İmam yellenirse...

Devletler yasalarıyla vardır, yasalara önce devlet sahip çıkar.

Bizde yasa var, ama sahip çıkan yok!

Aksine devletin kendisi yasaları ayaklar altına almış…

Yasa diyor ki, devlet çalışanı ikinci iş yapamaz, bakan ikinci iş yaptığı ispatlanmış davaları
kapatıp, yasaya sahip çıkacağı yerde ayakları altına alıyor!

Sayıştay, hizmet alımı yasal değil diye yasaları burnumuza dayıyor, devlet bir iki kurban seçip sözleşme iptali yaparken, yüzlercesinden hizmet alımına devam ediyor.

Devlet sahiller halkındır, kimse tecavüz edilemez diye yasa çıkarmış, ama müşteri yatırımcı
olunca, kıyılar betona dönüşmüş, görmemezlikten geliniyor…

Orman arazilerimiz mirastır denmiş, yine yasa çıkarılmış, ama söz konusu partili olunca
bakanlar kendi imzalarıyla ihlal etmiş, partiliyi kıramamış, ormanlarda keçiler kuzular cirit
atıyor!

Dağların kuzeye bakan yanından taş almak yasaklanmış, gidin Tatlısu'dan bakın dağlara nasıl için için oyulmuş!

Kumar yerliye yasaklanmış, gazinolar yerliden geçilmiyor, birkaç garibana soruşturma, kelli
fellilere göz yumulmuş!

Güya fuhuş yasak, yurt dışından gelen kadınlar ülkede ancak garsonluk yapar denmiş, ama
sanki bunu devlet dememiş, bu kadınları her hafta cinsel hastalığı var mı diye kendi eliyle
muayene ediyor!

…

Bir köyün imamı bir gün cemaate namaz kıldırırken osurur.

Bunun üzerine tüm cemaat kahkaha atar.

Tüm köyde imamım osurması gündeme oturur.

Artık çocuklar bile imamla alay etmektedir. "Osuruklu imam" diye çağırmaktadırlar.

imam utancından dışarıya çıkamaz.Camiye gidemez.

En sonunda köyü terk etmeye karar verir.

Aradan çok uzun bir zaman geçer.7-8 yıl gibi.

İmam kendi kendine , artık olay çoktan unutulmuştur diyerek köye geri dönmeye karar verir.

Köye geri döner.Köy eskisi gibi değildir.Yeni insanlar görür.İmam ,olay kesin unutulmuştur
diyerek sevinir.

Yolda bir çocuğa rastlar

- "Merhaba evladım senin adın ne bakiim ?"

- "Mehmet"

- "Beni tanıyor musun?"

- "Hayır"

İmam sevinir.Herkes unutmuş olayı diye düşünür.

- "Mehmet sen kaç yaşındasın?"

- "Valla annemin dediğine göre imam osurduğunda ben 2 yaşındaymışım"

Okur Mektubu

"Başbakan nüfus sorununu çözdü!"

"Levent bey merhaba,

Sayın başbakan bakın ne diyor; 'Bu uygulayalım nüfus sorununu KKTC kalmaz…
Vatandaşlıkları düşürülmeli..'

Konferans sonunda Rum tarafındaki seçimlerde 455 Kıbrıs Türkünün oy kullanmasına tepki
gösteren ve bu kişilerin KKTC vatandaşlığından çıkarılmasını isteyen tepkili konuklarını
yatıştıran Küçük, bu konuyla ilgili talimatları verdiğini belirterek "Bu 455 kişi Güney
Kıbrıs'ta yaşayan Kıbrıslı Türklerdir. Bunlar güneyin kütüğüne kayıtlı olup oy kullandıkları
için vatandaşlıklarının düşürülmesi gerekiyor" diye konuştu"

Başbakanımız İngiltere'de Kıbrıs Cumhuriyeti seçimlerinde oy kullananların KKTC
vatandaşlıkları düşürülsün dedi.

Bende düşünmeye başladım;

TC'den gelenler isterse 11 Haziran'da Türkiye'de oy kullanacaklar. Vatandaşlıktan atılacak
mı?

-İngiltere, Kanada ve diğer ülkelerde yaşayan ve bu ülkelerin vatandaşı olan Kıbrıslı Türkler
var. Bunlar vatandaşlıktan atılacak mı?

-Ön önemlisi. KKTC vatandaşları isterseler TC vatandaşı olabilir. Olanlardan oy kullananlar
vatandaşlıktan atılacak mı?

Başbakana şimdi düşen görev.

Dünyanın hangi ülkesinde seçim var ise o ülkenin seçmen listesini talep etmeli.

Eğer bu listelerde KKTC vatandaşı olan var ise.

VATANDAŞLIKTAN ATMALI.

Nüfus sorunumuz çözülmüş olur.

Güleyim mi?

Ağlayalım mı?

Saygılar"
(Özgül ÇELİK-MAĞUSA)

LTB'nin dikkatine!

"Sevgili Levent bey,

LTB ile ilgili iki hususa dikkat çekmek istiyorum. Aslında iki küçük not:

1. Nedendir bilmem daha erken; Mart sonu bilemedin nisan başı yapılması gereken
kabaklama diye tabir edilen ağaç budamaları sıcakların iyice arttığı bu geç zamanlara
bırakılıyor.Köşklüçiftlik'te gördüğüm ağaçları "ditsiris" eden bu kabaklama budamalar
kesinlikle yanlıştır. Ağaçlar da eziyet çekerler!

2. Kızılay olarak bilinen Güzel Sanatlar Ortaokulu'nun arkasındaki efgallittoların acilen
budanması gerek. Birilerinin kafasına veya arabasının üstüne düştü düşecek!Sevgili Cemal
Bulutoğluları'na iletirsen hemen düzeltir..."

(Mehmet BARIŞSEVER)

Hediye…

İki zengin barda oturmuş yılbaşında eşlerine ne alacaklarını konuşuyorlarmış.
Biri, "Geçen sene araba aldım, ondan önceki sene yat aldım. Alacak şey kalmadı" demiş.
İkincisi, "Ben de geçen sene tek taş yüzük, ondan önceki sene yazlık almıştım. Ben de bu yıla bir şey düşünemiyorum artık" demiş.

O sırada masayı temizlemeye bir komi yaklaşmış. Biraz da gırgır olsun diye ona sormaya
karar vermişler. "Delikanlı" demişler. "Yılbaşı geliyor da, karılarımıza alacak hediye
bulamıyoruz. Sen olsaydın ne alırdın?" "Don alırdım" demiş, komi.

Adamlar şaşırmış. "Don mu? O da neden?"

Komi gülmüş. "Giyer o sevinir, çıkarır ben sevinirim.."