GİRNE
okuma süresi: 7 dak.

Doç. Dr. Hossein Sadri: "Yağmur değil; kentleşme felakettir"

Doç. Dr. Hossein Sadri: "Yağmur değil; kentleşme felakettir"

GAÜ Mimarlık, Tasarım ve Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hossein Sadri, Girne'de yoğun yağışlar nedeniyle yaşanan felaketin ardından, Kıbrıs Postası için çarpık kentleşme zihniyetini kaleme aldı. Sadri, yazısında, alınması gereken önlemler ve Girne için önerilerde de bulundu…

Yayın Tarihi: 26/12/16 08:40
okuma süresi: 7 dak.
Doç. Dr. Hossein Sadri: "Yağmur değil; kentleşme felakettir"
A- A A+
Kıbrıs Postası

GAÜ Mimarlık, Tasarım ve Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hossein Sadri, Girne'de yoğun yağışlar nedeniyle yaşanan felaketin ardından, Kıbrıs Postası için çarpık kentleşme zihniyetini kaleme aldı. Sadri, yazısında, alınması gereken önlemler ve Girne için önerilerde de bulundu…

SUYU FELAKET OLARAK ALGILAYAN KENTLEŞME ZİHNİYETİ, EN BÜYÜK FELAKETTİR

Kentleri inşaat olarak gören ve inşaatı da rant olarak algılayan kentleşme zihniyeti, geliştirdiği kentlerle doğayı mahvediyor. Buna en güzel örnek, nimet olarak değerlendirilmesi gereken yağmurun felakete dönüşüdür. Yağan yağmurlar en verimli topraklarımızı da alarak sokaklarımızın ortasından geçerek, evlerimize, iş yerlerimize girerek, arabalarımızı sürükleyerek denize akıyor. Durum böyleyken bizim uzmanlar, siyasiler, yetkililer ve hemen herkes su kanalları gibi başka türlü inşaat projeleri ve betonlaşmalarla çözüm arıyorlar. Yağmur sularının evlerimize girmeden denize doğrudan akıtılması konusunda fikir geliştiriyorlar. Aslında suyu felaket olarak algılayan ve/veya bu felaketi önleme yollarını inşaatta arayan kentleşme zihniyetinin kendisi bugün karşı karşıya kaldığımız en büyük felakettir.

KUZEY KIBRIS'TAKİ EVLERDE KULLANILAN SUYUN DÖRT KATI YAĞMUR GELDİ

Meteoroloji'den gelen bilgiye göre Girne bölgesine hafta sonu metre kareye 139 milimetre yağmur düştü. Girne'nin 69 kilometrekare yüz ölçümüyle bu ortalama miktarı çarparsak, Girne bölgesine düşen toplam suyun 95 milyon metreküp olduğunu tespit ederiz. Bu miktar su, Kuzey Kıbrıs'ta evlerde kullanılan yıllık suyun yaklaşık 4 katı ve tarımda kullanılan suya yaklaşık eşit bir miktardır. Türkiye'den gelen suyun yıllık miktarı ise 75 milyon metreküp, yani sadece 1 günde Girne'ye yağan yağmurun dörtte üçü.

YAĞMURUN KENTLERE VERDİĞİ ZARAR DEĞİL; ESAS SORUN, SUYUN DENİZE AKIP GİTMESİDİR

Bu verileri gözden geçirdiğimizde yağan yağmurun evlere ve iş yerlerine verdiği hasar değil; denize akmasının büyük bir hüsran olduğunu algılayabiliriz. Daha da vahimi, bu boşuna akıp giden su ve yanında götürdüğü verimli toprağın ve buna çare olarak üretilen inşaatçı ve projeci çözümlerin uzun vadede Kuzey Kıbrıs'ı tam bir çöle dönüştürüyor olmasıdır.

ÇÖZÜM, KENTLEŞMEYE KARŞI SOSYAL VE EKOLOJİK YERLEŞME MODELİDİR

Kentleşme politikaları, arazilerin ekolojik ve hatta sosyal yapılarını "yapılı çevre" ve içindeki insanların ekonomik, politik ve sosyal ilişkileriyle sınırlı tutuyor. Kentleşme politikaları, emirnameler, master planlar ve stratejik planlar hep insanı, ekonomik büyümeyi, emsalı ve rantı düşünüyor. Kısa vadeli çıkarlar için çocuklarımızın geleceğini satıyor. Buna karşın doğayı, içinde yaşayan bitkiler ve hayvanlar, mikro-organizmalar ve maddeler, insan, su, toprak, hava, dikenler ve bulutları da göz önünde bulunduran sosyo-ekolojik yerleşim anlayışı tek çözüm olarak görünüyor. Kenti arazi ve yüz ölçümü olarak algılayan kentleşmeye karşı, ekosistemi düşünen bir düşünce gereklidir. Bu düşünce insanların yaşam çevresinde ekosistem içine eklenen her ögenin sistemin dengesini bozmadan onun sürdürülebilirliğini artırıcı hale getirmeyi amaçlamalıdır. Bu yapıda insanların kendileri için yapacakları evler, milyonlarca yılda oluşmuş toprağı ve coğrafi dengeyi de, on binlerce yılda gelişmiş ekosistem dengesini de, yüzyıllarda verimli hale gelmiş bitki örtüsünü de, toplumsal barışı da mahvetmiyor, tam tersine yaşamı insanla sınırlandırılmış halde değil; bir bütün olarak destekliyor olmalıdır. Böyle bir yapıya geçiş bize çok radikal görünse de, mevcut kentleşme anlayışının tüm zararlarını görmemize rağmen buna devam etmemiz her gün verdiğimiz ve anlamsızca sürdürdüğümüz esas radikal karardır.

GİRNE İÇİN ÖNERİLER

Örneğin Girne'de yağmur meselesi bağlamında ve sosyo-ekolojik dönüşüm ekseninde ne yapılmalıdır? Esas yapılması gereken yapılaşma ve kentleşme odaklı düşünmeyi bir kenara bırakarak, ekosistemi koruma merkezli, tarımı, yaşam alanlarını, geleceği, tarihi, biyoçeşitliliği, rüzgarı ve toprağı bir arada düşünerek, yaşamı güçlendirecek çözümler üretmektir. Aşağıda buna dört örnek vermek istiyorum:

1. TERASLAMA:

Dağlardan gelen suyun hızının azaltılması, yavaşlatarak yer altına alınması konusunda tarihi olarak çözüm önerileri geliştirilmiştir. Tüm Beşparmak Dağları boyunca yüzyıllarca çaba sonucu taşlarla yapılmış teraslamalar buna örnektir.

Bin yıllar önceden Mezo-Amerika'da ve Mezopotamya'da kullanılan bu yöntem sayesinde su hız kazanmadan, toprağı yıkamadan düştüğü yerlerde ufak bir birikme ve daha sonra toprağın altına geçme imkanı kazanıyor.

2. BİRİKTİRME:

Girne'nin topografyasına baktığımızda dağların ciddi eğimi sonucunda şiddetli yağmurların dağlardan şehrin olduğu alana gelmesi teraslama yapılmasına rağmen olası görünmektedir. Bu nedenle de dağların şehirle buluştuğu çizgide su biriktirme alanları ve yapay göletler düşünülmelidir. Bunlar buharlaşmaları engellemek için çevreleri ve üzerleri bitkilerle kapalı, ince, uzun ve derin göletler olmalıdır.

3. YEŞİL ALANLARIN ARTIRILMASI:

Şehrin içinde ise, sert zeminleri minimize etmek ve toprağın emiş kapasitesini artırmak gerekiyor. Bunun için daha fazla toprak, yeşil alan ve daha az asfalt ve betondan oluşan bir şehir yaratmamız lazım. Yer üzerindeki parklar ve bahçelere ilaveten yeşil çatı ve yeşil cephe uygulamaları suların birikmesi ve toplanması için önemli çözümlerdir.

4. DEPOLAMA:

Geleneksel ve modern yöntemler kullanılarak su depolama (water harvesting) olarak bilinen tekniklere başvurmalıyız. Tüm sokaklar ve tüm evlerde yağan yağmur sularını yer altında depolama ve daha sonra kullanma için çaba harcamalıyız. Geleneksel olarak bunu kuyular ve kuyularla entegre su kanalizasyonuyla gerçekleştirebiliriz. Bunun modern yöntemi ise daha fazla su biriktiren ve tutan yer altı filtrasyonlu yağmur suyu depoları kullanımıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.