Bu yazının yorumu sizin!

Yayın Tarihi: 27/07/15 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Sevgili okurlar, lütfen empati yapalım;

Karpaz'da Derince köyünde oturuyorsunuz, eşinizin bir cilt hastalığı nedeniyle Mağusa Devlet Hastanesi'nden randevu sistemi ile sıra numarası alıyorsunuz…

Size verilen randevu tarih ve saati, geçtiğimiz Cuma günü saat 11.20…

Hem siz hem eşiniz özel sektörde çalıştığı için patronunuzdan elbette izin almak zorundasınız, en az yarım gün…

Öyle de yapıyorsunuz ve köyünüzden 50 km uzaklıktaki Mağusa Devlet Hastanesi'ne gidiyorsunuz…

Saat 11.00'de hastanede cilt polikliniğindesiniz ama içeride doktor yok!

Size doktorlar odasına gitmenizi öneriyorlar, gidiyorsunuz ama aldığınız cevap şu;

"Nevruz hanım yok ayrıldı…

Sinirleriniz epey gerilmiş olarak hastanede bir amir bir yetkili arıyorsunuz ama bulamıyorsunuz…

Bir görevli bulup ona derdinizi anlatıyorsunuz 'bizim randevumuz var' diye ama nafile Nevruz hanım hastaneden ayrılmış…

Sonra görevli Dr.Nevruz Tuğcu'yu telefonla arıyor aldığı cevap şu;

"Pazartesi günü gelsin bakalım!"

Bu kadar basit işte;

Siz 50 kilometre uzaktan işinizden izin alarak geliyorsunuz ama aldığınız cevap su kadar basit;

"Pazartesi günü gelsin…"

Eşini Mağusa Devlet Hastanesi'ne patronundan izin alarak götüren Derince köyünden Cengiz Çelik, bana telefonda aynen şunları söyledi;

"Kendimi o an kaybettim ve bağırıp çağırmaya başladım…"

Devam etti;

"Zaten patronumdan zor izin almıştım Pazartesi günü hangi yüzle izin alacağım?"

Çünkü devlet hastanesinde kendisine yapılan bu haksız muamele o kadar çok zoruna gitmişti ki lütfen onun yerine kendinizi koyun lütfen…

Siz ve eşiniz özel sektörde çalıştığınızdan patronunuzdan izin alıyorsunuz ve 50 kilometre uzaklıktaki hastaneye hem de size verilen randevu saatinden önce gidiyorsunuz ama aldığınız cevap;

"Nevruz hanım yok!"

Nevruz Tuğcu'nun adını burada özellikle verdim çünkü kendisine telefonda ulaşıp konuştum Cengiz Çelik'in şikayetini ilettim…

Kesinlikle Cengiz beyin anlattıklarının doğru olmadığını söyledi şöyle devam etti;

"Ben hastanedeyken bekleyen hasta yoktu, hatta var mı diye görevlilere sordum, yok dediler…"

Sonra ekledi;

"Cengiz Çelik 20 dakika geç geldi, benim de bankada işim vardı ayrıldım…"

Nevruz hanım böyle söyleyince doğrusu Cengiz beye içimden biraz sitem ettim ve kendisini arayarak niçin hastaneye geç gittiğini sordum…

Bu kez öfkesi daha büyüktü!

Yüksek ve kızgın bir ses tonuyla aynen şöyle söyledi;

"Şimdi biz suçlu çıktık desenize!"

Sonra devam etti;

"Ben o saate hastanede olduğumu ispat ederim Levent bey, orada bize kayıt numarası verdiler onu göndereceğim size…"

Ben de göndermesini istedim ve gönderdi, bu belgeyi sizinle sayfada paylaşıyorum…

Cengiz bey doğru söylüyordu çünkü o küçük kağıt parçası kendisine verildiğinde saatler 11.06'ı gösteriyordu…

O kağıdı alıp eşini Nevruz hanıma muayene ettirmeye götürdü ama kendisi yoktu, hastaneden ayrılmıştı ve görevli aracılığıyla eşini Pazartesi günü getirmesini istemişti…

Ve kızgın vatandaş olayı bize intikal ettirdi…

Bizim burada vermeye çalıştığımız mesaj ne hastane yönetimini ne de Nevruz hanımı kötülemek filan değildir…

Bu yazıyı kaleme almamdaki asıl neden kamudaki çarpık sistemin kamuoyunun bilgisine getirmekten başka bir şey değildir…

Vatandaşın, hele de merkezlere uzak kırsalda oturan insanların kamuda başlarına gelen en basit örneklerinden birini sizlerle paylaştım…

İsteyen, vatandaşa yapılan haksızlıkları, isteyen hastanelerdeki başıbozuklukları, isteyen de doktorların özelde ikinci iş sorununu bu yazıdan sonra sorgulayabilir, hatta gerekirse ilgiler bu yazıyı ihbar kabul edip olayın üstüne gidebilir, o onların sorunudur!

Staj yapan öğrenciden 200 TL istiyorlar!

Bir okurumuz arayarak Sağlık Bakanlığı'na olan sitemini dile getirdi;

Kızı yurt dışında tıp eğitimi alıyormuş KKTC'de yaz tatili süresince de staj yapması gerekliymiş, müracaatta bulunmuşlar ve aldıkları cevap şu olmuş;

"Hastaneye 200 TL bağış yapmak zorundasınız!"

Kim olsa kızar tabi ki…

Aslında burada paranın miktarı filan önemli değil!

Devletin staj yapan öğrenciye bakış açısıdır…

Bir ayrıntı da artık bizim ülkede bağış sisteminin kural ve mecburiyet haline getirilmesidir!

Ne kadar keyifli bir millet olduk!

Biraz gecikmeli olsa da nihayet eğer büyük bir sorun yaşanmazsa Ekim-Kasım aylarında çeşmelerimizden Türkiye'den deniz altından getirilen içilebilir kalitede su akacak!

Bu nedenle ülkemiz genelinde yoğun bir alt yapı çalışması var, her taraf kazılıyor ve yeni su boruları döşeniyor…

Doğal olarak da bazı karmaşalar ve trafik sıkışmaları yaşanıyor!

Ama gördüğümüz kadarıyla bu çalışmalara yapılan eleştiriler de biraz haddinden fazla acımasız oluyor…

Bazıları bu çalışmalara 'işkence' adını veriyor!

Ayıptır be kardeşim…

Sadece KKTC'ye değil adanın tümüne kadar yetecek kadar hem de çok kalitesi su getirecekler ve siz bunun nimetlerini konuşacağınıza biraz rahatınız bozuldu diye hep şikayette bulunursunuz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları