Halil İbrahim Akça itiraf etti!

Yayın Tarihi: 14/12/10 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

26 yıllık meslek hayatımızın en yoğun günüün yaşadık dün.

Yazdığımız yazılara genelde çok sayıda olumlu ya da olumsuz tepki alırdık ama dünkü kadar hiç bir zaman işlemedi telefon trafiğimiz.

şin en garip yani, bizi arayanların ya da mesaj gönderenlerin, nasıl olur da TC kökenli birinin böyle yazılar yazdığını sorması oldu.

Doğrusu bu işi epey garipsedik, oysa biz bilirdik ki gazetecilik kutsaldır ve evrenseldir.

Elinize çeşitli bilgiler ulaşır, bunları araştıırırsınız ve doğruluğuna emin olunca da kamuoyunu aydınlatmak için yayınlarsınız.

Bu kadar basit yani...

Dün bu sayfada eleştirdiğimiz Müsteşar Halil İbrahim Akça, Ankara'da olmasına rağmen TC Elçiliği basın müşavirliği kanalıyla bir açıklama gönderdi.

Öncelikle duyarlılık gösterip bu açıklamayı yaptığı için teşekkür ederiz.

İşin daha da ilginç yanı biz dünkü yazımızdan sonra kendisinden 'yalanlama' türünde bir yazı bekliyorduk.

Aksine kıbrıs Türkü'nün cezalandırılması gerektiği yönündeki sözlerin kendi ifadeleri olduğunu kabul eden bir yazıydı.

Tek nüans vardı, o da Türkiye insanının cezalandırılması yerine, Kıbrıs Türkünün cezalandırılmasına işaret etmesiydi.

İşte Halil İbrahim Akça'nın açıklaması;

***

"Levent Bey,

13 Aralık 2010 tarihli "Kıbrıs Türkünü Cezalandırmak Lazımmış!" başlığı ile, genelde Türkiye Cumhuriyeti-KKTC ilişkileri özelde ise şahsımla ilgili yazdığınız yazıyla ilgili açıklama yapma gereği duydum. Sizden ricam aynı şekilde bu açıklamayı da yayınlamanızdır.

Öncelikle bahse konu ikili görüşme ve konuşulanlar ile ilgili biraz daha ayrıntılı bilgilendirme yapmak istiyorum. Konu şudur. Hatırladığım kadarıyla 2010 yılı Haziran ayında Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret ettim ve birkaç saat ağırlıklı kısmı KKTC ekonomisi olmak üzere bir görüşme yaptık. Bu tür görüşmeleri daha öncede defalarca yapmıştık. Konuşmanın bir yerinde Sayın Cumhurbaşkanı bir önceki hükümetin ekonomiyi hatalı kararlarla kötü duruma getirerek kendilerine devrettiğini, Türkiye tarafının ise ekonomik tedbirlerin alınmasını mevcut iktidardan beklediğini ifade etti. Ben de "KKTC ekonomi yönetiminde eğer bahsettiğiniz gibi hatalı kararlar alınmış ve bunun sonucunda daha fazla bütçe açığı oluşmuş ise yeni gelen iktidarın tedbir alması gerekir, tedbir almayarak ortaya çıkan maliyeti Türkiyeden daha fazla kaynak alarak kapatmak doğru olmaz, eğer hatalı kararların bir bedeli olacak ise bu cezayı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları değil KKTC halkı kendisi ödemelidir. Zira buradaki iktidarları seçen KKTC halkının kendisidir. Aksi halde KKTC ekonomisi kendi ayakları üzerinde duramaz" şeklinde bir yorum yaptığımı hatırlıyorum.

Levent Bey biz bugünde böyle düşünüyoruz. Bu ifadelerden Kıbrıs Türkünün cezalandırılması anlamı asla çıkmaz. Saadece anlatılmaya çalışılan KKTC ekonomisisinin disiplin edilmesidir. Alınan kararların sorumluluğunun üstlenilmesidir. Bu bakış açısı benim şahsi düşüncelerimin ötesinde kurumsallaşmış ve protokollere yansımış bir politikadır. KKTC ekonomisinin kendi ayakları üzerinde duracak hale gelmesi için büyük çaba sarfediyoruz. Ekonomik program incelendiğinde her şeyin açık ve şeffaf bir biçimde orada yazılı olduğu görülecektir.

Ayrıca, yazınızda geçen birkaç hususa daha değinmek istiyorum.

Birincisi, benim ünvanım "TC Teknik Heyeti Başkanı" dır. Yıllardır TC-KKTC ekonomik programları iki tarafta oluşturulan Teknik Heyetler tarafından yürütülmektedir. Başkanı olduğum heyet Ankara'da her ay toplanır ve programda yer alan tedbirlerin takvimine uygun olarak yapılıp yapılmamasına göre protokolde öngörülen kaynağı serbest bırakır. Yılda iki defa da KKTC'ye programı gözden geçirmek üzere gelir. Ben yaklaşık sekiz yıldır bu görevi yürütüyorum. Ekonomik dengeler fazla bozulduğu için de yaklaşık 15 aydır KKTC'de daha fazla bulunarak programın hayata geçirilmesine katkı sağlamaya çalışıyorum.

İkinci husus, benim 2011 yılında Türkiye'de yapılacak genel seçimlerde milletvekili olacağıma dair ifadelerinizle ilgili. Daha öncede sizin köşenizde buna benzer bir haber yer almış ve bende sizi arıyarak konuya açıklık getirmiştim. Konuyu burada tekrar açıklamak istiyorum. Öncelikle belirtmeliyimki Kıbrıs'ta bana böyle bir yakıştırma yapılmasından gurur duydum. Ancak, Türkiye'de benim hakkımda bu tür haberler 2007 yılı seçimlerinden öncede çıkmıştı ve ben o seçimlerde adaylık başvurusunda bulunmamıştım. Kıbrıs'ta ortaya çıkan bu söylentiler o dönemde yazılan haberlere dayanıyordur diye düşünüyorum. Yoksa, ben burada bulununca programın uygulanacağı benim buradan ayrılmamla programın uygulanmayacağı gibi bir düşünce TC-KKTC ilişkilerini çok basite indirgemek olur.

Üçüncüsü, haberin bir yerinde "Tahminimiz o ki bu yazılarımıza Halil İbrahim Akça'dan da yalanlama gelecek" diyorsunuz diğer taraftada hükmü veriyorsunuz ve "Tahmininin aksine Kıbrıs Türkü en az onun kadar onur ve haysiyetine düşkündür" diyor ve yan sütünda da 10 üzerinden 1 puan verek haberi ne amaçla yazdığınızın ip ucunu veriyorsunuz. Yaklaşık 6 ay önce konuşulan bu görüşmenin içeriği çarpıtılarak neden bugün gazetede yazılmıştır. Yoksa, bu haberin zamanlaması, bu hafta Ankara'da yapılacak Teknik Heyet Toplantısı'nın gündemindeki konular ile mi ilişkilidir?

Levet Bey burada sizin aracılığınız ile Kıbrıs Türk halkının resmi doğru okumasını arzuldığımı duyurmak istiyorum. Ortada KKTC ekonomisisinin güçlendirilmesi ve taşların yerli yerine oturtulması için gösterilen çaba dışında başka hiçbir şey yoktur.

Selam ve saygılarımla,

(Halil İbrahim AKÇA)

Meteoroloji Dairesi

10

İsabetli hava durumu raporları ve uyarılarından dolayı

Neriman CAHİT

Yazar

10

Kıbrıs Türk kültür ve edebiyatına yıllardan beridir yaptığı katkılardan dolayı

İlkay Kamil

İçişleri Bakanı

9

Bu sayfada yaptığımız uyarıları dikkate alıp dün Merkezi Cezaevi'ne gidip incelemelerde bulunduğu için

Halil İbrahim AKÇA

5

Kıbrıs Türkü'nün cezalandırılması konusunda yazdığımız yazıyı dikkate alıp cevap gönderdiği için

KKTC Telsim

2

Yurtdışına giden ve uluslararası hattını açtırdığı halde telefon görüşmesi yapılamadığı için

(Okurlarımızdan gelen istek üzerine)

Elden ödeme

İstanbul'un en meşhur randevu evinin kapısı çaldı. Sahibesi olan 'Madam' kapıyı açtı ve ağırbaşlı, efendi görünümlü, yakışıklı ve 48 ile 52 yaş aralığında olduğunu düşündüğü bir beyefendi ile karşılaştı.
"Buyrun beyefendi, size nasıl yardımcı olabilirim" diye sordu Madam. "Ben Selma ile görüşmek istiyorum" dedi adam.
"Beyefendi, Selma bizim en pahalı kızlarımızdan birisidir. Belki de kızlarımızdan bir başkasını tercih edersiniz" dedi Madam.
"Hayır, kesinlikle Selma ile görüşmek istiyorum" dedi adam.
O anda Selma geldi ve adama 1 saatlik vizitesinin $25.000 (Yirmibeşbin Amerikan Doları) olduğunu belirtti.
Hiç duraksamadan ve tereddütsüz adam cebinden $25.000 nakit parayı çıkarıp Selma'ya uzattı. Selma parayı alıp cebine attı ve birlikte yukarı çıktılar. Bir saat sonra da adam memnun ve sakin bir şekilde mekanı terk etti.
Ertesi gün adam yine geldi ve tekrar Selma'yı görmek istediğini söyledi. Selma adama, ücretinin aşırı derecede pahalı olduğundan dolayı hiçbir kimsenin üst üste iki gün gelmediğini ve de herhangi bir indirim olamayacağını belirtti. Ve yine adam Selma'ya $25.000 nakit parayı çıkarıp teslim etti ve tekrar yukarı çıktılar. Takriben 1 saat sonra adam yine mekanı mutlu bir şekilde terk etti.
Üçüncü gün adam yine gelmişti. Herkes şaşıtmıştı, çünkü hiçbir kimse 3 gün üst üste gelmemişti. Ama adam yine $25.000 nakit parayı ödedi ve yukarı çıktılar. Birliktelikleri bittikten sonra ve üstlerini giyinirken Selma adama; "Hiçbir kimse benimle 3 gün üst üste olamadı. Siz ne iş yaparsınız ve de nerelisiniz?" diye sordu.
"Diyarbakır" diye cevap verdi adam.
"Gerçekten mi? Aslen ben de Diyarbakır'lıyım ve ailem hala orada yaşıyor" diye haykırdı Selma.
"Biliyorum" diye yanıt verdi adam ve devam etti; "Geçen hafta ablanız vefat etti ve ben onun avukatıyım. Vergi kesintileri sonrası payınıza miras olarak kalan net $75.000 parayı size bizzat elden teslim etmem için bana aileniz tarafından talimat verildi"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları