"1974 öncesi sahiplerini unuttuk!"

Yayın Tarihi: 09/09/15 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Bakan Çolak çok da resmiyetten hoşlanmayan bir yapıya sahip!

30 yıldan fazla bir sürede kendi ofisinde avukatlık yaptığı için özel sektör ruhunu taşıyor…

Dışişleri Bakanlığı'na alışmış görünüyor ama alışamadığı şeyler de var;

Bunlar protokolde olmanın gerektirdiği şeyler…

Yapılan ziyaretler, resmi resepsiyon ve yemekler…

Ben anladım ki yoğun ziyaretçi trafiği kendisini epey sıkmış, ama bunların şart olduğunu da iyi kavramış…

Kendisi hem iş hem de özel hayatında epey disiplinli bir kişiliğe sahip olduğu için bakanlığın ilk günlerinde gözüne çarpan devlet olma ciddiyetine yakışmayan görüntüler nedeniyle şaşkınlığını gizlemiyor…

Ama da bakanlıklar içinde en disiplinli ve düzenli olanın kendi bakanlığı olduğun da kabul ediyor, her türlü eksikliklere rağmen…

Dışişleri Bakanı Emine Çolak ile dün Radyo Vatan'da bize göre çok da yararlı bir program gerçekleştirdik…

Mesleği gereği ilk olarak ülkenin hukuk yapısını, mahkemeleri gündeme getirdik…

Çünkü biliyorduk ki şimdi bakan olduğu için konuya daha geniş bir açıdan bakma şansı vardı!

Ve her sene adli yılın açılışıyla yapılan konuşmalar, eleştiri ve sitem dolu…

İşte burada her şeyde belki tasarrufu anlarız ama konu yargı oldu mu bunun adı tasarruf olmaktan çıkar ve ihmal olur bize göre!

Sayın Çolak'ın da bu konudaki görüşü farklı değil…

Bu konuda, 'bir türlü hükümetlerin önceliği olamadı' diye sitem etti kendisi de!

Bina yetersiz, yargıç sayısı yetersiz, çalışan sayısı yetersiz…

Hala çökmediyse bu bile büyük başarıdır!

Bakan Çolak, geçtiğimiz bir Rum gazetesine verdiği demeçteki açıklamaları nedeniyle bizim tarafta epey eleştirilmişti…

Peki ne demişti Sayın Çolak bu açıklamada;

"Garantörlük konusu çözümü geciktirmemeli…"

Bizdeki muhalifler ve sosyal medya yorumcuları olayı şöyle anladı ya da yanlış aksttirmeye çalıştı;

"Bakan Çolak Türkiye'nin garantörlüğüne karşı çıkıyor!"

Zaten bizim sorunumuz bu işte;

İnsanların ağzından çıkan kelimeleri cımbızla çekip, bunları toplayıp anlamını tamamen değiştirdikten sonra kamuoyuyla paylaşmak!

Bundan kimin bir yararı olacaksa artık…

Emine Çolak'ın Türkiye'nin garantörlüğüne filan karşı olmuşluğu yok…

Onu bu konudaki düşüncesi tamamen garantörlük konusunun öncelikle garantör ülkelerin konusu olduğu…

Bu konuda ne bir karşıt görüşü var ne de muhalif bir duruşu!

Sayın Çolak 30 küsur yılık bir hukukçu ve mesleğinde de zirveyi görmüş birisi…

Hukuk ve Kıbrıs sorunu arasında organik bir bağ olduğu için de sormamak olmazdı;

"İki taraf arasındaki mülkiyet sorunu bir hukukçu gözüyle nasıl çözülmeli" diye de sorduk…

Bu konuda da gayet ılımlı düşünüyor;

Elbette hukuk ön planda olacak ama insan haklarını da unutmamak lazım diye konuyu güzel özetledi…

Yani o da kimsenin evinden topraklarından koparılıp sokağa bırakılması gibi bir durum ortada yok…

Tazminat ve takas iyi bir denge içinde mülkiyet sorununu çözebilir…

Ama şunu da unutmamak lazım ki;

Buradaki malların 1974 öncesi sahiplerini de unutmamak gerek!

40 senedir içinde oturduğumuz ama bizim olmayan bir mekanda ısrarlı olacaksak bunun da bir bedeli olacak!

Ve bu bedel bir şekilde ödenecek…

Her şeyin bir bedeli olduğu gibi!


Şive meselesi…

"Her yörenin her bölgenin kendine has bir şivesi oluyor... Biz Kıbrıslıların da...Bize has bize özel bir şivemiz var.

Ancak metin veya yazılarımızda neden kitap dilini kullanmıyoruz... Kitap dilini yazılarımızda kullanmamız Kıbrıslı kimliğimizi kaybettirmez...Ta ilkokul yıllarından eğitimini almışız...Özellikle gençlerimizin yazılarında hep fark ediyorum... "Kendine" yazmak yerine "Gendine" diye yazılıyor... Bence yazılarımızda öğrendiğimiz kitap dilini kullanmalıyız...

Naçizane fikrim diyorum…"

(Feyzan KORUR)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları