Dr.Küçük, su ve işgal!

Yayın Tarihi: 15/07/16 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
Kimin aklına gelmişse aklınla bin yaşasın…

Dün akşam Özgürlük Mücadelesi Liderimiz Dr. Fazıl Küçük'ün mozolesi Türkiye'den gelip bin bir tartışmalara neden olan su ile yıkandı…

Elbette sembolik bir olay bu!

Ama anlamı çok büyüktü…

Bunu öğrenince aklıma gelen ilk şey merhum liderimizin bir deyişi oldu;

"Türkiye için hayati olduğu kadar şeref ve haysiyet meselesi olan Kıbrıs davası, Türkiyesiz hiçbir zaman halledilemez ve halledilemeyecektir…"

Bana göre Türkiye ile ilişkiler konusunda söylenmiş en anlamlı ve değerli sözdür bu!

Bunun özü şudur;

Türkiye varsa varız, yoksa yokuz!

Gayet net ve açık…

…

Türkiye'den gelen bereketli su biraz geç de olsa topraklarımıza ulaşmaya başladı…

En çok da dün Mesarya ile buluşması içimi serinletti!

Arpadan başka bir şey yetişmeyen o da kuraklık oldu mu ot bile bitmeyen Mesarya ile…

Gözlerimi kapadım ve birkaç saniye yemyeşil Mesarya'yı hayal ettim!

Gürül gürül akan suyuyla…

Gerçekten de asrın projesidir bu!

Kıbrıs Türküne 'besleme' dedikleri için Türkiye'nin şu anki yönetimini bir çoğumuz tasvip etmesek de sözünde duran bir Türkiye var karşımızda…

Dr. Küçük'ün de dediği gibi!

Sadece Kıbrıs davası değil bir çok konuda Türkiyesiz olmuyor bu ata yadigarı topraklarda!

…

Türkiye'nin burada uyguladığı bütün politikaları benimsiyor muyuz?

Hepsini elbette hayır!

Yıllardan beridir yapılan maddi ve manevi yardımları kimse inkar edemez…

Onlar olmasaydı Kıbrıs Türkü'nün ayakta kalabilmesi imkansızdı!

Ama bir de dayatmalar var işte…

Ya da geçmiş hükümetlerin beceriksiz ve basiretsiz yönetimleri sonucunda kaybedilen yıllar!

Ve ardından bozulan ikili ilişkiler…

Rahmetli İsmet Kotak anlatmıştı;

Ercan'dan İstanbul'a uçup sonra bindiği taksicinin nerelisin diye sorup da onun da Kıbrıslıyım dedikten sonra şoförün el frenini çekip arabayı durdurduktan sonra Kotak'a arabadan indirmek istemesini…

"Madem ki siz bizi istemiyorsunuz, biz de sizi istemiyoruz, in arabamdan" deyişini!

Hak etmediği bir süreç yaşamıştı Kıbrıs Türkü, şimdi de kırıntıları yok değil…

…

İki siyasi parti ve bir öğrenmen sendikası geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosunun Rum üyeleri ili birlikte Türkiye'yi AB'ye şikayet etmişler…

Şaşırmadık!

Beklenen bir şey olsa da insanın yüreği dağlanıyor!

Şikayet mektubunu lütfen hepiniz okuyunuz…

Okuyunuz ki bir zamanlar Dr. Fazıl Küçük Türkiyesiz Kıbrıs meselesi halledilemez derken, yıllar sonra hem de içimizden bazıları hangi ağır ithamlarla Türkiye karşıtlığında bulunmuşlar!

Türkiye'yi Kıbrıs'ın kuzeyini işgal etmekle suçluyorlar…

Bunu hep yapıyorlardı ama bu kez çok farklı!

İçeride söyledikleri zaman insan bu kadar rencide olmuyor ama yanlarına Rumları alıp da bu ithamlarda bulununca 'bunlar ne biçim insanlar' diye hayıflanmamak elde mi!

Hadi iki küçük ve Kıbrıs Türk toplumunu hiçbir zaman Meclis'e sokmadığı partiyi anlarız da bir öğretmen sendikasını yakışır mı böyle ağır ve asılsız hakaretler…

Ne çabuk unutuldu geçmişte yaşananlar!

…

Türkiye günah ve sevaplarıyla, kendine yapılan tüm eleştirilere rağmen Kıbrıs Türkünü hiçbir zaman yalnız bırakmamıştır!

Bu uğurda Anadolu'nun bıyığı terlememiş gençleri Kıbrıs Türkünün özgürlüğü uğruna canlarını feda etmişlerdir…

Gelin görün ki bazı sivil toplum örgütleri bu gerçekleri görmemezlikten geldikleri gibi okul koridorlarında PKK'lı kadınların dağdaki sözde mücadelelerini konu eden kitap tanıtımlarını ilk okul duvarlarında deşifre etmişler, bir anlamda en iğrenç biçimde Türkiye düşmanlığını körüklemişler ve işin daha da ilginci sorumlu bakanlık kılını bile kıpırdatmamıştır…

KKTC'de de terör örgütü olarak ilan edilen PKK'ya destek çıkan bir zihniyetten belki daha iyisini bekleyemeyiz ama şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki şükürler olsun ki Kıbrıs Türkünün ezici çoğunluğu kimliğini inkar edenlere şimdiye kadar taviz vermemiş, bundan sonra da vermeyecektir!

Bu örnekler bile şu anda devam eden müzakere sürecinin ne kadar hayati olduğunu göstermeye yetmektedir…

Sağlıkta kurmaylar suskun!

İnanılmaz bir sessizlik var ortada…

Dün de yazdığımız gibi herkes kafasını devekuşu gibi kumun altına soktu ve görmüyor, duymuyor ve konuşmuyor!

Cep meselesi çünkü…

İşin ucunda rant olduğu için tek kelimelik bir açıklama yok!

Anayasa Mahkemesi kararı ayaklar altında…

Etik değerler zaten çoktan bitmiş!

Sağlıkta yasal olmayan her şey mübah sayılır olmuş…

Bazıları sağlık simsarlarının aleti olmuş, hasta ticaretine başlamış ama!

Susun bakalım…

Nasıl olsa iki kurban verdiniz, bir üçüncüsüne gönlünüz razı olmaz değil mi!

Mezarlığa şortla gidilir mi!

Bir kadın ile telefonda dün çok ilginç bir diyalog yaşadık…

Bize genelde haksızlık ve hukuksuzluk ihbarları gelir ama bu kez farklıydı!

Telefonun ucundaki kadın sesi Lefkoşa Kabristanlığı'nı ziyaret eden ve kılığına kıyafetine dikkat etmeyenlerden şikayet ediyordu…

Hele de kalçaları ve göğüsleri meydanda olan şortlu kadınları görünce ağlamaklı olmuş!

"Bu nasıl kabir ziyaretidir" diye isyan etti…

Elbette bunun bir dini vecibesi vardır ama yakınlarını ziyaret eden insanlara kim karışır, ne der işte onu bilemiyorum!

En iyisi Allah'a havale etmek dedim…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları