TÜRKİYE
okuma süresi: 9 dak.

Erdoğan: "Maskeli balo sona erdi"

Erdoğan: "Maskeli balo sona erdi"

TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, İlim Yayma Vakfı Genel Kurulu'nda konuştu, "Son günlerde işte Avrupa'da yaşananlar. Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, bir dolara satın aldıkları ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar artık bizzat sahaya indiler. Kardeşlerim, maskeli balo sona erdi" dedi.

Yayın Tarihi: 19/03/17 16:59
okuma süresi: 9 dak.
Erdoğan: "Maskeli balo sona erdi"
A- A A+

TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, İlim Yayma Vakfı Genel Kurulu'nda konuştu, "Son günlerde işte Avrupa'da yaşananlar. Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, bir dolara satın aldıkları ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar artık bizzat sahaya indiler. Kardeşlerim, maskeli balo sona erdi" dedi. Erdoğan "İkide bir tek adam tek adam. Gazi Mustafa Kemal'e hakaret ediyorsunuz ya! Gazi İnönü ile anlaşamadı mı? Anlaşamadı. İstifasını istedi mi? İstedi. Arkasından İnönü geldi. Yine aynı. O da anlaşamadı. O süreç de işte bize kadar geldi. Merhum Demirel, Özal, Erbakan, Türkeş bu konudan rahatsız. Muhsin Yazıcıoğlu hepsi rahatsız" diye konuştu.

Erdoğan şöyle devam etti:

"Ülkemizin en kasvetli şiddetin sokaklarda gezdiği dönemde bu vakfı kuranlar ben varım dediler ve yola çıktılar. Gençlerimiz birbirimizi kırmasın diye bu iyilik hareketini başlattılar. 44 yıldır İlim Yayma Vakfı vatanını imamla seven nesiller yetiştiriyor. Bu çatı altında terbiye almış gençlerimiz bugün çeşitli alanlarda Türkiye'ye ve ümmete hizmet ediyor. Bu çatının altında hiçbir genç milletine kurşun sıkmadı, vakfa gönül vermiş hiçbir kardeşim şer odaklarına kapı kulu olmadı. 40 yıl boyunca sinsice kurulan planların hepsi bir gecede boşa çıkar. 'Gücümüz var, orduyu, yargıyı, polisi ele geçirdik öyleyse biz yaparız' diyenler ilahi tokadı yiyerek milletin o duruşuyla yerle yeksan oldular.

Allah'a değil de güç dengelerine paraya kul olanların nasıl yerle yeksan olduğunu gördük. Pensilvanya'daki o kişi için 'o bize şahdamarımızdan daha yakın' diyorlar. Böyle bir ifadeyi kullanmak kişiyi şirke götürür. Bunların işi bu.

Bu ülkenin güvenlik güçlerinin çarşaflı sakallı başörtülü avına çıkıldığı o utanç günlerini unutmadık.

IMF ile görüşürken siz Türkiye'yi mi yöneteceksiniz, parayı mı? diye sorduk. Türkiye'yi yönetecekseniz kusura bakmayın biz yönetiyoruz dedik. 23,5 milyar dolar IMF borcumuzu sıfırladık. Bitti. Ondan sonra onlar bizden borç istedi. "5 milyar dolar bize borç verir misiniz?" dediler. "Veririz" dedik. Bu noktaya geldi. Tüm mesele azimdir inançtır. Tabi ki işini de bilmektir. Eğitim sistemi çökmüş, sağlık sistemi gitmiş. Adalet sistemi alarm veren bir Türkiye. Ülkemizi işte bu vahim tablodan kurtararak Allah'a hamdolsun bu günlere geldik. Reformları hayata geçirdik.

16 NİSAN KIRILMA GÜNÜ

Ülkemizde vatandaşına tepeden bakan bir devlet anlayışı yerine, ona hizmetkar olan bir yönetim anlayışını hakim kıldık. Biz şunu söyledik, 'Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik.' dedik. Kadınlarımızın, gençlerimizin önlerindeki engelleri siyasette, bürokraside, ticarette her alanda kaldırdık. Bugün kızlarımız başörtüleriyle devlette, akademide, iş hayatının en üst kademelerinde, yargıda, silahlı kuvvetlerde her yerde serbestçe görev yapabiliyor. Nereden nereye... Nerede başladık, nereye geldik. Daha iyi günler var önümüzde inşallah.

İşte 16 Nisan aynı zamanda bunun kararının da verileceği gündür. Buna hazır mıyız? Bu önemli. 16 Nisan aynı zamanda bir kırılma günü.

FEYZİOĞLU'NA TEPKİ...

Şu anda Avrupa'da oralara giden bakan ve milletvekillerinin konuşturulmuyor. Niye? PKK'yı konuşturuyor, FETÖ'cuları konuşturuyor. Türkiye'den Barolar Birliği Başkanı oraya gidiyor, bu terör örgütünün uzantılarıyla beraber orada toplantılar yapıyor. Kim bu? Barolar Birliği Başkanı. Sözde hukukçu, sözde profesör. Demek ki istikamet üzereyiz ya. İstikamet üzereyiz. Kişi sevdikleriyle beraberdir. Kandil'deki ne diyor? 'Hayır deyin.' Kandil'deki 'hayır' diyorsa onlarla beraber hareket edilir mi? İmralı'daki 'hayır' diyorsa, bunlar bizim ülkemizi bölenler değil mi? Bunlar ülkemizde katiller değil mi? Öyleyse bunlarla beraber hareket etmek düşündürücü değil mi?"

Her yarışın kazananı olduğu gibi kaybedeni olacaktır. Milletimiz zenginleşirken, gariplerin yüzü gülerken elbette birileri de büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Peki kimdir bunlar? Son 14 yılın kaybedenleri kimler? Bugünümüzü ve yarınımızı planlamak için bunun tespitini çok iyi yapmalıyız. Kurdukları faiz düzeni üzerinden milletin ekmeğine, emeğine, çocuklarının rızkına ortak olanlar kaybetti. Darbecilerin hazırladığı anayasalar tarafından korunan, kollanan, hiçbir yetkileri olmadığı halde milletin iradesine ortak olan vesayet odakları bu süreçte kaybetti. Sandık yoluyla iktidara gelmek yerine tankların ve tankların namluları, bunlarla iktidar hayali kuran kifayetsiz muhterisler kaybetti. Kürt kardeşlerimizin hayatlarını hendekle, çukurla, silahla karartan, onların evlatlarının kanı üzerinden kendilerine sefahat düzeni kuran terör baronları kaybetti. Ekonomisi çökmüş, maliyesinde para kalmamış üç kuruş için boynunu bükmek zorunda olan eski Türkiye'yi sömürenler kaybetti.

Yarım asırdır Avrupa kapılarında sığıntı gibi bekleyen, pısırık, güçsüz bir Türkiye arzulayanlar, hem son 14 yılın hem de Cumhurbaşkanlığı sisteminin ne demek olduğunun çok iyi farkındalar. Bunun için var güçleriyle üzerimize geliyorlar. Esasen biz bu saldırılarla ilk defa karşılaşmıyoruz. 40 yıllık siyasi hayatımız boyunca, 14 yıllık iktidarımız süresince suikast girişiminden darbe teşebbüsüne, ihanetten ekonomik sabotajlara kadar birçok tehdide maruz kaldık.

'MASKELİ BALO SONA ERDİ'

Son günlerde işte Avrupa'da yaşananlar. Ülkemize ve davamıza karşı yürütülen mücadelenin yeni bir safhaya geçtiğini gösteriyor. Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, bir dolara satın aldıkları ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar artık bizzat sahaya indiler. Kardeşlerim, maskeli balo sona erdi.

Diplomasiyi bile bıraktılar güçlenen Türkiye'den duyduğu rahatsızlığı artık saklamıyorlar. Yıllardır içinde biriktirdikleri hıncı gazete manşetlerinden adeta kusuyorlar. 16 Nisan'da sadece yönetim sisteminin değil istedikleri gibi kullandıkları düzenin yıkılmak üzere olduğunu çok iyi biliyorlar.

'GAZİ MUSTAFA KEMAL'E HAKARET EDİYORSUNUZ'

İkide bir tek adam tek adam. O zaman Gazi Mustafa Kemal'e hakaret ediyorsunuz! Gazi, İnönü ile anlaşabildi mi? Anlaşamadı. İstifasını istedi mi? İstedi. Bunu anlatın.

Arkasından İnönü geldi. Yine aynı. O da anlaşamadı. O süreç de işte bize kadar geldi. Merhum Demirel, Özal, Erbakan, Türkeş bu konudan rahatsız. Muhsin Yazıcıoğlu hepsi rahatsız.

Niye? bunu damdan düşen bilir. Düşmeyen bilmez. Kimse bize Amerika şöyle, Latin Amerika böyle demesin. Biz Türk Tipi bir Cumhurbaşkanlığı sistemiyle geliyoruz.

NAZİ DEYİNCE RAHATSIZ OLUYORLAR

Nazi deyince rahatsız oluyorlar. Hemen ortakları onlara sahip çıkıyor. Başta Merkel. Sen de şu anda Nazi uygulaması yapıyorsun. Almanya'daki kardeşlerime de vekillere de. Terör dosyalarını eline verdik. Netice bekliyoruz dedik. Neticeyi vermedi. Bizzat kendisi teyit etti. Ama netice vermedi. Bu dürüstlük mü? Adalet anlayışına sığar mı?

Konsoloslukta yakalanan bir terör ajanını benden istedi. Biz de ne dedik? "Bizde yargı var". Ve tabi çıktı mahkemeye ne oldu? Tutuklandı.

O GÜNLER GERİDE KALDI

Bizim dik durmamız lazım. Dikleşmeyeceğiz ama dik duracağız. Bize aba altından sopa gösterenlere diyorum ki 'o günler artık geride kaldı.' Sizin tehditlerinize, zorbalıklarınıza boyun eğen bir Türkiye artık yok. Biz tek bir vatandaşımızın dahi kılına zarar gelmesine izin vermeyiz. Buna teşebbüs eden her ülke sonuçlarına katlanır.

ÜNİTER YAPIYI KESİNLİKLE KORUYACAĞIZ

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, milletin doğrudan iktidarının adıdır. Bunu da bilmenizi istiyorum. Artık karar verici olan millettir.

Bu sistem, 14 yıldır, mevcut sistemi söylüyorum, şahsi gayretlerimizle tesis edilen istikrar, güven ve özgürlük ortamının bundan sonra yeni anayasayla, anayasal korumaya alınmasıdır. Yaptığımız iş budur. Cumhurbaşkanlığı sistemi, milli birliğimizin, 80 milyonluk Türkiye'nin kardeşliğinin teminatıdır. Yeni hükümet sisteminin üniter yapımızla da bir ilgisi yoktur. Zira üniter yapı kesinlikle korunacaktır."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.