Örtbas etmek istiyorlar!

Yayın Tarihi: 12/05/11 12:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Hem öğretmen hem de veli…

Öğretmenlerin ikinci iş yapması onun artık umurunda bile değil!

O çocuğunun geleceği derdine düşmüş.

Lise sonda okuyan kızı bu yıl okulu bitirecek ve her liselinin hayalinde olan üniversiteye girecek.

Dün bakanlık yetkilileri veliyi apar topar bakanlığa çağırdı.

Veli yapılan görüşmeler sonrasında anladı ki bu işi ört bas etmek istiyorlar…

Çünkü üç gündür bu konuyu yazıyoruz, bakanlıktan tek bir açıklama bile yok!

Onların bütün derdi, özel ders veren öğretmen olayını kapamak ve camiaya şirin gözükmek.

Çünkü bakan bey dedi ya, 'ben Nazım beyden daha ılımlıyım' diye!

Bir çok kamu çalışanı ikinci iş yaptığı için öğretmene de izin verecek, siyasi rant, oyuğruna…

Dün bakanlık müdürü hem aynı zamanda öğretmen de olan veliye ne dedi biliyor musunuz?

Kızının baskı altında olduğunu ispat et dedi!

Hem dershanede hem okulda çalışan öğretmenin tacizini de ispat et dedi!

Sanki de bu devletin değil başka düşman bir devletin yetkilileri bunlar.

Eğitim gibi çok ciddi bir sektörde yapılan şikayetlerin peşine düşeceklerine, söz konusu öğretmenlerin ve onların çalıştığı dershanelerin peşine düşeceklerine, veliye çıkışarak 'ispat et' dediler!

Hatta duyduk ki, şimdi de hem öğrencinin hem de velinin psikolojik sorunu olduğunu yaymaya çalışıyorlar.

Bir veli bir kız öğrenci, karşılarında koskocaman bir devlet ve çırpınıyorlar, haklarını aramak için…

Oysa biz bilirdik ki devlet güçlünün değil güçsüzün yanındadır…

Ezilen, horlanan, itilen ve kakılan halkının yanındadır….

Ama bizdeki devlet mafyalaşan ve devletle bütünleşen, hatta devlet erkini eline geçiren dershanecileri değil şikayet eden veli ve öğrenciyi suçlu çıkarmaya çalışıyor…

Ve bütün bunları ispat et diyor koskocaman devletin bakanlık müdürü!

ÖSS'ye yoğun bir şekilde çalışan bir lise son sınıf öğrencisi, sırf kendi dershanesinden ayrılmak istedi diye, yapılan tüm bunlar reva mı?

Veli ve öğrencinin ruh sağlığından şüphe duyanlar, kendi öğretmeninin ruh sağlığından hiç mi şüphe etmezler!

Ya lisenin müdürü?

Kendisine yapılan tüm şikayetlere niçin sessiz kalıyor?

Yoksa o da mı dershane mafyasını bir parçası haline geldi ve bu kadar sessiz!

Ailenin 1 Aralık 2010, 7 Mart 2011 ve son olarak da 9 Mayıs 2011 tarihli bakanlığa yaptığı dilekçelere niçin hala cevap verilmedi?

Yoksa bu olayın ört bas edilmesi için çok yükseklerden emir mi geldi?

Örtbas etmenin bir şekli de aileye çamur atmak mı?

Ama şükür ki veli de öğrenci de her türlü baskıya rağmen direnmekte kararlı.

Sinmeyeceğiz, susmayacağız diye yemin etmişler.

Biz bu olayı örtbas ettirmeyeceğiz!

Ne kadar kirli çamaşırları varsa buradan sergilemeye devam edeceğiz…

Böyle biline!

Okur Görüşü

"İkinci iş furyası"

"Bu ülkenin bir devlet memuru olarak ikinci iş yapmıyorum.

Benim gibi yüzlerce kamu görevlisi de ikinci iş yapmıyor.

Ama çevremde, özellikle de öğretmen, doktor, işçiler ve teknisyenler arasında ikinci iş yapmayan bir kişi bile yok!

Devlet kurumlarında bu kişilere özellikle göz yumuluyor.

Kimlerin ikinci iş yaptığını bırakın bilmeyi, bu kişilerden mal veya hizmet almayan müdür yok gibi. Herkes birbirine göz yumup güya insanlık yaptığını sanıyor!

Daha sonra iş maaş artışlarına geldiğinde, bütün memurlar zaten ikinci iş yapıyor, hepsi ya hayvancı ya tarımcı gibi bahaneler de sendikaların önüne konulup artış yapılmıyor. Zaten sendika yönetiminde olanlar kendi şahsi menfaatlerinden başka bir şeyle ilgilenmiyorlar. Kapı arkalarında kendi ve yakınlarının işe alım ve terfileriyle uğraşıyorlar. Şahsen bunlara onlarca kez şahit oldum!!

Peki sonunda bu işlerden kim zarar görüyor? Tabi ki ikinci iş yapmayan ve dürüst çalışan gerçek kamu görevlileri... Çünkü hem maaş hem de terfi yönünden sıkıntıyı bir tek bu kesim yaşıyor, ama sesleri çıkmadığı için gelen giden bunların üstüne basıyor! İkinci iş yapanlara kimse dokunmasın diye olan dürüst memurlara oluyor.

Dışarıda işsiz gezenleri de, namuslu dürüst memurları da kimsenin taktığı yok…"
(Mustafa – LEFKOŞA)

Yağdanlık

Ülkenin başkanı kayıkla gezmeyi severmiş, o kürek çekerken, yağdanlıkları arkadaki sandaldan onu takip ederlermiş..
Bir gün başbakan kürek çekerken, kayık birden karaya oturmuş.
Yağdanlıklar telaş içinde;
-"Ne oldu efendim?" diye sorunca,
Başbakan gülmüş:
-"Ne olacak oturduk!"
Yağdanlıklar bir ağızdan karşılık vermişler:
-"Güle güle oturun efendim, güle güle oturun!"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları