Vakıflar karıştı!

Yayın Tarihi: 29/04/11 12:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Meslek hayatımızda bir ilki yaşadık.

Dün acil gündemiyle toplanan Vakıflar İdaresi Yönetim Kurulu'na telefon bağlantısı ile katılıp, görüşlerimizi bildirdik.

Elimizdeki evrak neyse onu bize ne söylendiyse onu söyledik...

Kıvırmadan, çarpıtmadan, neyse o...

Son bir kaç gündür Vakıflar İdaresi'nin bir arazi takası işi var, bütün mesaimizi ona harcadık.

İşadamı Hayati Özok Hamitköy'deki işletmelerinin yanında bulunan bir araziye talip olmuş.

Bunun karşılığında önce iki, sonra da üç arazisini vererek takas talebinde bulunmuş.

Vakıflar İdaresi'nden birileri buna karşı çıksa da yönetim kurulu oy birliğiyle karar almış ve takas işlemi için işlemler başlatılıp Bakanlar Kurulu'na sunulmuş ve orada da kabul edilmiş.

Buradaki sıkıntı kimin bu işte ısrarcı olduğu ve arazilerin değerleri.

Yönetim Kurulu Üyesi Turgay Konti, hiç saklamadan dürüstçe söyledi, benim bu iş adamına yağ satıyorum, aracı oldum, diye...

Ama ortada ne bir avanta var, ne de rüşvet...

Ayrıca dendiği gibi bu iş adamı bu takastan bilmem kaç milyar lire kar elde etmiyor, aksine 60 bin sterlin alacağı gözüküyor.

Bu konuda Tapu Kadastro teknisyeni Fatma Mıstıkoğlu ile Emlak Şube Müdürü Şefik Işık'ın imzalı değerlendirme raporu var.

Hayati Özok'a ait arazilerden birisi 82 bin, diğeri 53 bin, üçüncü arazisi ise 179 bin TL değerinde.

Vakıf emlakının değerlendirme raporunda da 229 bin TL'lik bir rakam var.

Elimizde bunların haritaları ve değerlendirme raporu iletildi, Turgay Konti tarafından...

Bu söylentiler ve parti içi muhalefetten dolayı Turgay Konti bunalmış ve neredeyse ağlayacak noktaya kadar gelmiş.

Hatta başka konularda da adı geçtiği için ailesi tarafından partideki tüm görevlerinden istifa etmesi istenmiş.

Konti, aracılık yaptığını inkar etmiyor ve parmağının arkasına saklanmadan söylüyor her şeyi!

Ama saman altından su yürütenler de yok değil!

Örneğin Yönetim Kurulu Başkanı Tekin Köse...

Önceki gün bize ne dediyse, dünkü telefonla katıldığımız yönetim kurulu toplantısında her şeyi inkar etti.

Yani bu konuda herkes suçlu ama kendi zem zem suyuyla yıkanmış!

Daha var konunun;

İşadamı Hayati ÖZOK, söz konusu araziyi meğerse yıllar öncesinden istiyormuş ama bir türlü uzlaşamamış, eski yönetimler tarafından.

Tekin Köse, bundan iki ay önce yönetim kurulu üyeleri Turgay Konti ve Erdoğan Mani'yi de yanına alarak Hayati Özok'un ofisine gitmiş, çok da iddialı konuşmuş.

Ben yönetim kurulu başkanıyken, bu arazi senin olmazsa istifa ederim demiş.

İnanmayan Konti ve Mani'ye sorabilir...

Olayın ana fikri ise şu;

UBP içinde büyük bir kaynama var...

Kimi rant peşinde, kimi makam, kimi de başkasını kötüleyerek birilerine yalakalık yapma peşinde...

Ülke bataklığın içine girmiş, ekonomi ayaklar altında, sağlık ocaklarında doktor yok diye insanlar ölüyor, ek mesailer ödenmiyor diye çok yakında hastaneler felç olacak, eğitimde, turizmde, tarımda politikasızlık yüzünden kıvranan kıvranana, KKHY kurulamamış, KTHY çalışanları sefilleri oynuyor ve işte görün biz nelerle uğraşıyor ve hem kendimizi boş işlerle uğraştırıp, hem de sizi boşuna saçma sapan işlerle meşgul ediyoruz.

Emeklilik yasası kime özel?

Hükümet ansızın bir karar aldı;

Bundan böyle isteyen 65 yaşına kadar devlet memuru olabilecekmiş.

Yani artık emeklilik devletin değil çalışanın tekelinde...

Şimdi sormaz mıyız, bayram değil seyran değil, hükümet emekliyi niye öptü diye!

Eski Sayıştay Başkanını, kendi partilisi değil diye yaş sınırı getirip görevden alan hükümet şimdi ne oldu da çark etti...

Eminim ki biliyorsunuzdur!

Sadece iki tane müsteşar için tabi ki...

Biri Hüdaverdi Aksoy, diğeri Kamil Kayral...

Bütçe çöktü diye kıvranan hükümet kendi ipini kendi boğazına geçiriyor.

İki kişiye kıyak yapmak için çok sayıda emekli olacak kişiyi de devlette tutacak.

Sonuçta onlar emekli olunca maaşları düşecekken, bir beş yıl daha kalıp yüksek maaş almaya devam edecekler...

Nasıl çelişki ama?


Ahmet Kaşif, uzayda mı yaşıyor?

Dipkarpaz sağlık ocağına giden ve doktor bulamayan bir vatandaş yolda hayatını kaybetti.

Afrika ülkeleri dahil böyle bir ihmal ve rezalet yaşanmaz!

Peki bizde oldu da ne oldu?

Bundan kime ne ki?

İnsan hayatı kimin umurunda?

Ya Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif?

Yoksa uzayda mı yaşıyor da bunlardan haberi yok!

El insaf yani, insan bari en azından bir açıklama yapar, özür diler, soruşturma başlatır...

İnsan hayatı bu kadar mı ucuz bakan bey?

Avukat, doktor, papaz...

Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim.
Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler.
Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş.
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları