Dada

Yayın Tarihi: 27/04/17 07:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Gerçeküstülüğü bir tanımlama olarak edinmekten daha öte değerlendirmek gerekir. Gerçeküstülük, ilk adım attığı dönemin siyasi ve ideolojik içeriklerine yenilmiş olmasına rağmen, bugün yenen pozisyonda da durmuyor.

Gerek iç gerekse dış politikada sanatın ayrım noktaları olduğunu savunanlar olsa da, içtenlikle söyleyebilirim ki, kendi içsel bildirgesinden (manifesto) bu yana Andre Breton'dan Benjamen Peret'e, Louis Aragon'a kadar bir dizi, düşün-sanat insanı, siyaset biliminin sanatla akıl eşgüdümü ilişkisi içerisinde olduğuna değinir.

Gelin görün ki, ilerleyen satırlarımda bu kavramın (nosyon) daha anlaşılır olmasından çok, siyasetle ilintili gerçeküstülüğün, sadece kendi içinden akılan uzaklaşmasının bu çağa yetmediğine, pratik siyasetin de akıldan uzaklaşmaya doğru hızla ilerlediğine tanık olacağız.

Gerçeküstülük bir zaman olarak, Avrupa'da yaşanan ve dünyanın üçte ikisi dahil olmasa da bir savaşta bile ben merkezliliğine endekslenerek adına dünya savaşı denilen iki dünya savaşının arasında gelişmiş bir düşsel imge geliştirmesidir.

Temelini, akılcılığı yadsıyan ve karşı sanat için çalışan ilk dadaistlerin eserlerinden alır. 1924'te "Manifeste du Surrealisme"i (Gerçeküstülük Bildirgesi) hazırlayan şair Andre Breton'a göre gerçeküstülük, bilinç ile bilinç dışını birleştiren bir yoldur. Bu bütünleşme içinde hayali dünya ile gerçek yaşam "mutlak gerçek" ya da "gerçeküstü" anlamda iç içe geçiyordu. Sigmund Freud'un kuramlarından etkilenen Breton için, bilinçdışılık düş gücünün temel kaynağı, deha ise bu bilinçdışı dünyasına girebilme yeteneğiydi. Breton'un yanı sıra Louis Aragon, Benjamen Peret, otomatik yazı yöntemleri üzerinde deneyler yaptılar. Kendi söylemleriyle, "gerçeküstü dünyanın düşsel imgelerini geliştirmeye" başladılar. Bu şairlerin dizelerindeki sözcükler, mantıksal bir sıra izlemek yerine bilinçdışı psikolojik süreçlerle bir araya geldiği için insanı irkiltiyordu.

Gerçeküstülük, yöntemli bir araştırma ile deneyi ön planda tutuyor, insanın kendi kendisini irdeleyip çözümlemesinde sanatın yol gösterici bir araç olduğunu vurguluyordu. 1925'ten sonra gerçeküstücüler dağılmaya, başka akımlara yönelmeye başladı. Ama resimden, sinemaya, tiyatroya kadar birçok sanat dalını derinden etkiledi. Andre Breton'un yanısıra Pierre Reverdy, Robert Desnos, Louis Aragon, Paul Eluard, Antonin Arnaud, Raymond Queneau, Philippe Soupault, Arthur Cravan, Rene Char gerçeküstülük akımının önemli isimleridir.

Siyaset yöneliminden, dadaizmi veya gerçeküstülüğü anlamlandırdığımızda, karşımızda bugünün akımsız siyasetleri/siyasetçileri çıkıyor kolayca.

Burada eleştireyim. Eleştireyim ki, hiçbir düşünce, kendi içinde kapanma tehlikesi yaşamasın. Siyaset ne kadar gerçeküstü değilse, dadaist değilse o kadar halkçıdır. Ya da tek kutuplu çağımızın dünya düzeninde, bu kutba yakın olma gayretinden başka bir şey değildir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları