KÜLTÜR-SANAT
okuma süresi: 10 dak.

Seylani: "Bir mum başka bir muma ışık verdiği zaman kendi ışığından bir şey kaybetmez"

Seylani: "Bir mum başka bir muma ışık verdiği zaman kendi ışığından bir şey kaybetmez"

Hayatını tiyatro üzerine kurmuş ve bu alanda canla başla çalışarak kendini geliştiren, Lefkoşa Türk Belediyesi Tiyatrosu'nda oyuncu olan ve oyunculuk dışında yardımcı yönetmenlik de yapan başarılı sanatçı İzel Seylani, gelecek nesillere de sanatı sevdirmek ve sanatçı olabilmek konusunda yardımcı olmak gerektiğine vurgu yaparak "Bir mum başka bir muma ışık verdiği zaman kendi ışığından bir şey kaybetmez" dedi

Yayın Tarihi: 06/11/16 08:57
okuma süresi: 10 dak.
Seylani: "Bir mum başka bir muma ışık verdiği zaman kendi ışığından bir şey kaybetmez"
A- A A+

Kıbrıs Postası - Cansu Yarışan

Seylani, gelecek nesillere sanatı sevdirmenin önemine dikkat çekti: "Bir mum başka bir muma ışık verdiği zaman kendi ışığından bir şey kaybetmez"

Hayatını tiyatro üzerine kurmuş ve bu alanda canla başla çalışarak kendini geliştiren, Lefkoşa Türk Belediyesi Tiyatrosu'nda oyuncu olan ve oyunculuk dışında yardımcı yönetmenlik de yapan başarılı sanatçı İzel Seylani, gelecek nesillere de sanatı sevdirmek ve sanatçı olabilmek konusunda yardımcı olmak gerektiğine vurgu yaparak "Bir mum başka bir muma ışık verdiği zaman kendi ışığından bir şey kaybetmez" dedi.

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu'nda dans ve müzik korosuna katılan Seylani, 16 yaşında küçük bir oyunda rol aldığı zaman sahne tozunu yutarak tiyatroya gönül verdi. Daha sonra konservatuarı kazanan Seylani, konservatuarın son yıllarında artık tam anlamıyla tiyatro alanına yönelmesi gerektiğine karar verdi ve o zamandan sonra tiyatro oyunculuğunu teorik ve pratik olarak geliştirmeye devam etti.

Lefkoşa Türk Maarif Koleji'nde orta öğrenimini tamamladıktan sonra, Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde Konservatuar okuyan ve konservatuarı birincilikle bitirerek kendisine destek olanlara teşekkürünü bu şekilde sunan sanatçı, yüksek lisans öğrenimini de İngiltere'de Üniversity of Manchester'da tiyatro oyunculuğu üzerine yaparak yurda döndü.

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu'nda oyuncu olan, yardımcı yönetmenlik görevleri üstlenen ve aynı zamana Beyarmudu Belediyesi Güney Mesarya Halk Tiyatrosu'nda kurucu sanat yönetmeni olarak çalışmalarına devam edenSeylani, tiyatroyu bir meslek değil bir mesele olarak görüyor.

.

'Haftasonu' filminde 'En İyi Aktör' ödülünü aldı

Yoğun çalışmalarla oyunculuk hayatını sürdüren sanatçı, Limasol'da gerçekleştirilen 6. Kıbrıs Uluslararası Kısa Film Festivali'nde, 'Haftasonu' filminde sergilediği oyunculuk performansı sayesinde 'En İyi Aktör' onursal ödülünü aldı. Aldığı ödülden gurur duyduğunu anlatan ve ödülün kendisi için büyük bir sürpriz olduğunu söyleyen Seylani o anı söyle anlattı: "Muhteşem bir sürpriz oldu. Festivale ödül alacağımızı bilmeden gittik. Festivalde filmimizin gösterim hakkı alması bile bizim için gurur verici ve bizi heyecanlandırdı. Ekip olarak oraya gittiğimiz zaman diğer filmleri de izleme şansı bulduk. Filmlere verilen ödüllerden önce aktörlere verilen ödüller açıklanmaya başladı. Ben de yönetmenimiz ödül alır düşüncesiyle fotoğraf çekmek amacıyla telefonumun kamerasını ayarlamaya çalışıyordum. İngilizce ve Rumca konuşmalar arasında bir anda benim adımın söylendiğini fark ettim. Ekrandaki üst yazıda kendi adımı gördüm. Ayağa kalkıp telefonu yanımdaki arkadaşa verdim ve sahneye gidip ödülümü aldım. Çok heyecanlandım ve gurur duydum"

'Haftasonu' filminin zor şartlar altında çekildiğini ve bu gibi ödüllerin bu sektörde emek verenler için 'karanlığa kurşun sıkmak' gibi bir şey olduğunu söyleyen Seylani, ödüllerin oyuncuların ve yönetmenlerin motivasyonunu artırması yönünde çok önemli olduğunu söyledi.

Karagöz gölge oyunlarını ile geleneklerimizi gelecek nesillere aktarıyorlar

Tiyatroyu bir meslek değil bir mesele olarak gören biri olduğunu söyleyen Seylani, "Tiyatroyu mesele olarak görmek tüm sanatçılar için kaçınılmaz bir şey. Çünkü tiyatroyu meslek olarak gördüğünüz zaman bunu diğer mesleklerden içerik anlamında ayırmakta güçlük çekebiliriz bazen. Ama mesele olarak görmeye başladığımızda hem içeriği hem biçimleri değişebiliyor" dedi.

Beyarmudu'nda kurdukları Karagöz Gölge Oyunu Atölyesi'nde, Mehmet Ertuğ'un kendilerine miras bıraktığı Karagöz Gölge Oyunları ile Kıbrıs'ta unutulmaya yüz tutmuş karagöz gölge oyunu geleneklerini hem gelecek nesillere aktarmak hem de sahip olduğumuz gelenekleri korumak için başlattıklarını belirten sanatçı, gölge oyununu öğrenmek amacıyla Bursa'ya gittiklerini söyleyerek kendinin yazdığı 'Karagöz Paragöz' gölge oyununun da Beyarmudu Belediyesi'nin düzenlediği 3. Mesarya Tiyatro Şöleni'nde gösterileceğinden bahsetti.

"Kişinin yaratıcılığı kendi meselesiyle ilgili"

Ülkedeki tiyatro ve oyunculuk şartlarını değerlendiren Seylani, karamsar olmamak gerektiğini söyleyerek, bu konuda kişinin yaratıcılığının aslında kendi meselesiyle ilgili bir şey olduğunu ve insanın yarattığı sürece var olduğuna vurgu yaptı. Günümüzde, ülkede sanatla ve genel toplumla ilgili yaşadığımız ekonomik kaygılar ve hayatımızı idame ettirebilmemiz için asgari ihtiyaçlarımızı karşılayamaz oluşumuzun,bu işi yapmak isteyen gelecek nesilleri ciddi anlamda düşündürdüğünü söyledi.

Türkiye sektöründe patlayan dizi ve film sektörünün, hayranlıkla bazı insanları kendine doğru çekmeye başladığını belirten Seylani,"Gençler, özellikle dizi ve filmlerde oynamak istiyor. O noktada şunu ayırmak gerekiyor. Oyuncu olmakla sanatçı olmak farklı şeylerdir. Sanatçılık bir meseledir bir felsefesi vardır. Felsefesi olmayan iş sanat olmaz. Oyunculuk okunduğu zaman ya da yapıldığı zaman sanatçı olunmuyor. Bunu ayırmak gerekiyor" dedi.

Ülkemizde oyuncu olmak isteyen, oyunculuk okumak isteyen gençlerin olduğunu söyleyen sanatçı, sanat üretmenin, tiyatro yapmanın, bir duruş ve karakter geliştirmenin zaman alan, ciddi bir felsefik düşünce sürecinin ardındanoluştuğuna vurgu yaptı.



"Toplumdan kopuk olmayan sanat üretildiği zaman halk destek veriyor"

Ülkemizde, sanatçı olmaya ve bu sektöre karamsar bakan ve sanata değer verilmediğini düşünen büyük bir kesim olduğunu belirten Seylani,bunun doğru bir yaklaşım olmadığını bildirerek sözlerine şöyle devam etti: "İyi bir iş yapıldığı zaman, felsefesi olan estetiği olan bir sanat eseri yaratıldığı zaman, her zaman alıcısını buluyor. O yüzden sanatçıların kendisine sorması gerekiyor ben bu işi ne kadar iyi yapıyorum, dünyayı ne kadar takip ediyorum, felsefik ve estetik olarak yaptığım işe ne kadar derinlik veriyorum. Toplumun tiyatro sanatını daha iyi kavrayabilmesi için, sanatçının toplumla sanat arasındaki köprüyü nasıl kurduğunu düşünmemiz gerekir. Bir ülkede sanata yeterince değer verilmiyorsa, mutlaka sanatçılarda da sorumluluk vardır. Biz her zaman bizim dışımızdakileri hedef gösterip bizim dışımızdakilere suç atmayı kolay görüyoruz. Özellikle iyi iş yapıldığı zaman, estetikli ve derinlikli, felsefik duruşu olan ve toplumdan kopuk olmayan bir sanat üretildiği zaman, toplumun ilgi gösterdiğini destek olduğunu, hatta sanatçıdan daha ciddi ve güçlü şekilde sanata destek verdiğini çok net görebiliyoruz"

"Bir mum başka bir muma ışık verdiği zaman kendi ışığından bir şey kaybetmez"

Tiyatroya gönül veren ve oyuncu olmak isteyen gençlere her zaman destek olduğunu söyleyen Seylani, kendisine gelen insanların, kendisini yol gösterecek biri olarak gördüğü için onur duyduğunu belirterek "Özellikle genç nesiller buraya geldiği zaman, ben onları ülkenin kazanması gereken bir sanatçı adayı, potansiyel sanatçıve bizim yarınımız olarak görüyoruz. O yüzden biz her zaman destek oluyoruz. Ben şahsen eğitim dediğimiz şeyin bir donanım meselesi olduğuna inanıyorum. Eğitim alındığı zaman bir sanatçı olunmuyor. Sanatçı olabilmek için estetik ve felsefik üretim sürecinde girmek gerekiyor. Konservatuar eğitiminin ayrıca gençlere kattığı şey; estetik ve felsefik derinlikli yaratım sürecinde teknik donanımı sağlamasıdır. Sanat dediğimiz şey, kişinin kendiyle ilgili bir şeydir. Biz sadece o bireye ışık yakıyoruz. Bir mum başka bir muma ışık verdiği zaman kendi ışığından bir şey kaybetmez. Biz öğrencilere destek verdiğimiz zaman onları yarınımız olarak görüyoruz hem de potansiyel sanatçı olarak görüyoruz" dedi.



"Başkente yakışır bir sanat merkezi yapılmalı"

Lefkoşa Türk Belediyesi'nin ekonomik sıkıntılarına rağmen hiçbir zaman kültür ve sanatından, tiyatro festivalinden, aktivitelerinden ödün vermeyen bir belediye olduğunu söyleyen Seylani,şuanda inşaatı yarım kalan yeni Tiyatro binasının tamamlanması konusunda destek alınması gerektiğine vurgu yaptı. Binanın tamamlanması konusunda, toplumu daha fazla işin içine katarak, ortaklıklarla veya varlıklı iş adamlarından destek alınarak bu sorunun ortadan kaldırıp Lefkoşa'ya bir sanat merkezinin kazandırılması gerektiğini söyleyen Seylani, yeni ve tam donanımlı bir sanat merkezinin başkente yakışır şekilde tüm Kıbrıs halkına hizmet edecek kapasitede olması gerektiğini söyledi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.