Kıbrıs Türkü'nü cezalandırmak lazımmış!

Yayın Tarihi: 13/12/10 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Bu yazıyı yazıp yazmamak arasında gidip geldim uzun bir süre...

Türkiye ile KKTC arasında görüntüde güçlü ama perde gerisinde iyice zayıfladığı bir dönemde bu tür yazılar yazmanın ne kadar hassas olduğunu, sorumluluk gerektiğini de iyi idrak ediyorum.

Ama bazı şeyleri bilip de yazmamak, hele adınız kadar emin olduğunuz birtakım söylemleri kamuoyu ile paylaşmamak da çeyrek asırdan fazladır sürdürdüğüm bu mesleğe bir ihanet olarak görürüm.

Bu yazıyı kaleme alıyorum çünkü hem buradan hem de Anavatan bildiğimiz Türkiye'den birileri ana-yavru ilişkisini bitirmek için var gücüyle çalışıyorlar.

Kime ne batıyor bilemeyiz ama bu konuda çatlak sesler nereden gelirse gelsin bunları sayfamıza aktarmak, kamuoyunun bilgisine sunmak ve daha fazla geç olmadan bir takım önlemler alınmasını sağlamak da bizim görevlerimiz arasındadır.

***

Başlıkta da belirttiğimiz gibi bu Ankara'nın yeni Kıbrıs politikası mı bilinmez ama, Kıbrıs Türkü'nü cezalandırmak için birtakım girişimler olduğu muhakkak.

Bu sözü söyleyen Ankara'nın ilk kez KKTC'ye atadığı müsteşar olan Halil İbrahim Akça...

Hani şu ilk atandığı günler 'vali' diye nitelendirilen kişi.

Söylenene göre KKTC'ye yapılan maddi yardımları yönlendiren ve bu konuda tek yetkili...

Kıbrıs Türkü'nün artık cezalandırılması gerektiğini düşünüyor!

Hem de bu söylemi bu ülkenin ortak iradesiyle seçilen Cumhurbaşkanı'na söylüyor...

Yani Derviş Eroğlu'na, bu sözleri söylemek için özel olarak makamına gidiyor.

Biz de diyoruz birkaç aydır Sayın Eroğlu niçin bu kadar tedirgin diye!

Bir kez daha tekrarlıyorum;

Ankara'nın buraya atadığı bir müsteşar, KKTC Cumhurbaşkanı'nı makamında ziyaret ederek artık Kıbrıs Türkü'nün cezalandırılması gerektiğini, bunun için Eroğlu'nun UBP'ye talimat vererek bu operasyonu başlatmasını istiyor.

***

Cumhurbaşkanı Eroğlu bu söylemden o kadar çok endişe ve tedirginlik duyuyor ki, bunları çok az kişiyle paylaşıyor.

Bir de 1 kasım 2010 tarihinde Ankara'daki zirvede dile getiriyor.

Hani şu, Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, Ali Babacan, İrsen Küçük ve kendisinin olduğu zirvede.

TC'li yetkililer sallamıyorlar bile kendisini...

Ya da hiç duymamış gibi yapıyorlar!

Sayın Eroğlu bu bilgiyi inkar mı eder ya da artık toplumuyla paylaşır mı bilemeyiz.

Ama artık bir gerçek var ki, Anavatan-Yavruvatan ilişkileri hiç de eskisi gibi değil!

Sanki de ana şefkati gitmiş, yerine üvey anne zulmü gelmiş...

***

Tahminimiz o ki, bu yazdıklarımıza Halil İbrahim Akça'dan da yalanlama gelecek.

Çünkü bu sözleri Kıbrıs Türkü'nün gözünün içine bakarak söylemek yürek işi...

Ama KKTC devletinin başındakine sanki de talimat verir gibi dikte etmek işin kolayı...

Nasıl olsa bizimkiler, 'otur arap kalk arap" misali alışmışlar başlarını sallamaya!

Buradan Müsteşar Akça'ya soruyoruz;

Kıbrıs Türkü ne günah işlemiştir ki, onu cezalandırmak gibi bir gaflet içine düştünüz?

Cezalandırma fikri sizin şahsi düşünceniz mi yoksa artık Ankara'nın yeni Kıbrıs politikası mı olarak kabul edelim?

Kıbrıs Türkü'nü zaten yıllardır Rumlar cezalandırıyor, İngiliz cezalandırıyor, BM cezalandırıyor, AB cezalandırıyor, şimdi biz şamar oğlanı mıyız ki Anavatan bildiğimiz Ankara cezalandırmaya çalışıyor.

***

Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında perde gerisinde neler oluyor bilmiyoruz.

Ancak görünen odur ki KKTC'nin iç işlerine o kadar çok TC yetkilisi karışıyor ki muhatabımız kim bunu bile bilmiyoruz.

Bizim bildiğimiz Ankara'nın atadığı Lefkoşa elçisi var bir...

Tam onu sevmeye başlamışken, insan içine giren bir elçi var diye sevinirken, Halil İbrahim Akça'nın burda görevi nedir tam olarak?

Yoksa biz mi çok kuruntuluyuz da, Ankara ile Lefkoşa ilişkilerinde bir üslup, bir iletişim sorunu mu başgöstermeye başladı son dönemde?

***

Halil İbrahim Akça, 12 Hazarin'da Türkiye'de yapılacak olan seçimlerde AK Parti'den Sivas milletvekili adayı olacak.

Önümüzdeki Nisan ayında da adadan ayrılacağını biliyoruz...

Acaba bu kısa sürede kendisine Kıbrıslı Türklerini tertipleme görevi mi verildi ve bunu içindir çabası?

Akça, Kıbrıs Türkü'nü bu kadar mı haysiyetsiz, tembel ve onursuz sanıyor?

Kendisine hemen bir örnek verelim o zaman;

Tahmininin aksine Kıbrıs Türkü en az onun kadar onur ve haysiyetine düşkündür.

Bilir mi ki, Kıbrıs Türk insanı her türlü kötü şartlardan dolayı gider Rum kesimine yerleşir orada çalışır ekmeğini kazanır ama burdaki yakınlarına Londra'dayım der...

Böyle onurlu insanların yaşadığı bir toplumu, hem de yavru diye bildiğinizi zannettiğimiz Kıbrıs Türkünü cezalandırmak da neyin nesi sayın Akça?

Umarız bunları yalanlamaz, umarız sessiz de kalmaz ve bir açıklama yaparsınız...

Aksi halde Ankara'nın memurunu istemeyenleri haklı çıkarmış olacaksınız, bizden uyarması!

Girne Amatör

Tiyatro Topluluğu

10

SOS Çocuk Köyü ve Girne Hayvanları Koruma Derneği'ne katkılarından dolayı

Kuzey Kıbrıs

Turkcell

9

'Kontrol sizde servisi' ile trafik kazalarının önlenmesindeki çalışmasından dolayı

Halil İbrahim AKÇA

TC Müsteşarı

1

Kıbrıs Türkünün cezalandırılması gerektiğini söyleyip bu konuda KKTC yetkililerine baskı yaptığı için

Yakın Doğu

Üniversitesi

1

Fahiş fiyatlar uygulayıp hastaların rehin kalmasına neden olduğu için

SÜTEK

1

Devleti 820 bin TL zarara uğrattığı için

Avlanmak yasak!

Bir çift, göl kıyısına tatile gider...
Gölün bazı bölgelerinde balık avlamak yasaktır. Koca, yasak olmayan bölümlerde avlanarak,
kadın da kitap okuyarak günlerini geçirmektedirler.
Bir gün adam balık avlamaktan gelir ve öğleden sonra kestirmek üzere odasına çekilir.
Kadının canı sıkılır ve botla gölde bir gezinti yapmaya karar verir.
Bu gezinti umduğu gibi gitmez ve botun hakimiyetini yitirir. Bot, göl üzerinde serbestçe dolaşmaya başlar. Kadın da yapacak bir şey olmadığı için
çıkarıp kitabını okumaya başlar.
Derken devriyeye çıkmış olan deniz polisi kadını görür ve yanına yanaşır.
"Hanımefendi burada ne yapıyorsunuz?"
"Görmüyor musunuz, kitap okuyorum!"
"Ama bu bölgede balık avlamak yasaktır!"
"Zaten ben de balık avlamıyorum!"
"Ama gerekli bütün ekipmana sahipsiniz, sanırım sizi karakola götürüp ceza kesmem gerekiyor!"
-"Eğer böyle bir şey yaparsanız, ben de sizin bana tecavüz ettiğinizi söylerim!"
"Size dokunmadım bile!.."
"Ama gerekli tüm ekipmana sahipsiniz, değil mi?"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları