Hayvancılar Birliği Başkanı da bunu yaparsa!

Yayın Tarihi: 03/03/15 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Hayvancılar Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları'nın gazetedeki açıklamalarını görünce midemiz kalkmıştı…

Yıllardır Rum kesiminden kaçak et getirildiğini söyleyen Naimoğulları verimden düşmüş inek eti ile domuz etinin karıştırılarak döner ve lahmacun yapımında kullanıldığını ifa etmişti.

Yani Mustafa Naimoğullarına göre kaçak et yıllardır geliyordu ve sektörde de haksız rekabet vardı…

Burada şunu sormak lazım gelir;

Madem ki yıllardır bu ülkeye Güney'den kaçak et geliyor Hayvancılar Birliği olarak ne gibi tedbirler almışlardır?

Kaç kişiyi ihbar etmişlerdir, hangilerinin ceza almasını sağlamışlardır?

Öyle değil mi ya bir sektörde kaçakçılık yapılıyorsa ve özellikle de bu halk sağlığı ile ilgili ise önemli ve ciddi bir konudur ve bunun peşine düşmek gerek!

Ortaya bir açıklama atıp geri çekilirseniz ya da isimleri deşifre etmezsiniz kaçakçılığın sona geçmek mümkün olur mu?

Hatırlarsanız geçtiğimiz günlerde 2 bin 226 kg etin sağlıksız olduğu haberleri manşetlere taşınmıştı…

LTB Halk Sağlığı Şubesi, Zabıta Şubesi ve Veteriner Dairesi ekiplerinin hazır bulunduğu denetimlerde sağlıksız olduğu tespit edilen 2 bin 226 kg et müsadere edilmişti…

Bu iki kasaptan bir tanesi de Haknur adındaki kasaptı!

İyi de bu kasap kimindi?

K.T. Hayvancılar Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları'na ait bir işletme…

Ama bu isim gazete haberlerinde yayınlanmamıştı…

Ne yalan söyleyelim bu ismi duyunca önce inanmak istemedik!

Hayvancılar Birliği Başkanı olan Mustafa Naimoğulları nasıl olurda işletmesinde sağlıksız et bulundururdu?

Her gün gazetelerde v televizyonlarda açıklama yapan bir birlik başkanının kasa dükkanına sağlıksız et bulundurmasına inanmak hayli güçtür çünkü…

Dün kendisi ile görüştük ve ilk olarak şu soruyu yönelttik kendisine;

"Haknur Kasap sizin midir"

Şu cevabı verdi bile;

"Benim üzerimedir…"

Detayında şöyle dedi;

"Benim üzerimedir ama aslında halen vatandaş olmayan Bayram Sarı'nındır. Aile dostumuz olduğu için böyle bir uygulama yapmak zorunda kaldık…"

Sonra etlerin imha edilmesini eleştirerek bundan işletmenin çok zarar gördüğünü ortada ağlıksız et diye bir konunun olmadığını iddia etti…

Çünkü Mustafa Naimoğlulları'na göre şoklanmadan saklanan ette sağlık sorunu olmazdı…

Ve şunu ekledi;

"Zaten etlere ok uygulaması 15 günlük bir mevzuat!"

Acaba gerçekten öyle miydi?

Bu konuyla ilgili en sağlıklı bilgiyi almak için Veteriner Dairesi Müdürü Ramadan Gökşan ile görüştük…

Öncelikle kesilen hayvanların niçin şoklanması gerektiğini öğrendik…

Konu tamamen sağlıkla ilgili bir konu…

Bütün kasaplar kestikleri hayvanları öncelikle mezbahaya giderek şoklamak zorundalar ve izinler Veteriner Dairesi'nden alınıyor…

Şokanmayan ve uzun süre dolapta kalan etler çok kısa bir süre içinde bozuluyor hatta insan sağlığını tehdit etmeye başlıyor…

Ayrıca yeni mevzuat filan değil, uygulama yıllardan beridir böyle…

Kestiğin hayvanı önce mezbahaya götüreceksin orada şokladıktan sonra dükkanının soğuk hava deposuna koyacaksın…

Şimdi bunu yapan işletme sırada bir işletme olsa belki de yazı konusu bile yapmayacaktık…

Ama sıradan bir işletme değil ve Hayvancılar Birliği Başkanı gibi önemli bir kurumun başında olan, yıllarca başkanlık eden Naimoğılları'nın adına olan bir işletme…

Ayrıca hayatını bu işe adayan başkanın şoklama konusunda da bilgisinin olmamasına inanmayız…

Ayrıca bu işletmenin kendi üzerine kayıtlı olmasına rağmen başkasının işlettiği yönündeki açıklaması da bize çok samimi gelmedi…

Öyle bile olsa bu işin sorumlularının başında gelendir…

Yakışık almadı Mustafa bey!




Çekiç-kova

Yakışıklı bir Amerikalı çiftci kasabaya inmiş. Bir kova, bir çekiç, iki tavuk ve bir de horoz satın almış. Çiftcinin bütün bunları taşımakta zorlandığını gören dükkan sahibi ona akıl vermiş :

- Çekici kovanın içine koy, kovayı bir elinde taşı. Tavukları koltuk altlarına sok ve horozu da öbür elinde taşı..!

Çiftci, adamın dediğini yapmış ve kamyonetine doğru yürümeye başlamış. Yakışıklı çiftcinin yolunu bir kadın kesip :

" Affedersiniz, acaba Çılgın Boğa Çiftliği'ne nasıl gidebilirim ? ".

Çiftci :

- Şansınız var, benim çiftliğim Çılgın Boğa'ya çok yakın. Atlayın kamyonete sizi götüreyim...!

Kadın :

" Peki ama, sizin beni şimdi bir duvara yaslayıp, öpmeyeceğinizi nereden bileyim ? ".

Çiftci :

- Hanımefendi insaf, bir elimde içinde çekiç olan kova, koltuklarımın altında birer tavuk, öteki elimde bir horoz varken, ben sizi nasıl duvara yaslayıp öpebilirim ? ...

Kadın :

" Çok basit..! Horozu yere koy, üstüne kovayı geçir, çekici de kovanın üstüne koy ki horoz kaçamasın...! Ben de tavukları tutarım..."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları