GÜZELYURT
okuma süresi: 7 dak.

42 senede 44 bin dönüm narenciye bahçesi kurudu

42 senede 44 bin dönüm narenciye bahçesi kurudu

42 senede 44 bin dönüm narenciye bahçesinin kuruduğunu ve heba olduğunu ifade eden Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu, Güzelyurt'a acil su verilmezse 6-7 bin dönüm narenciye bahçesinin daha kuruyacağını söyledi…

Yayın Tarihi: 26/04/17 06:58
okuma süresi: 7 dak.
42 senede 44 bin dönüm narenciye bahçesi kurudu
A- A A+
Kıbrıs Postası - Rüstem TÜCCAR

42 senede 44 bin dönüm narenciye bahçesinin kuruduğunu ve heba olduğunu ifade eden Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu, Güzelyurt'a acil su verilmezse 6-7 bin dönüm narenciye bahçesinin daha kuruyacağını söyledi…

Narenciye sektöründe yaşanan sıkıntıları dile getiren Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu, üreticinin elinde bulundurduğu arazinin değerini bildiğini, işine dört elle sarıldığını ancak hükümetlerin üreticiye destek için gözle görülür bir şey yapmadığını iddia etti…

"Eğer toprak yasası geçmezse özellikle Güzelyurt bölgesinde narenciye büyük kan kaybedecek. Doğrudan gelir desteği ödeniyor ama amacına hizmet etmiyor" diyen Alioğlu, Türkiye'den gelen suyun bir an önce Güzelyurt'a verilmezse, 6-7 bin dönüm narenciye bahçesinin kuruyacağını vurguladı…

Kanal T'de Damla Dabiş Özel'in hazırlayıp sunduğu "Günaydın Kıbrıs" programına konuk olan Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu, ülkenin ciddi gelir kaynaklarından narenciyenin sorunlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Narenciyenin sorunlarını dile getiren Alioğlu, özellikle Güzelyurt bölgesinde Türkiye'den gelen su ile ilgili sıkıntılar yaşandığını ve bu suyun bir an önce bölgeye ulaştırılmaması halinde narenciye arazilerinin kuruyacağını dile getirdi.

Narenciye sektörünün, ülkenin "sarı altını" olduğunu belirten Alioğlu, dünyanın her yerinde tüm üretim sektörlerinde olduğu gibi narenciye sektöründe de büyük bir ivme kaydedildiğini söyleyerek; dünya genelinde narenciye üretiminin 120 milyon tonu aştığına dikkat çekti.

"HÜKÜMETLER ÜRETİCİYE DESTEK İÇİN GÖZLE GÖRÜLÜR HİÇBİR ŞEY YAPMADI"

Özellikle Kıbrıs'ta 1974 öncesinde, toprak yapısı, hava ve su gibi niteliklerden, adada yetişen narenciyenin farklı özellikte bir aromasının olduğunu ifade eden Alioğlu, kimi yerel gazetelerde ve televizyonlarda, hükümet temsilcilerinin narenciyenin kalitesinin ve rekoltesinin düşüşünden bahsettiğinin ancak bunu kabul etmediklerini vurguladı.

Yaşanan sorunların üreticiden kaynaklanmadığını söyleyen Alioğlu, "Bunun altında yatan başka nedenler vardır. Bu sektörde bu noktalara gelmemizin sebebi, bir ya da iki değildir. 1974'ten sonra 74 bin dönüm narenciye arazisi bulunuyorken, bu rakam bugün 30 bin dönüme düşmüştür" diyerek, bu durumdan üzüntü duyduklarını da ifade etti.

Üreticinin, elinde bulundurduğu arazinin değerini bildiğini, işine dört elle sarıldığını ancak hükümetlerin üreticiye destek için gözle görülür bir şey yapmadıklarını savunan Alioğlu, narenciyenin de zaten bu ihmaller nedeniyle bu noktaya geldiğini aktardı; 42 senede 44 bin narenciye bahçesinin kuruduğunu ve heba olduğunu da sözlerine ekledi.

"TOPRAK YASASI GEÇMEZSE, NARENCİYE BÜYÜK KAN KAYBEDECEK"

Tarımın tüm dünyada stratejik bir konuma geldiğini ve devletlerin birçok projeyle üreticiyi kırsalda tutmanın yollarını aradığını aktaran Alioğlu, "İnsan nüfusu her geçen gün artıyor. Bu insanları sulu tarımdan elde edeceğiniz ürünlerle beslemeniz gerekiyor ancak öte yandan, nüfus arttıkça bu insanların barınabilmesi için betonlaşmanın da artması gerekiyor. Dolayısıyla kurak topraklardan verimli toprakları ayırıp dağlık yerlerde yapılaşmaya geçmeniz gerekir. Bizim ülkemizdeki en büyük sıkıntı ise Toprak Yasası'nın hala geçmemesidir. Eğer yasa geçmezse, özellikle Güzelyurt bölgesinde narenciye büyük kan kaybedecek çünkü bu bölgede mevcut üniversiteler var. Yakında bir iki üniversite daha kurulacak. Bu noktada narenciye bahçelerinde üretici para kazanmadığı için çocuklarının geleceği açısından düşünerek arazilerini satışa sunmaya çalışıyor. Dolayısıyla bu bölgenin en büyük özelliği narenciyenin de sonu geliyor" dedi.

"GÜZELYURTLULAR, GÜZELYURT DIŞINDA YATIRIM YAPMAYA ZORLANIYORLAR"

Diğer yandan, yıllarca müzakerelerde Güzelyurt'un verileceği tartışmalarının bölge halkının psikolojisini yıprattığını aktaran Alioğlu, "Şu an Güzelyurt, en çok iç ve dış göçün yaşandığı bölgedir. Güzelyurtlular, Güzelyurt dışında yatırım yapmaya zorlanıyorlar. Güzelyurt'un insanları, burası benim mi yoksa gidecek miyim diye yıllardır ikilemde kaldı" diyerek, halkın belirsizlik içinde yaşadığını ve dolayısıyla yatırım konusunda sıkıntılar yaşandığını ifade etti.

"SU BİR AN ÖNCE GÜZELYURT'A VERİLMEZSE, 6-7 BİN DÖNÜM NARENCİYE BAHÇESİ KURUYACAK"

Narenciyenin şu an ayakta duracak şartlara sahip olmadığını savunan Alioğlu, devletin Türkiye'den gelen su ile ilgili görevlerini yerine getirmediğini düşündüğünü de aktardı. "Türkiye'den su geldi ama bunu doğru anlamda hala kanalize edemedik. Su gelmeden, su ile yapılacak projelerin belirlenmesi gerekirdi. Bundan tüm siyasi partiler sorumludur. Şu anda Güzelyurt'ta yer altından borularla çektiğimiz suyu kullanmaktayız. Bu, üreticiyi muazzam zorlayan bir durumdur. Bizi bekleyen en büyük tehlike de bu kuraklık ihtimalidir. O yüzden ivedi bir şekilde bu su bu sene manevra yapıp acil önlemlerle alınarak su Güzelyurt'a verilmezse, 6-7 bin dönüm narenciye bahçesi daha kuruyacaktır" diyerek endişelerini dile getirdi.

Geçitköy-Güzelyurt projesinin bittiğini ancak suyun en erken 2019 yılında Güzelyurt'a verilebileceğini söyleyen Alioğlu, "Ancak 2 sene, Güzelyurt için çok geç" diyerek, acil önlem alınmazsa, 2 sene içinde narenciye arazilerinin 15-20 bin dönüme kadar düşeceğine dikkat çekti.

"DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ ÖDENİYOR AMA AMACINA HİZMET ETMİYOR"

Alioğlu, hükümetlerin akaryakıt ve doğrudan gelir desteğini de doğru zamanda vermediğini söyleyerek, "Bu desteğe üreticinin ihtiyacı var. Narenciye, tatlı suyla yapılan bir tarımdır. Desteklerimiz çıktığı ilk günden itibaren gününde ve zamanında verilmiyor ve günün koşullarına göre değerlendirilmiyor. İstediğimiz bu destekler verilirken, en azından bizi dinlesinler. Biz üretimin içindeyiz, neye ne zaman ihtiyaç var bizden daha iyi bilen yoktur. Birinci taksit mayıs, ikinci taksit temmuz-ağustos aylarında verilirse, bizim için çok daha verimli olur. Her zaman gecikmeli, bir sonraki seneye aktarmalı veriliyor. Hep gel git yaşıyoruz. Ödeniyor ama amacına hizmet etmiyor" diyerek, üreticinin ileriye değil; geriye gittiğini aktardı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.