Gelirlerin azaldığı dönemde fon uygulaması ayıptır!

Yayın Tarihi: 20/05/11 12:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Kıbrıs Türkü sadece Kıbrıs sorunu konusunda değil hemen her konuda bir karpuzun iki yarısı gibi bölünmüş durumdadır.

Bunun ekonomiye etkilerini de şimdi görmekteyiz!

Hemen her konuyu anlarız da ekonomide yaşanan ikilemin ülke geneline yansımaları olumsuz yanların göstermeye başladı bile…

Hükümetin hiçbir özel sektöre danışmadan aldığı fon uygulaması taraflar arasında tartışıladursun, vatandaş her geçen gün azalan alım gücünün yanı sıra fonlardan dolayı artık daha pahalı bir yaşam içine itilmiş, sıkıntılar da katlanarak artmıştır.

Ekonomist değiliz ama iyi bir tüketici olduğumuzu söyleyebiliriz…

Bir tüketici önce fiyata bakar sonra kaliteye, sonra da hangi malı alacağına karar verir.

Örneğin ben gittiğim her yerde, otel ve restoran gibi işletmelerde Kıbrıs ürünü var mı diye bakarım.

Benim tespitlerime göre, kar yapmak için ince hesap yapmak zorunda olan işletmeci kaliteden daha çok ürünün fiyatına bakarak alışverişini yapıyor.

Gittiğim bir çok işletmede gözlemim odur ki, Kıbrıs'ın zeytine de yağı da peyniri ya da hellimi de ya yoktur, ya da tadımlık olarak çok az miktarda bulunur.

Bunun nedenini sorduğunuzda da ilk söylenen hem pahalı olduğudur hem de devamının bulunmadığıdır.

Yıllardan beridir ambalaj sorunu yaşayan Kıbrıs ürünleri, son yıllarda bunu aşmaya çalışsa da yılların alışkanlığı ve ucuzluğu dışarıdan gelen ürünlere rağbeti arttırmıştır.

İş adamları sanki başka ilgilenecek sorunları yokmuş gibi aralarında ikiye bölündüler.

Üreticiler dışarıdan gelen ürünlerle rekabet edebilmek için fonlara büyük destek verirken, ithalatçılar da örgütlenerek tepkilerini her geçen gün daha ağır bir şekilde dile getirmektedirler.

Ama benim mantığım da fonların bir an önce kaldırılmasından yana ağır basmaktadır.

Çünkü, yerli üretim maddeleri onlarla ifade edilirken, ithal edilenler binlerce çeşittir.

Çoğunluk dışarıdan gelen maddeler olduğu için bu enflasyonu keskin bir şekilde yükseltmiş ve bu da vatandaşın alım gücünün azalmasına neden olmuştur.

Ayrıca istatistikler de fonların uygulanmaya başlamasıyla, güneyden yapılan alış verişlerin artışını gözler önüne sermiştir.

Geçmişteki narenciye ve patates rekoltesinin şimdilerde hangi noktalara düştüğünü hep birlikte yaşamaktayız.

Belki bu anlamda yerli üreticiyi koruma altına almak için ilik düşünülecek olan fonlar akla yatabilir ama, bu uygulama onlar uzun vadede bir yarar getirmeyecek, aksine bir süre sonra rehavete neden olacağı için aksi tesirleri olacaktır.

Dışarıdan gelen ürünlere uygulanan fonların bir kısmının yerli üreticiye yansıtılması onlara bir nebze olsun rahatlık sağlayabilirdi ama bu paraların devlet hazinesi gitmesi bile bu uygulamadaki samimiyet noksanlığını açıkça göstermektedir.

Bizce hükümet biraz da siyasi şova dönük bir kararla fon uygulamasında aceleci olmuş ve sadece iş insanlarını birbirine düşürmemiş, alım gücünün azaldığı bir dönemde halkı biraz daha kendi eliyle sıkıntı içine sokmuştur.

Her zaman iddia ederim, Kıbrıs'ın narenciyesi de, patatesi de, hellimi ve diğer süt ürünlerindeki lezzet de belki biraz duygusal olacak ama başka ülkede yoktur…

Bence hedef bunları korumak için, dışarıdan gelen ürünlere fon uygulamak kolaycılıktan başka bir şey değildir.

Aksine fonları tamamen kaldırıp, bizim kendi ürünlerimizdeki kalite ve ambalaj sorunu ile birlikte, pazarlama sorunları çözüp bunları ihracata yönlendirmek, biraz meşakkatli olsa da en doğru olanıdır.

Umarız ekonomiyi allak bullak eden bu yanlışından bir an önce döner ve işin kola yanını değil zor olanını yeğler…

"Dershane sahipleri bayram yapıyor!"

"Dershaneciler çok mutlu, o kadar ki akşam yemede içmedeydiler. Konuştukları tek konu;
"İyi ki Kemal Dürüst gelmiş, yoksa Nazım kimseyi takmıyor bizi liğme liğme edecekti, gerçekten ucuz kurtulduk…"

Bu arada yeni atılımlar için düğmeye basıldı. Bu yıl yeni iki dershane daha kuruluyor. Biri ilkokul biri orta- lise. Lefkoşa'nın güzide okullarındaki 4-5 sınıf öğretmenleri ve TMK, BEAL öğretmenleri görüşmeye bile çağrılmaya başlandı. Kurucuların içinde ünlü bir işadamımızda var finansör olarak bu işe giriyor. Yeni dershane binaları için emlakçılar seferber oldu.

Ankara'da faaliyet gösteren büyük bir dershane ile de know-how anlaşması yapılıyor. Yani ortalık daha da karışacak…"
(Sedat-LEFKOŞA)

Duvar

Kudüs'e atanan bir Amerikalı gazeteci, ağlama duvarının önünden gelip geçerken, bir Musevi'nin her gün duvarın önünde diz çöküp dua ettiğini fark etmiş. Haftalarca aynı manzarayı görünce dayanamamış gazeteci. Bu adamla konuşmayı denemiş:
- "Sizi her gün dua ederken görüyorum." Adam cevaplamış:
- "Evet, sabahları gelir, dünya barışı ve kardeşlik için dua ederim... Öğleden sonraları gelir, yeryüzündeki acıların ortadan kalkması ve bütün insanların refaha kavuşması için dilekte bulunurum..."
- "Ne kadardır sürüyor bu?"
- "Tam 25 yıldır..."
- "Bunca yıl sonra nasıl bir duygu var içinizde?"
- "Duvara konuşuyormuşum gibi bir duygu..."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları