Son şans 23 Nisan koltuğu

Yayın Tarihi: 25/04/17 07:30
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Şu sıralar trend, Nobel'in unutulmaz yazarı Márquez'e 'gabriel' muamelesi yaparak uğurlamak olsa da bizdeki batılılaşma çabasını modernleşme isteğinden çok, yıkılan imparatorluktan kalan keder verici, acıklı hatıralarla yüklü eşyalardan kurtulma telaşı gibi gördüğünü anlatan Orhan Pamuk'un Nobel'i bugünlerde benim için daha anlamlı…

Çünkü Pamuk'a o Nobel'i, tek partili yıllarda Anadolu'ya 'demir ağlar' ören dedesinin CHP'den devreden parasını, 'kendisini sevmekten çok sadece merak eden' Nişantaşı'nın birbirinden sarı ve kızıl idealist aşüfteleriyle bile yiyip bitiremediği için vermediler…

Naif Pamuk'a Nobel'i; Başbakan Erdoğan'ın ABD'nin 'pek kıymetli' takdirini kazanan "1915-Ermeni Çıkışını' herkesten önce yaptığı için ülkesinde 'linç edilme tehlikesi' vardır diye de vermediler.

Bizim Pamuk, Yeni Cumhuriyetin 'Cumhuriyet öncesi' eğitim dönemine ilişkin müfredâtına sinsice döşediği destansı 'falaka ve değnekle dayak' hikayelerine atıfla -üstelik bir burjuva çocuğu olarak- özel okul ve kolejlerde Cumhuriyetin öğretmenlerinden yediği dayakları anlatır. Falaka ya da değnek yerine, kenarlarına ince ve sert bir mika parçası geçirilmiş Fransız malı cetvellerden 'çok esaslı dayaklar' yediğini anladığımız Pamuk, açıkça uyduruk Ahmet Rasim ya da Ömer Seyfettin öykülerindeki 'falaka hikayelerini' hep anlattılar der ve ekler: -Her söyleneni yutan- "bir çocuğun kafası gerçekten de bir tas kafadır".

**

Her yıl 23 Nisan'ın işte bu 'tas kafalı' çocuklarını türlü çeşit devlet erkânının deri döşemeli makam koltuklarına 'zeka patlaması' siluetiyle oturuşları hakkında ciddi ciddi düşünmüşümdür. Bu resim, fazlasıyla 'anlamlı' bir şey midir yoksa sadece tuhaf bir 'komedi' midir karar veremedim. Zannederim daha çok evlâdını 'mülkü' zannettiğinden gurur duyacağı başka bir 'iş'i olmayan ebeveynler için değerlidir bu seremoni…

Yok yok… Bu mızmızlığım, çekemezliğim olsa olsa ilkokul zamanlarımda bunun 'içimde kalmışlığı' nedeniyledir…

İlkokulda Sınıf Öğretmeni adına yaptığı 'yoklamaya' daima hile karıştırmasını bilen, sınıfın dersi asan muzır çocuklarıyla kulisini sıkı tutarak dengeleri koruyan; şimdilerde orta yaşlı bu kardeşinize istisnasız beş sene 10 dönem Sınıf Başkanlığı denen şeyi yaptırdılar ama bir 23 Nisan sabahı şöyle bir Vali, olmadı bir nâhiye Kaymakamının deri koltuğuna nedense bir türlü oturtmadılar… Bunun sebebini hala hüzünle düşünür de bir türlü bulamam (!)

O yıllarda zorunlu kısmı 5 yıl olan ilkokulda "Türklüğü" hakkında nedense hiç şüphe duymayıp 'Ne Mutlu Türküm' diyene Andı'nı her sabah itimad-ı nefs (özgüven) ve mâhir sesim nedeniyle daima bana okutmak zorunda kaldılar ama işte şu 23 Nisan seremonisine bir türlü "seçilemeyişim" nedeniyle yıllarca süren bu sabah nizamiyesi beni hiç kesmedi.

**

Madem sadece bir kez, 10 dakika dahi olsa basın karşısında bir deri koltuğa oturamıyorum öyle ise dedim her milli bayramda çıkar o Atatürk Şiirini ben okurum. Yıllar Ortaokula çıktığında o kadar çok 'başöğretmen' şiiri okumuştum ki artık cinaslı nakaratından gına geldiği için müdür muavinleriyle 'bundan sonra mikrofonda kendi zevkime göre okurum, yeter…' pazarlığına girişmişliğim de vâkidir.

Neyse…

Nihayet baktım ilkokulun son senesi gelmiş; Son şans 23 Nisan koltuğu için… Yahu diyorum, içimden 'oturtun artık arsızlar. Her işi yaptırdınız, hak ediyorum'…

Yok, dediler olmaz. Bu olsun eksik olsun. Oturmayacaksın mülki idare âmiri koltuğuna…

Dedim yapmadığım bir iş daha var, bari onu da yapayım da... Neymiş? İlkokulun güzide bandosunda tas kafalılara 'majörlük' yapmak isterim. Şu kıymetli koltuğuna bir türlü oturtmadığınız mülki idare amirine en azından 19 Mayıs baldır bacak şöleninde olsun 'majör sopamla' bir selam çakayım ve bu 23 Nisan koltuğu hırsımdan 'o son selam' ile vazgeçeyim…

Anlaştık, dediler…

Oturamadım, olamadım o 'tas kafa'lardan, yaralıyım...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.