Çevre katliamı burada, devlet nerede?

Yayın Tarihi: 15/08/14 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Sağlık politikası olmayan ve koltuğa oturan Sağlık Bakanlarının bile sistemsizlikten dem vurduğu bir ülkede yaşanan çevre felaketlerini kaleme almak ne kadar ilgi çekecek ve devleti harekete geçirecek bundan kuşku duymaktayız ama yine de pes etmemek ve en azından toplumun belli kesimlerini tetiklemek için görev ifa ediyoruz…

Onun için bize gelen ihbarları elimizden geldiğince kamuoyuyla paylaşmak, üzerine ölü toprağı serpilmiş devlet birimlerini uyandırmaktır amacımız…

Onun için biraz da inciterek başlayacak zorunlu olarak bu yazı…

Hani şu meşhur Marsilya ziyareti var ya!

Merak ettim işte, Bakan Hamit Bakırcı ve ekibi görev geldikten sonra en son ne zaman Akdeniz köyünün sahillerine gittiler?

Ya da gittiler mi hiç!

Gittilerse gözlerine bir şeyler çarptı mı?

Orasının SİT alanı ve çevre koruma bölgesi olduğunu biliyorlar mı?

Ön yargılı olduğumdan ötürü kusuruma bakmasınlar ama orada durumlar hiç de iç açıcı değil!

Akdeniz köyü sahilleri SİT alanıdır ve kaplumbağaların yumurtlama merkezlerinden birisi olduğu için de çevre koruma bölgesidir…

Bu tür bölgelerde yasaları çiğneyenler başka devletlerde olsa 'cinayet'le yargılanırlar ve biz de her zaman bir dost-ahbap bulunduğu için bir iki haberden sonra unutulur gider…

Biz bir kez daha gündeme getirelim istedik;

Örneğin burada ki işletmenin tuvalet atıkları ve mutfak suları nereye gider?

Daha da önemlisi, tamamen yasak olmasına rağmen bu işletmenin sahibi nasıl olur ve kimden yetki alır da betonerme bir yapı inşa eder?

Bu arkadaş izin aldığını söylese de bu iznin sadece tuvalet yapımı ve soyunma kabini için olduğunu biz biliyoruz…

Çevre Dairesi Müdürü Hasibe Kusetoğluları'na yönelttik bu konudaki sorularımızı…

Şu açıklaması bile bizim için yeterlidir;

"Bu işletmenin beton dökme izni asla olamaz çünkü hem SİT alanıdır hem de çevre koruma bölgesidir…"

Hasibe hanım buradaki durumu Girne Kaymakamlığı'na yazılı olarak bildirdiği halde şu ana kadar her hangi bir sonuç alınmamış…

Buranın işletmecisi daha da öteye giderek kendini 'çevreci' ilan edip çevreyi katletmeye devam ediyor…

Gelin de isyan etmeyin!

Sayın Hamit Bakırcı;

Sizden istirham ediyoruz, hani şu bayram tatilinde ekibinizle birlikte Marsiya'ya gitmiş ve önemli incelemelerde bulunmuştunuz ya…

Lütfen bu hafta sonu da aynı ekiple birlikte Akdeniz köyü sahillerine bir çıkarma yapınız…

Bu ülkenin ne babayiğitler yetiştirdiğini gözlerinizle görünüz…

İşte o zaman Marsiyla faciasının toplum vicdanında açtığı yaralara biraz olsun merhem olabilirsiniz…

Gözlerini para bürümüş!

İçişleri Bakanı Teberrüken Uluçay televizyonda vurguladı;

Cezaya düşmüş kişiler bir asgari ücret öderse geri dönebilecekler!

Varsa da yoksa para…

Toplumun hassasiyetleri göz ardı edilmiş ve her şeyi para olarak gören ruhsuz bir zihniyetten öte değil…

Paranın gözü çıksın!

Hulusi Manisoy ayıp etti!

Alayköy'ün sevilen başkanı Hulusi Manisoy bu kez öyle bir icraata imza attı ki herkesi şaşırttı…

Alayköy Kültür ve Sanat Derneği'nin 4 yıldır düzenlediği ve geleneksel hale gele uluslar arası festivaline takoz koymaya çalışıyormuş…

Peki neden?

Bu derneğin başkanı yerel seçimlerde kendisine rakip çıkan Ali Gürel olduğu için!

7 ülkeden onlarca ekip gelecek ama başkan bu kadar ilgisiz olacak hatta her zaman yapılan festival alanına izin vermeyecek…

Yapma başkan!

Sen bu değilsin…

UBP'li küskünler buluştu!

UBP Genel Başkanı her ne kadar yerel seçimlerden sonra yaptığı açıklamada 'başarılı olduk' dese de aksine partide bir küskünler ordusu yaratıldı…

Parti disiplininin ayaklar altına alındığı bu seçimlerde bir çok partili kendi adayına oy vermedi hatta başka adaylara oy topladı!

Sonuçta parti yara aldı ve bu konuda ilk adım Lefkoşa İlçe Başkanı Faiz Sucuoğlu'ndan geldi…

Gönyeli'li küskünleri dün Eziç'te toplayıp bir yemek veren Faizoğlu bu önemli toplantıyı gizlemeye kalksa da bunu başaramadı…

300 kişinin aynı yerde yemek yediği bir mekanda gizlilik mi olurmuş…

Çevre konferansı…

Konferans sırasında arkadaş olan üç uzman birlikte tuvalete girerek ihtiyaç gidermişler. İşini ilk bitiren ellerini yıkadıktan sonra makineden peşpeşe kurulama kağıtları alıp ellerini kurulamış. Tam 16 adet kağıt havlu harcamış. Arkadaşlarına dönmüş:
– Ben ODTÜ mezunuyum, bizim okulda önce temizlik ögretilir.
İşini ikinci bitiren tek bir kağıt havlu çekmiş ve elini kurulamış ve diğerlerine dönmüş:

- Ben Bilkent mezunuyum,bize okulda çevreciligi öğrettiler. Çok kağıt harcamak çevreye zararlıdır?

Üçüncü kişi ne ellerini yıkamış, ne kağıt almış. Kendisine şaşkın şaşkın bakan arkadaşlarına dönmüş:

- Ben Boğaziçi mezunuyum, biz elimize işemeyiz!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları