Hristofyas suçlu bulundu, peki ya bizde?

Yayın Tarihi: 04/10/11 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Bizde bir laf vardır, bir şeyin takibinin yapılmasını istemiyorsan 'komiteye havale et' diye…

Yalan da değil hani, şimdiye kadar bazı özel olaylar için kurulan komiteler aylarca kafa patlattığı halde hiçbiri sonuçlanmamış, her hangi bir olayın sorumlusu bulunmamış, bu yüzden de komitelere güven hiç olmamıştır.

Ama komşuda durumlar öyle değil!

11 Temmuz'da Evangelos Florakis Deniz Üssü'nde 98 barut dolu konteynerde patlama gelmiş 13 kişi hayatını kaybetmişti.

Başta siyasiler olmak üzere, basın ve yargı, buna bir de kamuoyunun baskısı eklenince Rumlar hiç gecikmeden bir komite kurdu ve yapılan araştırmalar dün basına açıklandı.

Soruşturma komitesi başkanı sonucu hiç kıvırmadan duyurdu;

Ve 13 kişinin ölmesiyle sonuçlanan patlamanın sorumlusunun Dimitris Hristofyas olduğunu söyledi…

Evet, yanlış duymadınız, Hristofyas devletin başında olan birisi olarak bu olaydan sorumlu yani suçlu tutuluyor.

Bundan sonrası nasıl bir hukuk yolu takip edilecek, hep birlikte izleyeceğiz!

Şimdi böyle bir olaya şapka çıkarmayız da neye çıkarırız?

İsterseniz düşman deyin, isterseniz komşu, orada demokrasinin nasıl işlediği, yargının nasıl çalıştığı, halkın hassas konularda nasıl duyarlı olduğunu gördük hep birlikte…

Komşuda durum böyle olunca içimizi çekerek kendimize bakıyoruz hemen, daha da doğrusu kendimizi onlarla kıyaslıyoruz haklı olarak.

Yine bundan birkaç ay önce kızını ve kızının arkadaşını devlette istihdam ettiren Rum siyasetçinin olay basında yayınlanınca nasıl hiç ikilemeden siyaseti bıraktığını hatırlatmakta yarar var.

Bu da demektir ki komşuda hukuk dışı bir olay hiçbir zaman cezasız kalmıyor ve gereği yapılıyor.

Biz de ise buna benzer tek bir olay bile gösteremezsiniz!

Gösteremezsiniz çünkü, bizde suçluyu korumak gibi kötü bir hastalık var…

Siyaset her şeye o kadar işlemiş ki, halkın vekil yaptıkları, halka vekillik yapmaktan başka her türlü gizli kapaklı işin ardındaki kişiler.

Bir kez daha hatırlatmakta yarar var;

İçişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun ekibi ile birlikte rüşvet alırken bastığı daire müdürünün akıbeti ne olmuştur?

Rüşvet aldığı iddia edilen bir müdür, cezalandırmak yerine müşavirlikle ödüllendirilmiş, devletin ensesinden keyif yapmaya evine gönderilmiştir.

Yine hakkında çeşitli söylentiler çıkan ve görevde bulunduğu son günlerde bile çeşitli kaçakçılık operasyonları kendisine haber edilmeyen dönemin gümrük müdürü hakkında niçin soruşturma açılmamış da, o da ödüllendirilmiş ve müşavirliğe çıkmıştır?

O da devletin yani hepimizin ensesinden geçinmekte, görevli bulunduğu anda iddia edilen tüm yasa dışılıklar karanlığa gömülmüştür.

Peki ya geçen yıl sel baskını nedeniyle Lefkoşa devlet hastanesinde ölen 8 insanımız için ne demeli?

Rumların canı cana da bizimkiler patlıcan mıydı yani?

Geçtiğimiz Şubat ayında, hastane sular altında kalmış, jeneratörler devreye girmemiş ve tarihte bir ilk yaşanarak 8 insanımız bir günde hayatını kaybetmişti!

Bu konuda da ne yargı, ne siyasiler ne de kamuoyu ve basın olayın üstüne gitmedi ve unutulup gitti…

İki ayrı komşu, iki ayrı zihniyet;

Birinde sorumluluk duyan, sorumlular arayan ve anında sonuçlandıran, diğerinde de insan hayatının hiçe sayıldığı, sorumluların cezalandırılacağına, bağrına basılıp korunduğu bir zihniyet…

Farkımız burada işte!

Hulusioğlu: Eşim istihdam edilmedi!

Dünkü mesaj kutusu köşesinde Çatalköy Belediye Başkanı Mehmet Hulisioğlu'nun eşinin Milli Eğitim Bakanlığı'nda istihdam edildiğini, biraz da tepki koyarak yazmıştık.

Bu mesaj özellikel Girne bölgesinde büyük çalkantılara neden oldu.

Bizi telefonda arayan Mehmet Hulisioğlu, telefonlarını susmadığını arayıp tepki koyanların haddi hesabı olmadığını söyledi.

Yaptığı açıklamada da eşinin bir özel sektör işletmesinde çalıştığını, ancak işten ayrılmak istediğini, ve işverenine ayrılma nedeni olarak 'devlette işe başlayacağım' dediğini söyleyen Hulisioğlu, söylenen beyaz yalanın başlarına büyük işler açtığını ifade etti.

Ve şunu ekledi;

"Ben belediye başkanı olduğum sürece, ailemden kimse devlette istihdam edilmeyecektir, bunu garanti ederim"

İçim parçalandı!

Pazar günü akşam üstü son günü olması nedeniyle Tarım ve Hayvancılık Fuarı'na gittim.

Oradan da aynı yerde bulunan Pazar yerini gezdim.

Hava kararmak üzereydi, esnaf artık kasalarını toplarken, elde kalan çürük ya da ezik meyve-sebzelerini bir kenara bırakmıştı.

Nerdeyse salça olmuş domateslerin bulunduğu bir kasanın etrafındaki insanları görünce gözlerime inanamadım.

Elleri domates suyu içinde kasanın içinde sağlam domates arıyorlardı.

Hatta olayın resimleri de çektim…

Bu sayfada o resim de bulunacaktı ama koyamadım.

Çürümüş, ezilmiş domatesleri kapışan insanların ülkemizdeki varlığını gözlerimle gördüm, içim parçalandı…

Yanlış adam

Mc Murphy, pubta dertleniyordu.. "Sekiz çocuğum var ve karım gene hamile.. Onu bir daha hamile bırakırsam kendimi asacağım.."

Bir yıl sonra, McMurphy, pubta "Karım gene hamile" deyince, arkadaşları hatırlattı..

"Hani bu iş bir daha başına gelirse, kendini asacaktın?."

"Asacaktım" dedi, McMurphy..

"İpi satın aldım. Ormana gittim, ilmik yapıp ağaca bağladım. Tam ilmeği boynuma geçirirken aklıma geldi. Ya yanlış adamı asıyorsam?.."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları