Akıncı 'gizli' oylara güveniyor!

Yayın Tarihi: 15/12/14 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Son yıllarda yapılan seçim süreçlerine bakarsak eskiden olduğu gibi anketlerin basında yayınlanmadığını görürüz…

Çok sayıda anket yapılır ama bunlar eskiden olduğu gibi gazete manşetlerine yansımaz!

Bana göre bunun en önemli sebebi anket sonuçlarının çok da sağlıklı olmamasıdır…

Demek ki ülkede büyük bir kitle anketörlerin sordukları sorulara samimi cevap vermiyorlar!

Ya da seçmenin kafası çok karışık olduğu için görüşünü değiştirebiliyor…

Buna siyasi baskıyı da ekleyebiliriz!

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanan Mustafa Akıncı da ülke seçmeninin büyük bir kısmının sorulduğunda çok samimi olmadığına inanıyor ve seçim sonuçlarını 'gizli' oyların belirleyeceğini düşünüyor!

Yine onun görüşüne göre bu gizli oylardan en fazla kendisi sebeplenecek…

Mustafa Akıncı'ya yapmış olduğu ziyarette kızacağını bile bile sordum;

"Harmancı, Lefkoşa'da kazanmasaydı aday olur muydunuz" diye!

Her nedense bu soru kendisine sorulduğunda hep ikilemde kalıyor…

"Evet Harmancı kazandı ben de onun için aday oldum" diyemiyor…

Niçin çekiniyor ben de bunu anlayamıyorum işte!

Parti olarak çok güçlü olmayan Mehmet Harmancı, seçmenin 'değişim'den yana tavır koymasıyla başkan seçildi ve burada Lefkoşalıların mesajı gayet açıktı!

Mevcut partilerden bıkkınlık, bir türlü çözülemeyen sorunlar, vaatlerin yerine getirilmemesi Harmancı'ya büyük bir zafer kazandırdı!

O da başaramazsa bir dahaki sefere kazanma şansı hiç olmayacak…

Akıncı bu konudaki soruya biraz çelişkili cevap verdikten sonra ben de üstüne gidince şöyle dedi;

"Eroğlu taktiği uyguluyorum…"

Hep birlikte güldük tabi ki…

Mustafa beye göre Derviş bey de zor sorular karşısında böyle çelişkili cevaplar veriyormuş…

"Harmancı'nın kazanması elbette ki önemli oldu" diye nihayet itiraf etti…

"Ama sadece neden bu değil" diye devam etti.

Partili partisiz çok kişinin desteği ile nabız tuttuktan sonra aday olmaya karar verdiğini belirtti…

Hatta bir çok UBP, DP ve CTP'li olarak bildiği kişilerin bile kendisini teşvik ettiğini ortada alternatif bir aday olmazsa sandığa gidecek seçmen sayısının çok azalacağını düşündüğünü, adaylığının biraz da yurt görevi olarak gördüğünü ifade etti…

Mustafa Akıncı son 5 yıldır aktif siyasetin dışında bir isim…

Bu 5 yılda bırakın aktif siyasetle uğraşmayı, geçmiş seçimlerde mensubu olduğu partisi için sokağa bile inmedi!

İşte en çok eleştirilen yanı bu…

Zaten bunu kendisi de kabul ediyor ve 2009 yılına kadar milletvekili olduğunu o tarihten sonra da siyasetten daha çok araştırma yapıp kitap yazmakla günlerini geçirdiğini söylüyor!

İyi de şimdi ne oldu da ansızın Cumhurbaşkanı adayı oldu peki?

Eğer siyaseti bırakmasaydı, bu 5 yıllık süreçte hem milletvekili hem de pek ala parti başkanı olarak kalabilir bunda da hiçbir sıkıntı yaşamazdı…

Bu konudaki soruma şöyle cevap verdi;

"Siyaset demek illa ki parti başkanlığı ya da milletvekili olmak demek değildir…"

Ben bundan şunu anlarım;

Mustafa bey belediye başkanı oldu, milletvekili oldu ve parti başkanlığı yaptı, bunlardan doyuma ulaştı ve ülke siyasetindeki açığı da görerek şimdi Cumhurbaşkanlı için kolları sıvadı!

Zamanlaması mükemmel yani…

Şu anda dört aday ciddi bir yarış içindeler…

Kimin Cumhurbaşkanı seçileceğine ise halk iradesi karar verecek…

Benim inancım şudur ki seçmenin büyük bir çoğunluğu karar vermedi!

Parti fanatiklerini bir yana bırakırsak sessiz çoğunluğun belirleyeceği Cumhurbaşkanı kim olacaksa Cumhurbaşkanı olmanın öncelikle Kıbrıs sorunu ile paralel olduğunu idrak etmeli!

Bizde Cumhurbaşkanının en önemli özelliği görüşmeci olmasıdır…

Yok topluma eşit davranacaklarmış, yok herkesi kucaklayacaklarmış, şeffaf olacaklarmış lütfen bunları geçsinler artık!

Bunlar sıradan siyasetçilerin söylemlerinden öteye gitmeyen açıklamalardır…

Seçmen bundan ne kadar etkilenir bilemem ama en azından beni bu söylemler etkilemez, aksine sanki de sıradan bir genel seçim havası yaratır!

Aday olan 4 isim de 'marka' olmuş isimdir ama içeride marka olan isimler kronikleşmiş Kıbrıs sorunu konusunda daha fazla kafa patlatmak zorundadır…

Burada soru şudur;

Kıbrıs sorununu çözmek için formülünüz nedir, aksi halde alternatif olarak nasıl bir yol haritası belirleyeceksiniz?




Kadının eli…

Fransız erkeğine sormuşlar.

"Kadının elini niye öpersiniz?" diye.

Fransız cevaplamış:

"Kadına saygı duyarım. Erkek ile bir bütünü tamamlar."

Alman erkeğine sormuşlar. "Kadının elini niye öpersiniz?"

Alman cevaplamış:

"Kadın kutsaldır. Hayatın devamını sağlar, doğurur."

Türk erkeğine sormuşlar. "Kadının elini niye öpersiniz?"

Türk erkeği cevaplamış;

"- Bir yerden başlamak lazım!"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları