Eroinle dans!

Yayın Tarihi: 04/04/11 12:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

"Yenildin eroin! Kabul et artık...

Acımasız çarmıhına germiştin beni. Çırılçıplak;

Kollarımdan, bacaklarımdan, buz gibi kapkara bir tahtaya çivilemiştin...

Tutsağındım!

Ama kurtuldum! Çekip kopardım bedenimi çivilerden.

Etlerim paramparça, kanlar içinde...

Bana güç veren neydi biliyor musun? Korkularım!

Evet, evet, yanlış duymadın; korkularım kırbaç oldu bana!

Umurumda bile değildi ölüm...Derdim seninleydi!

Bir kez daha yaşayamazdım aynı utancı.

Korkuların saplantıya dönüştüğü yer, bıçağın keskin yüzüdür! Biliyor muydun bunu?

O keskin yüzde, eski bölük pörçük ürküntü kırıntılarımı ezip geçen gerçek korkuyu tattım ben.

Seninle yeniden yüz yüze gelmek. Yeniden aynı batağa saplanmak...Kolumda şırıngayla, izbe bir köşede kasılıp kalmak. Gencecik bedenimi, kurban niyetine önüne sermek...

İşte beni, sürüklendiğim açmazdan çekip çıkaran gerçek korkularım!

Onları çok sevdim, dost oldum onlarla.

Korkularımın kırbacında yeniden can buldum.

Yüzümde şaklayan her darbe, BEN'i bana biraz daha yaklaştırdı.

Sancılıydı öze dönüşüm, dayandım...

Önce BEN'le barıştım, yeniden kendimi sevmeyi öğrendim.

Başardım!

Özgürüm artık...

Dansımız bitti!

Sonsuza dek susturuyorum orkestrayı..."

...

İzmirli bir genç kız;

Pskiyatrist bir baba ve avukat bir annenin kızı.

İstanbul Boğaziçi Üniversitesi Psikiloji bölümünü kazanıp, büyük hayallerle gidiyor.

Çok iyi bir eğitim ve aile görgüsüne sahip...

Bir yurt odasında başlıyor eroinle dansı, can dostu bir arkadaşının sayesinde...

Önce zararsız denilen minik renkli haplar, sonra otlar, esrar ve eroin...

Eroini önce burnundan çekiyor, sonra da damardan...

Hepsiyle de 'ber kereden bir şey olmaz' diye tanışıyor ve kaçınılmaz son...

Can dostunu bu yüzden kaybetmesi ona uyuşturucudan kurtulmak için büyük bir kuvvet oluyor...

Ve sonunda büyük mücadeleler sonrasında yeniyor düşmanını...

...

Bir kitaptan bu kadar mı etkilenir?

Evet etkilendim.

400 sayfalık kitabı iki günde okuma başarısında bulundum ilk kez.

Piraye'nin de yazarı olan Canan Tan, yaşanmış bu hikayeyi öyle güzel kaleme almış ki, derslerde okutulmaması için hiç bir neden yok.

Bunları niçin yazdım biliyor musunuz?

Önceki gün gazete haberlerinde ülkemizin çok tanınmış ve benim de çok sevdiğim bir sanatçının uyuşturucu bulundurduğunu görünce önce inanmadım, daha doğrusu ona yakıştıramadım.

İçimde kaynar sular aktığını hissettim.

Tam da bu kitabı yeni bitirmişken okurla paylaşmak istedim.

...

Ne yazıktır ki ülkemizde de uyuşturucu yaşı artık ortaokullara kadar düştü.

Bir kaç gönüllü dernek dışında polisin özverili çalışmaları ve operasyonları dışında hiç bir şey yok elle tutulur.

Bir kereden bir şey olmaz diye başlıyor gençler, bu illet maddelere, sonra da müptelalık geliyor ardından...

Lütfen bu kitabı alın ve okuyun, ayrıca okutun...

Öncelikle de anne ve babalar!

Batağa saplanmak üzere olan bir kaç genci bile kurtarabilirsek çirkefn içinden ne mutlu bize...

...

NOT: Her hangi ilgili bir örgüte bu kitaptan 100 tane bağış yapmak istiyorum. İlgilenenler olursa beni arayabilirler.(L.ÖZADAM)

Okur Görüşü

'Devlet kendi eliyle ikinci iş yaptırıyor'

'Sayın Özadam,

Özel ders, dershane ve ikinci iş yasağı ile ilgili ikinci yazınızı yazdınız. Ortalık yine hareketlendi. Şüphesiz bunda etkiniz var. Ancak yazarken taraflı ve bilgi noksanı ile yazmamanız meslek etiği açısından önemli.

Örneğin okullarda yapılan öğrenciden misliyle para alınarak yapılan okul kurslarından hiç bahsetmiyorsunuz. Devlet kendi eliyle ikinci iş yaptırıyor hiç bahsetmiyorsunuz. Bunu da yaparken devlet binaları, devletin elektriği ve suyu sıraları tüm donanımları kullanılıyor.

Vergisi yok. Tamamen korsan ve yasaya aykırı. Ama bakan da hiç bundan bahsetmiyor. Sorsanız size diyecek ki savcılıktan görüş aldık bizim alış verişimiz "ödül" . Sorarım size bu kandırmacaya inanacak mısınız. Yasa açık ve herkese eşit mesafede (anayasa mahkemesi doktorlar yasasını ikinci işten değil eğitlik ilkesine aykırı olduğu için iptal etti).

Yeri okul olur ev olur ya da dershane olur. Özel ders verir, babutsa satar, bebek malzemesi dükyanı açar ya da tavuk satar. Hepsi ayni. Bakanın yaptığı gibi ona göre buna göre yasalar yorumlanamaz. Devlet kendi eliyle ikinci iş yaptırıyor herkes sus pus.

Bunu yaparken genelgeyle yapıyor çıt yok. Sayın bakana kurslarla ilgili daha önce alınan mahkeme kararları olduğu hatırlatıldığında, sayın bakan masaya elini vurarak okul müdürlerine "size yapacaksınız diyorsam yapacaksınız arkanızda ben varım" demesini hiç gündeme getirmeyin.

Okul kursu açmayan müdürlere bakanlık nezdinde baskı yapıldığını yazmayın. Kurs açmayan öğretmenlere müdürler seviyesinde baskı yapıldığını yazmayın. Hani hep yazarsınız "sabah öğretemeyen öğretmen öğleden sonra evinde mi öğretecek" ama sabah okul sıralarında öğretemeyen öğretmen öğleden sonra ayni sıralarda ayni öğrenciye paralı nasıl öğretecek" diye sormayın.

Duruma bakın TMK da kurs almış gitmiş ama özel ders verdiği iddia edilen ayni okuldaki öğretmenler kamu mahkemesine verildi. Adalete bakın. Bunu da yazmayın...'

Rahibin horozu

Rahibin kilise bahçesinde bir kümesi vardır.
Bir gün horoz ortadan kaybolur.
Horozu bulması, ya da yeni bir horoz alması gerek. Ayinden sonra
cemaatine sorar:
-Kimin horozu var?
Bütün erkekler ayağa kalkar..
-Hayır onu demedim, horozu gören var mı?..
Bütün kadınlar ayağa kalkar..
-Hayır efendim, yani ben başkalarının horozunu kim gördü demek istiyorum..
Kadınların yarısı ayağa kalkar..
Rahip iyice kızar..
-Allah, Allah!.. Ne laf anlamaz insanlarsınız. Benim horozumu kim gördü yahu?..
Bütün rahibeler ayağa kalkar..

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları