"Sağın lideri artık benim"

Yayın Tarihi: 15/05/15 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Serdar Denktaş'ın dünkü basın toplantısına çok geniş bir açıdan bakmak lazım…

Öncelikle Serdar Denktaş'ın siyasi hayatındaki en kalabalık basın toplantısı oldu, bakanı vekili, müdür ve müsteşarı ile bir gövde gösterisi haline dönüştü…

Denktaş bu kalabalıkla arkasında ne kadar destek olduğunu göstermeye çalışarak bir anlamda güç gösterisinde de bulundu!

Ben o toplantı sonrasında şu mesajı aldım;

"Bundan böyle sağın lideri benim…"

Çünkü Serdar Denktaş özellikle de DP genel başkanı olduktan sonra sağda hiçbir zaman birinci adam olamamış ikinci ve üçüncülükle yetinmek zorunda kalmıştı…

Derviş Eroğlu'nun da seçim kaybetmesinden sonra liderlik konusunda bir boşluk oluşmuş ve bu boşluğu artık doldurmak gerekiyordu…

Yani Serdar Denktaş için liderlik zamanı gelmişti ve bundan daha iyi bir fırsat olamazdı!

İlk kurultayda parti isminden 'UG'yi çıkarmak da bunun ilk göstergesiydi…

Serdar Denktaş'ın 'sistem çökmüştür' saptamasının altına bu ülkede imza atmayan tek bir kişi bile bulamazsınız…

Bu çıkışı eğer gerçekten de sistemi kurtarmak için mi yapılmıştır bunu önümüzdeki süreçte hep birlikte izleyeceğiz…

Ama Denktaş şunu da söylemeliydi;

"Bu sistemi biz siyasiler çökertti yine biz siyasiler ayağa kaldırmalıdır…"

Bunu söylese, hatta sadece bu görevinden değil vekillikten de istifa etse işte o zaman ayakta alkışlanır sağdaki liderlik mücadelesinde de hiç tartışmasız kazanırdı…

Bana göre bu biraz görsel bir şov oldu, yerine atayacağı kişi kim olursa olsun hükümetin DP kanadında ipler hep yine Serdar Denktaş'ın elinde olacaktır…

Serdar bey diyor ki;

"Ben Türkiye'ye karşı değilim ama hep böyle bir imaj yaratılmaya çalışılıyor…"

Çok da haklıdır…

Serdar Denktaş, 2004 Annan Planı döneminde merhum babasının Türkiye'deki çıkışları nedeniyle Türkiye'de bazı kesimlerin hedef tahtası haline getirilmiştir…

Denktaş'ı çok yakından tanıyan birisi olarak onun Türkiye düşmanı olduğu yönündeki söylemlere ancak güler geçerim…

Sağ partilerin diğer isimleri gibi Türkiye'ye tavla teslim olmamış, hep dik bir duruştan bahsetmiş ve kimsenin karşısında el pençe divan durmayı kendine yedirememiştir…

Zira gelmiş geçmiş tüm hükümetler ki buna son zamanlarda sol kesimden de isimler katılmıştır, Türkiye'ye gittiklerinde başka ama adaya gelince başka konuşmuşlardır…

TC Yardım Heyeti konusu da dünkü toplantının çok önemli bir mesajını teşkil etmiştir…

Bir kere özellikle şunu söyleme ihtiyacı duyurum ki 'yardım heyeti' ismi bile iticidir, aşağılayıcıdır, Kıbrıs Türk toplumunu dilenci yerine koymaktır…

Zaten bazı TC'li yetkililerin de böyle bir birimin olmaması gerektiği yönünde görüşleri olduğunu çok iyi biliyoruz…

Serdar Denktaş da eski sağın bu konudaki 'teslimiyetçi' tavrını çok iyi bildiği için bu eleştiri ile sağda yeni bir liderlik imajı çizmeye çalışmıştır…

Ama şu da bir gerçektir ki TC Yardım Heyeti'nin KKTC 'deki projeler için ayırdığı çok yüksek miktardaki paralar da bizim siyasilerin proje özürlü olması nedeniyle yeteri kadar kullanılmamaktadır…

Küçük bir örnek verecek olursak geçenlerde de yazdığımız gibi TC'nin buradaki eğitim Bakanlığı için geçen yıl ayırdığı ödeneğin 9 milyon TL'si kullanılmamış ve geri gitmiştir…

Sonuçta Serdar Denktaş, dünkü açıklamalarıyla sağda liderliğe soyunmuştur ve uzun açıklamasının özünde de bu yatmaktadır…

Hayırlı olsun…

Ulaş Gökçe'nin açıklaması

"Sayın Levent Özadam!

Yazınızı okudum. İlginize ve dostane uyarınıza teşekkür ederim. Eğer sayfanızda bana ayıracak yeriniz varsa ve mektubumu yayınlarsanız sevineceğim. Bu imkân yoksa durumu anlayışla karşılayacağım.

Alihan Pehlivan'ı çekemediğimi söylüyorsunuz. Eğer onu YYK'da "çekememe" hakkım varsa onu çekmek istemiyorum. Ben Pehlivan'ın saygı duyulacak biri olduğunu düşünmüyorum. Ben Pehlivan'ı YYK'ya layık birisi görmüyorum. Ben kendisini gazeteciliğe layık birisi de görmüyorum. Sanırım henüz böyle davranmamda yasal bir zorunluluk yoktur. Olmadığını varsayarak bunu ifade ediyorum. Eğer yasal veya manevi hakkım yoksa bundan sonra UBP hangi kararı verirse boynumuzu büküp, dizimizi kırıp kaderimize katlanırız.

Pehlivan'ın Türkiyeli oluşu veya benim mesleğimin yaptığım eleştirilerle ilgisi yoktur. Pehlivan Fransız, ben ise döner ustası olsam da eleştirilerimin özü önemlidir. Ülkemizde yürütülen siyasi nüfus politikalarına karşı olsam da bu memlekette hayatta kalmaya çalışan herkes kabulümdür. Bir tek yasal yollarla yaşayanlar değil, ülkemizde kaçak olarak yaşayan, mülteci olarak gelen herkese yetecek ekmek olduğuna inanırım. İnanmakla da kalmayıp bu yönde, bulunduğum her görevde, mücadele ederim. Bununla da yetinmeyip etnik gruplar arası çatışmaları önleme yolunda yazı yazarım, konferans veririm, uğraşırım. Bu konuda görev yürüttüğünüz gazetelerin arşivine bakmanız yeterli olacaktır. Bir kişi Türkiyeli diye ondan eleştirimi esirgemem. Herhangi birinin, sırf Kıbrıslıdır diye hatalarına tahammül göstermediğim gibi…

Sayın Özadam!

Bir çay kaşığına sığmayacak bilgisi ve aklı olmayanlar tarafından yönetilmek, iki kelimeyi bir araya getiremeyenlerin, Türkçe bilmeyenlerin gazetecilik yaptığı gazeteleri okumak, TV kanallarını izlemek, radyoları dinlemek bana zor geliyor. Buna bir vatandaş, bir okuyucu, bir izleyici, bir dinleyici olarak hakkım var. Örneğin sizin yönettiğiniz Internet gazetesinde neredeyse bir tek sizi okuyorum. Üslubuma gelince… Tahammül biter ve isyan başlar. Ben dürüst bir dil seçmeyi tercih ettim. Dürüstlük bazen üzer. Tercihimden memnunum. Ayrıca önemli bir kesimin düşüncelerini dile getirdiğimi de düşünüyorum. Aynı memlekette yaşıyoruz. Etrafa bir sorun. Dahası bu atamayla ilgili olarak bir soru da vicdanınıza sorun. Ben doğru cevapları bulacağınıza eminim.

Doğru yolu ancak eleştiriyle bulabiliriz. Eleştiriniz için yeniden teşekkür ederim.

Bilvesile saygılarımı sunarım…"

(Ulaş GÖKÇE)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları