 civarındaydı.

2013 yılındaki seçimlerde ise CTP'ye oy veren insan sayısı neredeyse ayni (7033) olmasına karşın katılım oranı %58'e düştüğü için CTP'nin oy oranı birden %35'e fırlamıştır.

Görüyorsunuz değil mi? Sandığa gitme sayısı düştüğü oranda, iktidar olacak partiye fazladan bir siyasi güç verilmektedir. Yani boykot aslında statükonun savunulmasına ve iktidar partisine olduğundan çok daha fazla bir kuvvet kazandırmaktadır.

O yüzden seçim sandıklarını değil kirlenmiş, yozlaşmış bu çarpık düzenin yaratıcısı ve koruyucusu olan mevcut siyasi partileri sandıklara gidip protesto etmeli, onları sandıklarda mühürleri kırarak boykot edip cezalandırmamız gerekir. Bu açıdan katılım oranını ve kırılan mühür sayısını artırarak statükonun savunucularını sandıkta hezimete uğratmalıyız. İşte bu yapılır ve karma oylar ciddi bir orana ulaşırsa "boykot" bu noktada resmi bir anlam da kazanacaktır.

Bu matematiksel suni güçten faydalanacağını çok iyi bilen düzen partilerinin en büyük korkusu şu anda boykotçuların da sandığa gidip mühür kırmalarıdır.

Çünkü bu yapıldığı taktirde siyaset kurumu iflas bayrağını çekecek ve ardından halkın güvenini tekrar kazanmak için medazori bu düzeni öyle veya böyle değiştirmek zorunda kalacaklardır. Ve gerçek değişimin başlangıcı da bu şekilde olacaktır.

Barış Mamalı

Lefkoşa Bağımsız Milletvekili Adayı

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.